Fenerbahçe' nin içinde bulunduğu olumsuz durumun 2 ana sebebi var. Birinci sebep 3 temmuz kumpası.
Tüm yönetim hatalarına rağmen, tüm kötü stratejilere ve kötü yatırımlara rağmen Fenerbahçe futbol takımı kadro yapısı ve kapasitesi açısından bir noktaya ulaşmışken, bu kumpas ile en az 5 sene geriye gitmek durumunda kaldı. Şampiyonlar ligine uzun süre gidememek, sportif açıdan gerileyip iyice uzak kalmak, mali kayıplara da yol açtı. Bu kayıplara neden olanlar, mutlu mesut yaşarlarken, Fenerbahçe Finansal Fair Play kısıtları altında ezilerek sportif açıdan iyice geriledi.
Ancak mevcut olumsuz tabloyu sadece bu kumpasa bağlamak, bilimsel ve eleştirel açıdan hatalı olur. Başarısızlığı sadece bu hain kumpasa bağlamak, öz eleştirinin önüne geçer, altta yatan pek çok sorunun halı altına süpürülmesine neden olur.
Fenerbahçe' ye büyük hizmetleri olan kişileri koruyalım derken, Fenerbahçe' ye kötülük etmiş oluruz.
İkinci sebep, bizzat yönetim performansının yetersizliği. Yetersiz yönetim sadece Fenerbahçe' ye özgü bir olgu değil, pek çok büyük kulübümüzün birinci sorunu bu. Ancak bu Fenerbahçe' de ilginç bir mahiyette yaşanıyor.
Bilindiği üzere futbol kulüplerinde endüstriyel futbol stratejileri ve yatırımları ile sportif başarı birbirlerini besleyen iki mekanizma. Biri eksik olur ise, diğeri sorun yaşıyor. Birinde başarılı olunamaz ise, diğerini olumsuz etkiliyor.
Fenerbahçe yönetimleri, son 18 senede, ki başrolde sayın Aziz Yıldırım vardır, işin endüstriyel boyutunda güzel işler yaptılar. Stadyum, salon, tesisler, mağazalar, projeler, üyelik reformu, vb. pek çok olumlu iş yaparak, Fenerbahçe' nin endüstriyel futbol dalgasını yakalamasını sağladılar. Bunu yaparken de pek çok konu ile mücadele etmek durumunda kaldılar. Haksız rekabet, kumpaslar, makroekonomiden kaynaklı kur artışları nedeniyle borçların katlanması, kulübe verilen sözlerin yerine getirilmemesi, silahlı saldırılar vb. konular Fenerbahçe yönetiminin hedeflediği "mali başarılara" ulaşmasının önüne geçti. Ancak yine de endüstriyel futbolun yatırım, pazarlama ve gelir elde etme tarafında belirli seviyede başarı sağlanması mümkün oldu.
Öte yandan, işin sportif tarafı, bizzat sayın Başkan ve Yönetimlerce iyi yönetilemedi. Belki önem sırasında arkaya düştü, belki de sportif konularda bilgisizlik vardı, belki de doğru profesyoneller bulunamadı. Ama ne olursa olsun, burada ezeli rakipler ile karşılaştırılınca, hatta Fenerbahçe ile aynı mali düzeylerde olan, Avrupa' dan Sevilla gibi kulüpler ile karşılaştırılınca başarısızlık net olarak gözüküyor. Böyle büyük bütçeler ve müthiş bir taraftar kitlesi ile "3-4 yılda bir şampiyon olmak" kabul edilebilir bir başarı seviyesi değil.
Zico, Aykut Kocaman, Ersun Yanal gibi sistem hocalarını haklı veya haksız sebepler ile yollamak, sistem hocalarının takımlarını dağıtmak, hatalı hoca tercihleri ve müthiş hatalı transferler yapmak ve en önemlisi kötü kadro mühendisliği yapmak (veya hiç kadro mühendisliği yapmamış olmak) bugün sportif tarafta bu tabloya yol açtı.
Kısaca işin bir tarafını iyi yöneten yönetimler, diğer tarafı kötü yönetti. Sonuçta düşen taraftar desteği, düşen moraller, vasat ve kötü planlanmış, eksikleri olan bir kadro yapısı ve kadro- teknik direktör uyuşmazlıkları ile sonuçlanan bir süreç yaşanıyor.
Dünkü Manchester United karşılaşmasında sahaya çıkan kadro öyle vasat bir kadroydu ki, 1996' da aynı sahada, zamanının en güçlü takımı olan Manchester United' a, 1-0 galip gelen kadroyu düşününce, insan 20 senede bu kadar mı geriye gidilir diyor.
Fenerbahçe, 2-3 maç kazansa toparlar diyenlere şunu söylemek istiyorum, sorun bu seneki başarısızlık değil. Sorun bu başarısızlığı ortaya çıkartan süreçlerin iyi yönetilememesi. Dolayısı ile soruna sadece bu sene yaşanmakta olan başarısızlık çerçevesinde bakmak doğru değil. Fenerbahçe sene sonunda şampiyon olsa dahi bu değişim yaşanmalı. Vakti geldi.
