UEFA Avrupa Ligindeki ilk maçında rakip Marsilya karşısında oyuna iyi başlayan takımımız oyunun sonunu iyi bitiremedi. 28 ve 57. dakikalarda bulduğumuz iki güzel gol ile 2- 0 öne geçmemize rağmen, maçın son 25 dakikasındaki kötü futbol nedeniyle skoru koruyamadık ve kalemizde iki gol görerek, 3 puan alacağımız bir maçtan 1 puan ile ayrıldık.
Bu gece, Fenerbahçe' nin eski bir hastalığının yine nüksettiğini gördük. Skoru koruma korkusu! Bu korku ki, son 20 dakikada Yobo, Meireles ve Gökhan Gönül hariç tüm Fenerbahçe' li tüm futbolcuları esir aldı. Öne geçip, çekilme hastalığı nedeniyle, Fenerbahçe, özellikle son 25 dakika oyunun tüm hakimiyetini Marsilya' ya bıraktı. 2 numaralı bölgede dahi çoğu zaman sadece Bienvenu vardı. Bu korku ve geriye yaslanma alışkanlığı nedeniyle geçtiğimiz sezonda da bazı kritik puan kayıpları yaşanmıştı. Örneğin, geçtiğimiz sezon Fenerbahçe benzer şekilde Galatasaray karşısında da 2-0 öne geçmiş ve skoru koruyamayarak, 2- 2 lik skor ile maçı tamamlamıştı. Bu problem Fenerbahçe açısından artık karakteristik bir özellik haline gelmeye başladı. Özellikle de kritik karşılaşmalarda sürekli nüksediyor.
Modern futbolun bir kuralı var. Bu kuralı uygularsan, başarılı olursun. Uygulamazsan istersen takımının tamamı yıldızlardan oluşuyor olsun, asla başarılı olamazsın. Kural basit; "topun kıymetini bileceksin". Topu kazanacaksın ve kolay kaybetmeyeceksin. İşte bu gece, özellikle son 25 dakikada Fenerbahçe bu temel kuralı uygulayamadı. Kazanılan tüm toplar ileri şişirildi. Ayakta top tutulamadı. Üst üste 3 pas yapılamadı. Bu sayede rakip kolay toplar kazandı, fiziken diri kaldı ve yarı alanımıza yerleşti. Maçı çevirmelerinde bu durum etkili oldu.
Oysa maça istekli, hırslı ve son derece motive başlamıştık. Rakibe geniş alan bırakmıyorduk. Özellikle ilk 45 dakikada sezonun belki de en diri futbolunu oynamıştık. İlk yarıyı 1-0 önde kapatırken, hiçbir Fenerbahçe' li taraftarın, böyle kötü bir ikinci yarı geçirileceği aklından bile geçmiyordu. Ancak bir teknik direktör hatası bu durumu değiştirebilirdi ve Aykut Kocaman üst üste yaptığı hatalar ile eski hastalığın nüksetmesine doğrudan etki etti.
Fenerbahçe' nin açıkça görülen 3 temel sıkıntısı var. Üçü de futbolun ana kuralları çerçevesindeki önemli eksiklikler.
Birincisi, savunmada kesinlikle adam paylaşımı iyi yapılamıyor. Oyuncu takibi ve markaj konusunda sıkıntı var. Kocaman' ın belki de böylesi bir zafiyeti zone savunması ile aşması gerekecek. Örneğin 2004-2006 arası Daum, sonra da Zico bu tür bir savunma anlayışı ile oldukça başarılı olmuşlardı. Adam paylaşımı, adam kovalama, markaj ve özellikle yan toplarda pozisyon almada bir hayli zayıfız.
İkincisi, Fenerbahçe' de futbolcuların tamamı, rakibin baskısı altında kötü pas tercihleri yapıyor. Caner ve Mehmet Topuz başta olmak üzere, Mehmet Topal ve defansta Bekir ile Hasan Ali' nin baskı altında tüm topları rakibe teslim ettiğini gördük. Oysa ki baskıyı kırmak için tam tersi panik yapmadan sakin olmak lazım. İkinci koşul ise hareketli olmak. Baskı anlarında, Fenerbahçeli futbolcuların hiçbiri topsuz oyunda hareketli olamıyor. Herkes sanki pozisyonu izliyor ve baskıyı gören futbolcu pas verecek bir alternatif bulamayınca ya şişiriyor, ya da hatalı tercih yapıyor. Oysa baskı gören bir futbolcunun pas için etrafında en az 3 alternatifi olmalı. Bu modern futbolun bir kuralıdır. Bugün Fenerbahçe maçın bazı anları hariç, fizik olarak kendisinden bir gömlek daha üstün olan Marsilya takımının presini iyi paslarla kıramadı. Kırdığı nadir 3- 4 pozisyonda ise pozisyonlar yakaladı ve goller buldu.
