Son birkaç haftadır Fenerbahçe camiasında yönetimden teknik direktöre, futbolculardan taraftara kadar herkesin dilinde bir söylem var; "öncelikler...".
Bu önceliğin "Aziz Yıldırım ve adil yargılanma talepleri" olduğu bilinen bir gerçek. Bu son derece de anlaşılabilir bir öncelik.
Ayrıca Fenerbahçe ligde 3 hafta kala şampiyon olmuş. İşi Nisan' da bitirmiş. Hem futbolcular, hem yönetim, hem de taraftarın diğer önceliği de bu işin keyfini çıkartmak.
Sezonu erken kapatan iki ezeli rakibi, seneye benzer bir durum yaşamamak için gelecek sezonun transfer ve takım kurgusuna yönelik çalışmalara başladılar. Hem Beşiktaş' ın, hem de Galatasaray' ın önceliği ise gelecek sezon hem Avrupa, hem de ligde başarı olmak. Bu da onlar açısından anlaşılabilir bir öncelik.
Tüm öncelikler anlaşılabilir. Tüm öncelikler haklı. Öte yandan, futbol dediğimiz oyunun da kendi kuralları ve öncelikleri var. Futbolda asla dün yok. Bugün ve yarın var! Bir sezonun sevinci ya da üzüntüsü asla diğer sezona taşınmamalı. Her sezon yeni bir başlangıçtır ve her yeni sezon, bir önceki sezonun son haftası başlar.
Fenerbahçe, 2008 senesinden bu yana yeni sezon önceliklerini doğru belirleyemiyor. Bu kısmen yönetimin planlama konusuna ciddi eğilmemesinden, kısmen de 3 Temmuz gibi dış şoklardan kaynaklanıyor. Zico döneminden beri gerek hoca seçimi, gerek transfer, gerek de sezon hazırlıkları konusunda önemli hatalar yapıldı. Daha bu sezonun başında Aykut Kocaman ile yaşanan sıkıntı ortada. Ersun Yanal ile bile geç sözleşme yapıldı. Transferler aceleye getiriliyor. Taraftar tepkisi yüzünden ya da taraftarın hoşuna gitsin diye transfer yapılıyor. Önemli oyunculara hak ettikleri rakamlar verilmezken, sıradan, ihtiyaç dışı isimlere 10-12 milyon Euro' lar verilebiliyor. Bu sezon başında Yanal' ın hiç bir transfer yapmamış olması ve Aykut Kocaman' ın listesindeki isimlerin Yanal' a yeni transfer olarak teslim edilmiş olması da ilginç bir ayrıntı.
Fenerbahçe' nin şu anki önceliği sayın Başkan' ın durumu ve şampiyonluk kutlamaları olabilir. Ancak bu durum bir rehavete, ihmale dönüşmemelidir.
Fenerbahçe' nin bu sene kazandığı başarı büyüktür. Bunu kimse inkar edemez. Ancak Fenerbahçe bu sene ciddi bir rekabet tehdidi altında kalmamıştır. Bilic' in Türkiye' ye uyum sağlama süreci, Galatasaray yönetiminin, Terim konusunda yaptığı büyük hata ve 3 Temmuz sürecinin kenetlenme ortamı Fenerbahçe' nin işini kolaylaştırdı.
Fenerbahçe ligde 4-5 maç hariç üst düzey futbol sergilemedi. Takım iyi koştu, direndi, mücadele etti ama çok organize bir futboldan söz etmek mümkün değil. Kocaman döneminden farklı olarak hücuma daha fazla çıkan, topu hızlı ileri aktaran ve oyunu daha dar alanda oynayan bir takım izledik ancak çoğu maçta ipten döndüğünü söylemek mümkün.
Peki seneye işler bu kadar iyi gider mi?
Bence aynı kadro ile gitmez. Fenerbahçe' de ciddi kadro sorunları var ancak bu başarılı gidiş nedeni ile halı altına süpürülmüş durumda.
Mesela Fenerbahçe forvet hattında yer alan Sow, Emenike, Kuyt ve Webo organize futbol oynayamıyor. Aralarında üst düzey bir uyum yok. Çok gol kaçırıyorlar.
Fenerbahçe 'de halen alternatif bir sağ bek yok. Halen Alves' in ciddi bir partneri yok. Bekir ve Egemen' in bu sezon kariyerlerinin en üst performansını gösterdiğini gördük ancak bu seneye de tekrarlayacak diye bir kural yok. Formsuz Egemen ve Bekir' in takıma verdikleri zararları unutmadık.
Fenerbahçe' de halen hücum organizasyonunu yapacak hücuma dönük bir orta saha yok. Takımı yönlendirecek usta bir silahı yok. Kocaman' ın sistemi için kadroda tutulan 10 adet ön libero var, ancak bunlar hücuma dönük kullanılamıyor (Salih hariç).
Serdar, Yobo, Kadlec, Baroni, Holmen, Krasic ve Stoch ile yollar ayrılmalı. Bunlar gerekirse takaslarda değerlendirilmeli.
Emenike ve Sow iyi teklifler gelir ise mutlaka elden çıkartılmalı.
Mevcut kadrodaki futbolculardan farklı özelliklere sahip Kampl, Mevlüt, Jimmy, Erkan Zengin, Ömer Toprak, Adem Büyük gibi futbolcular ile kadro derinliği artırılmalı.
İyi bir sezon öncesi hazırlık programı yapılarak, takımın tüm oyuncularının fazlası ile fırsat bulacağı hazırlık karşılaşmaları planlanmalı. Bu karşılaşmalarda, ciddi rakipler seçilmeli ve takıma güven aşılanmalı.
Öncelikler konusuna bir de bu yönden bakmakta fayda var.