Peki Fenerbahçe nasıl düzlüğe çıkar?
Bu noktada, iki tane radikal öneri yapacağım.
Birinci öneri olarak, vakit geçirilmeden Sayın Aziz Yıldırım ve yönetimi istifa etmeli ve yeni bir yönetim kurulu seçilmelidir. Bu hem sayın Başkan, hem de camia için iyi gelecek bir kan değişikliği olacaktır. Fenerbahçe camiasında bir grup Sayın Başkan' ı koruyalım derken, Fenerbahçe' ye zarar verdiklerinin farkında değiller. Ayrıca koskoca camiada, kulübü yönetecek başka bir tane bile adam yok dersek, camiaya haksızlık etmiş ve camiayı kötülemiş oluruz. Olduğunu hepimiz biliyoruz. Camia içinde birbirlerinden değerli ve her biri kendi alanlarında çok başarı olan üyeler, insanlar var.
Önemli olan bu değişim sürecinin doğru yönetilmesi ve profesyonelce yapılması.
Bu noktada, hem mevcut yönetim, hem de değişim sonucunda gelmeyi hedefleyen yönetim adaylarına tavsiyem, futbolun hem endüstriyel ve ticari boyutu, hem de sportif boyutunu bir arada yönetebilmelerini sağlayacak profesyonel, bilgili, tecrübeli ve çevreleri güçlü insanlardan yardım almaları.
Bu yeni yönetim, vizyoner, istekli ve mali katkı sağlayabilecek isimlerden oluşmalı, takım oyununa önem veren, çoğulcu ve azimli bir tarzda çalışmalıdır. Bu yeni yönetim kurulu, geleceğin Fenerbahçe'sini kurmak için, dışarıdan uzman profesyonellerden de yardım alarak, bir stratejik plan, bir büyüme ve dönüşüm programı ortaya koymalıdır.
Sayın Başkan Aziz Yıldırım' ın, ise değişim sonrası el verdiği bu yeni yönetim kurulunda yer alması ve yatırımlar, tesisler ve projelerden sorumlu asbaşkan olarak veya yönetim kurulu baş danışmanı olarak çalışmalara devam etmesinin iyi olabileceğini düşünüyorum. Zira sayın Başkan bu konularda zaten çok başarılı. Hem kendisinin tecrübelerinden bu şekilde faydalanılmış olur, hem de Fenerbahçe' nin sadık ve tutkulu bir üyesi olarak hizmetlerine kesintisiz ve stressiz olarak devam edebilir. İşin projeler ve tesisleşme tarafında kendisinin her zaman işin içinde olması gerektiğine yürekten inanıyorum. Bir akil insan olarak, yeni yönetimde de mutlaka yer almalı. Kendisinin makam mevki peşinde biri olmadığını (aksini iddia eden gruplar olmakla birlikte) düşünüyorum. Eğer yeni yönetim içinde farklı bir görevde yer alması istenir ise, bence bu istekleri geri çevirmeyecektir.
Bu şekilde, kendi yerine yönetime gelen kişilere tecrübelerini aktarma şansı da bulacaktır. Elbette bu sayın Başkan' ın takdir edeceği bir husustur.
İkinci önerim futbol takımının mevcut durumu ile ilgili. Şu dakikadan itibaren, Fenerbahçe' nin kaybedeceği bir şey kalmadı. Dick Advocaat benim hoca olarak beğendiğim bir isim. Kendisinin tespit ve yorumlarına da sonuna kadar katılıyorum. Ama hoca- kadro kimyası uyuşmadı, uyuşacak gibi de gözükmüyor. Dick Advocaat belki de teknik direktörlük kariyerinde ilk defa böyle vasat, güçsüz ve moralsiz bir kadroya modern futbol oynatmaya çalışıyor ve bu durumdan hem takım, hem de kendisi memnun değil.
Bence vakit geçmeden Dick Advocaat ile karşılıklı dostlu çerçevesinde yolları ayırıp, Yılmaz Vural hocaya bir şans vermek gerekiyor. Hem motivasyon sağlayıcı olması, hem iletişim yönü, hem ağabeyliği, hem taktik- fizik yönde düşen takımları ayağa kaldırma özelliklerine sahip olması nedeniyle, Yılmaz Hoca benim aklıma gelen önemli bir çaredir. Dick Advocaat ile sportif direktör olarak devam edilmesi konusu ciddi olarak düşünülebilir. Dünya futbolunda saygın, bağlantıları olan, kaliteli bir isim. Futbolu da bana göre iyi biliyor. Bu tarafta daha fazla fayda sağlayabilir.
Yılmaz hocaya bir şans verilmelidir düşüncesindeyim. Futbol bilgim ve sezgilerim beni yanıltmıyor ise hoca- takım arasında kimya uyuşması sağlanır ve devre arası yapılacak takviyeler ile eksikler giderilir ise Yılmaz Vural' dan sürpriz başarılar çıkabilir.
Görüşlerinizi bekliyorum.
bertan.kaya@yahoo.com