Üçüncüsü, Fenerbahçe takımının fizik güç ve kondisyonu, Avrupa' nın üst düzey takımları ile karşılaştırıldığında yeterli değil. Aykut Kocaman' ın takımları zaten hiçbir zaman fiziken güçlü olamıyor. Ankaraspor, İstanbulspor ve Malatyaspor da hep teknik açıdan iyi ancak fiziken yetersiz takımlardı. Oysa ki günümüzde fizik güç, hız ve dayanıklılık modern futbolun vazgeçilmez kaideleri haline geldi. Sanıyorum hoca da bu konuda kendi eksiklerinin farkında. Takımının maç başı ortalama 125 km mesafe kat etmesini istiyor, ancak bu rakama ulaşmak bence mümkün değil. Üstelik Meireles ve Mehmet Topal gibi 2 sprinter orta sahaya rağmen zor, çünkü Fenerbahçe' nin antrenman temposu ve teknikleri bu tür bir fiziksel gelişime uygun değil. Fenerbahçe antrenmanlarını birkaç kez izleyenler ne demek istediğimizi kolaylıkla anlayacaktır. Fenerbahçe fizik güç anlamında Koch dönemlerini mumla arıyor. Takımın şu an 60 dakikalık bir etkin maç kondisyonu var. Bunun mutlaka üzerine çıkılması gerekiyor.
Elbette bu gece kaybedilen 2 puanda, Marsilya' nın çok iyi bir takım olması, kollektif futbolun gereklerini en iyi şekilde yerine getirmesi ve oyun disiplininden asla kopmaması da rol oynadı. Buna ek olarak Aykut Kocaman' ın oyuncu değişiklikleri de hatalıydı. Alex' in oyundan alınması doğru bir karardı ancak, yerine Cristian değil, kontra atak futbolunda daha çok iş yapacak Stoch tercih edilmeliydi. Ayrıca Sow- Bienvenu değişikliği yerine, Sow- Semih değişikliği çok daha faydalı olurdu. Fenerbahçe' nin sırtı kaleye dönük oynayabilen, oyunu kanatlara açabilen ve top tutabilen bir forvete ihtiyacı vardı. Rotasyonda bu tür özelliklere sahip tek futbolcu Semih. Aykut Hoca kendi transfer hatası olan ve açıkça Fenerbahçe' nin kalibresinde olmayan Bienvenu' yu böylesi üst düzey bir maçta, hem de sahada gayreti bir Sow varken, oyuna sokarak ne yapmaya çalıştı bir türlü anlayamadık. İşte önceki yazılarımızda hocaya acemice işler yapıyor derken, bu tür hatalarından bahsediyorduk. Hocanın oyuncu tercihleri genellikle hep hatalı oluyor. Kafasında bir Bienvenu hayali var, ancak artık bu hayalin gerçekleşmeyeceğini anlamalı.
Bu gece Fenerbahçe' de Meireles, Yobo ve Gökhan Gönül' ü çok beğendim. Üçü de maç sonuna kadar mükemmele yakın bir futbol sergilediler. İlk yarıda, Mehmet Topal ve Mehmet Topuz' da fena değillerdi, ancak ikinci yarıda oyundan düştüler. Bekir, Hasan Ali, Alex ve Caner' i (golleri atmalarına rağmen) ise beğenmedim. Maça çok konsantre değillerdi ve önemli hatalar yaptılar. Özellikle Yobo defansı müthiş toparladı. Meireles' de Fenerbahçe' nin orta sahasında tüm boşlukları adeta tek başına kapadı.
Neticede 90 + 4' te yediğimiz basit bir golle çok önemli bir 3 puandan olduk. İnşallah bu kayıp puanları ileride aramayız. Fenerbahçe takımının futbolun 3 temel kuralı çerçevesinde kısa vadede önemli gelişmeler sağlaması zor gözükse de, önceliğin defansta adam paylaşımı ve pozisyon hatalarının azaltılmasına verilmesi gerekiyor. Bu husus gerçekten çok önemli.
Aykut Kocaman 10 hafta içinde takımının kronik problemlerinden bazılarını çözmeye yönelik ciddi adımlar atarsa, Marsilya 'yı da, Mönchengladbach' ı da deplasmanda yenmek sürpriz olmaz. Zira Fenerbahçe' den çok üstün takımlar değiller. Ancak, yukarıda saydığım 3 konuda gelişme sağlamaya yönelik adım atılmaz ise, Fenerbahçe' nin gruptan çıkma şansı tehlikeye girebilir.
Yine de tüm olumsuzluklara rağmen, Fenerbahçe' li futbolcuları ilk 45 dakikadaki iyi, özgüvenli, mücadeleli ve pozitif futbolları için tebrik ediyorum. 2- 2 ' lik skor hele de Marsilya gibi formda bir rakibe karşı kötü değil. Sadece bu kadar yaklaşmışken, avucumuzun içine almışken, 3 puanı basit hatalarla kaybettiğimize üzülüyoruz.
http://twitter.com/bertankaya