Fenerbahçe, bugün Kasımpaşa' ya deplasmanda kaybetti. Futbolun içinde mağlubiyet de var. Bunda bir anormallik yok. Ancak nasıl mağlup olduğunuz çok önemlidir. Fenerbahçe, tarihinin belki de en silik, en gayretsiz maçlarından bir tanesini oynadı. Fenerbahçe' li futbolcular kora kor mücadele etmeyi bırakın, kıpırdamadılar bile. Toplam sprint sayısı 50 ' yi dahi bulmadı. Futbolcu başına ortalama koşu mesafesi 7,5- 8 km civarında oldu. Bu şartlar altında, kazanmak da mümkün değildi.
Özellikle ilk yarıdaki futbol tüm Fenerbahçeli taraftarların, "futbolcuların hocayı göndermek için böyle oynadığından" şüphe etmesine yol açtı. Şüphesiz ki bu temelleri sağlam bir iddia olamazdı ancak bu denli hareketsiz ve isteksiz olmanın da kafa karıştırdığı bir gerçek. Fenerbahçe' de sorun sadece bu maçla alakalı değil. Sorun genel bir sorun ve çözülmesi radikal kararlar alınmasına bağlı. Bu maç gösterdi ki, Fenerbahçe' li futbolcular hocayı kafalarında bitirmişler. Ya futbolcuları ciddi olarak sarsıp kendilerine getireceksin, ya da hocayı daha fazla kırmadan, üzmeden yollayacaksın. Başka bir yolu yok.
Aykut Kocaman son birkaç haftadır yoğun eleştiriler nedeniyle baskı altında. Bu baskıdan kaynaklanan moralsizliği ve düşük enerjisi takıma yansıyor. Futbolcular, Aykut Kocaman' ın gün geçtikçe takımın başından ayrılma ihtimalinin arttığını görüyorlar ve Hocanın takımı üzerindeki kontrolü güçleşiyor. Fenerbahçe yönetiminin Kocaman' a desteğine rağmen, sadece taraftarda değil, futbolcularda da bir beklenti oluşmuş durumda. Hocasının gideceğini düşünen bir takımdan, farklı bir performans beklemek de mümkün değil. Fenerbahçe' li futbolcuların hocalarını sabote ettiklerini düşünmesem de, hocanın takımı motive etme noktasında yetersizliğinin, takımı olumsuz etkilediğini düşünüyorum.
Bugün sahada mücadele ve konsantrasyon eksikliği dışında dikkat çeken konular defansın pozisyon hataları, Alex- Sow uyumsuzluğu, Meireles ve Topal' ın hücumdaki etkisizliği ile kanatların hemen hiç çalışmaması oldu. Futbol adına iyi yapılan hiçbir şey yoktu. Egemen' in büyük hataları, Stoch' un her geçen gün futbolunu geriletmesi, Alex' in Fenerbahçe' yi kafasında bitirdiğine dair kanıt teşkil eden amaçsız futbolu, Sow' un takımın kalanı ile olan uyumsuzluğu da dikkatleri çekti. Fenerbahçe adına sahanın en iyileri Sow ve Yobo idi. En azından ellerinden geleni yaptılar.
Böyle bir maçtan sonra teknik analiz yapmak anlamlı değil. Teknik bir sorun yok, konu tamamen camiada hocaya olan güvenin azalmış olmasına endeksli. Aykut Kocaman' ın üzerindeki baskıları kaldırmaması, takımına hakim olamaması, futbolcuların hocaları ile ilgili olumsuz beklentiler içine girmiş olmaları ve futbolcuların özgüvenlerini kaybetmiş olmaları bu sonuca yol açtı. Bu duruma acil müdahale gerekiyor. Aykut Kocaman' ın devre arası ve maç sonundaki jest ve mimikleri açıkça istifa yönünde sinyaller veriyordu. Hocanın bu akşam istifa etmesi Başkan tarafından engellenir ise, Mönchengladbach maçının Aykut Kocaman için kader maçı olacağını düşünüyorum. Bu maçtan alınacak bir mağlubiyet, Aykut Kocaman' ın beklenen adımı atmasına yol açabilir. Başkan' ın önümüzdeki 1- 2 hafta içinde yapacağı müdahaleler Fenerbahçe' nin kaderini belirleyecektir. Başkan' ın da işi zor, çünkü taraftarı olumlu bir gelecek için motive etmek de mümkün gözükmüyor.
Fenerbahçe taraftarı tepkisinde haklı. Sürekli ya sabır derken, hep destek tam destek derken, bu ruhsuz futbola isyan ediyorlar. Taraftarın toleransı azaldı. Fenerbahçe taraftarı 3 puan değil, mücadele bekliyor. Sadece mücadele. Ancak görünen o ki Fenerbahçe takım olarak mücadele edecek zihinsel ve fiziksel yeterlilikte değil.