Meireles' in sakatlığı, Mehmet Topal ve Webo' nun cezaları bu turun kaderini belirledi diyebiliriz. Özellikle Meireles ve Mehmet Topal' ın yokluğunda Fenerbahçe orta sahası yol geçen hanı gibiydi. Önce Selçuk, Cristian ve Salih üçlüsü, sonra Mehmet Topuz, Cristian ve Salih üçlüsü orta sahada tüm etkinliği rakibe bıraktılar. Benfica maç boyunca 3-4 saniye içinde orta sahayı geçip, Fenerbahçe ceza yayına inebildi. İleride Sow, kendisine gelen hiç bir topu olumlu kullanamadı. Tüm kafa toplarını Luisao' ya bıraktı. Ne rakip defansı rahatsız edebildi, ne sırtı dönük top tutabildi ne de Webo gibi arkadaşlarına koridorlar sağlayabildi.
Bir takımın ana omurgasından 3 futbolcu eksik olduğunda ve yerlerine oynayan alternatifler o kalibrede olmadığında, zaten o takım sahada kağıt helvaya dönüyor. Fenerbahçe maç boyunca, rakibin sertliğine, baskısına, fiziksel çıkışlarına cevap veremedi.
Caner ve Kuyt' da kenarlarda son derece kötü bir futbol sergilediler. Fiziksel olarak bu çok koşmasını beklediğimiz iki oyuncu da sezon ortalamalarının altında koştular. Fazlaca çizgilerde kaldılar ve oyuna giremediler.
Orta saha beşlisi ile tek forvet Sow' un bu denli etkisiz ve mücadeleden uzak futbolu, maçın 80 dakika boyunca kontrolünü Benfica' da olmasına neden oldu. Benfica, maçın 70 dakikası boyunca müthiş bir pres ile adeta Fenerbahçe' ye sahayı dar etti. Meireles ve Topal' ın mücadele gücü olsa idi, bu kadar rahat top çeviren, basan, pres yapan bir Benfica izleyemezdik. Özellikle Matic, tek başına orta sahayı parselledi.
Bazı maçlar vardır ki, teknik direktörün elinden bir şey gelmez. Önce Selçuk, sonra Gökhan' ın sakatlıkları nedeniyle mecburi 2 oyuncu değişikliği yapan Kocaman' ın elinde hamle imkanı kalmamış oluyordu. Nitekim maç boyu çok kötü performans sergileyen Caner, Salih ve Cristian' a tahammül etmek zorunda kaldı. Gökhan' ın iyi olduğu haberi, belki de turun geçilmesinden bile çok sevindirdi bizleri. Gökhan' ın o tekmeye kafa sokması, mücadele ruhunun ve Fenerbahçe sevgisinin en önemli göstergesi idi.
Fenerbahçe Benfica' ya 3-1 elenirken, gönül isterdi ki daha iyi, daha yürekli ve kora kor bir futbol sergilesin. Sakatlar nedeniyle bu mümkün olmadı. Bir diğer sebep de Fenerbahçe' li futbolcuların atmosferden olumsuz etkilenmeleri ve aşırı heyecan yapmaları oldu. Sezon başından beri belki de Avrupa' daki en kötü Fenerbahçe' yi izledik.
Tam da burada gelecek sezon için önemli bir uyarı yapmak istiyorum. Fenerbahçe gelecek yıl için kadrosunu takviye etmez ise, büyük hüsran yaşar. Zira bu kadro ne lig, ne de Avrupa arenası için yeterli değil. Kadro genişliğinin ve derinliğinin artırılması şart. Zira, bu kadro devre arası 1 forvet arkası ve 1 ön libero ile zenginleştirilmiş olsaydı (örneğin Belhanda ve Alper Potuk gibi) Fenerbahçe hem ligde, hem de Avrupa' da daha iyi durumda olabilirdi. Bu sebeple, transferin gelecek sezon asla Başkan ve Aykut Kocaman' a bırakılmaması gerekiyor. Ne başkan ne de hoca transfer konusunda başarılı ve yetkin değiller. Transferi futboldan anlayan "akil adamlar" dan oluşan bir komitenin yapması şart. Kadrodan en az 10 futbolcu gönderilip, yerlerine 10 yeni isim alınması ve radikal bir değişikliğe gidilmesi kaçınılmaz gözüküyor.
Fenerbahçe' nin elinde bir tek kupa kaldı. Onu da alması kolay olmayacak. Hele de finalde Trabzonspor ile karşılaşır ise, formda ve çıkışta bir Trabzon' a karşı işi çok zor.
Yine de buraya kadar geldikleri ve bize bu heyecanı yaşattıkları için hocayı ve futbolcuları tebrik etmek gerekiyor.