Bu satırları yazarken, Aykut Kocaman' ın istifa haberini almış bulunuyorum. Üç sezondur Fenerbahçe teknik direktörlüğünü sürdüren Kocaman, 3-1' lik Karabük mağlubiyeti sonrası göreve devam edemeyeceğini anlayarak noktayı koydu. 3 Temmuz süreci, Emre- Alex olayları ve bu sezonki başarısızlıklar sonucu üzerinde oluşan baskı hocayı bu karara itti. Teknik, taktik anlamda kendisini 3 sezondur eleştirsek de, hoca adam gibi geldi, adam gibi gitti. Kendisine yakışanı yaptı. Umarım kararın arkasında durur ve kendisini istifadan döndürme çabalarına kulak verip geri dönmez.
Fenerbahçe yönetimi Aykut Kocaman' ı tekrar ikna eder mi bilmiyorum, ancak istifa kabul edilsin veya edilmesin, Aykut Kocaman devam etsin veya etmesin, bu konuda görüşlerim pek değişmeyecek. Aykut Kocaman' ın Fenerbahçe' de başarılı olması zordu. Aykut Kocaman' ın Fenerbahçe için getirmeye çalıştığı sistem maalesef istikrarlı, iyi ve umut vaad eden bir futbola dönüşmedi. Verim sağlamadı. Taraftarın çoğunu mutlu etmedi. Hatta hocanın kafasındaki sistem ile hocanın futbolcu transfer politikaları bile pek uyumlu değildi.
Bazı durumlarda insanlar, kulüpler veya toplumlar için değişim kaçınılmaz olabiliyor. Öte yandan, Aykut Kocaman' ın istifasının "futbol başarısı" açısından kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Zira Fenerbahçe son 2 sezondur asla iyi ve çağdaş bir futbol oynamadı. Hele bu sezon, bu kadar transfere rağmen, takım bir türlü rayına oturmadı. Aykut Kocaman' da ısrar etmek, sadece Fenerbahçe için değil, camianın en değerli üyelerinden olan Sayın Kocaman için de haksızlık olacaktı. Aykut Kocaman' ın taraftar ile iyi ayrılması, taraftarın sevgisini yüreğinde hissederek ayrılması bence en doğrusu olacaktır.
Bazen teknik direktörler ile takımlarının kimyaları birbirleri ile uyuşmaz. Kadro kalitelidir, hoca vizyonludur ancak bir türlü başarı gelmez. Dünya futbolu bunun örnekleri ile doludur. Muhtemelen Kocaman' ın kafasındaki futbol vizyonu ile elindeki malzeme uyuşmadı. Kocaman, bu malzemeyi kendisi bir araya getirdi, ancak kafasındaki yemeği bir türlü yapamadı.
Gelinen noktada Aykut Kocaman' a haksızlık yapıldığını düşünmüyorum. 3 Temmuz sürecinden dolayı arkasında kimseye nasip olmayan büyük bir destek vardı. Fenerbahçe 3 sezondur futbol olarak sürekli geriye gitti. Kadro kalitesinden sürekli ödün verdi. Kaliteli futbolcular gönderilerek, yerlerine vasat isimler transfer edildi. Yıldızlar küstürüldü. Futbolcuların motivasyonları sağlanamadı. Bu konularda hata elbette ki teknik heyetin. Aykut Kocaman kafasındaki futbol felsefesini ve şablonunu bir türlü oturtamadı. Transfer hataları (Bienvenu, Cristian, Serdar gibi), bazı futbolculardaki aşırı ısrarı (Bekir, Selçuk, Mehmet Topal) ve bazı futbolcuları ısrarla kenarda oturtması (Stoch, Salih, Recep, Semih) ve elindeki en iyi futbolcuları kaybetmesi (Emre, Alex, Niang, Lugano, Emenike) bu süreci hızlandırdı. Kocaman 3 Temmuz sürecini iyi yönetti, ancak sahaya konsantre olmayı başaramadı.
Alex' in de tespit ettiği gibi Fenerbahçe' nin 2007 yılından beri sürekli geriye gitmesinin baş sorumlusu yönetimdir. Yönetim Fenerbahçe' nin tesisleşmesini sağlamış ama kurumsallaşmasını sağlayamamıştır. Fenerbahçe' nin son 3 senesi, Fenerbahçe açısından değil, ancak Kocaman açısından başarılıdır. 3 sezon sonunda bu takımın çizgisi düşmüş, sistemi oturmamış ve oynadığı futbol keyif vermemiştir. Buna mukabil Kocaman 1 şampiyonluk ve 1 kupa ile şahsi olarak başarılı gözükmektedir. Fenerbahçe 3 sezon sonunda futbol oynayamayan bir takım haline dönmüştür ancak hedeflerden uzaklaşmamıştır. Bunun en büyük nedeni ülkemizdeki düşük futbol kalitesi ile takımdaki bazı futbolcuların ekstra gayreti ve kalitesi olmuştur. Gerek 2 sezon önce, gerekse de geçen sezon başarılar Emre ve Alex sayesinde gelmiştir. Bu sezon her iki isim de olmayınca, sağlıksız temeller üzerine oturmuş olan sistem çökmüştür. Bireysel yıldızlar devrede olmayınca, Fenerbahçe sonuç alamamıştır.
Şahsen Başkan' ın Fenerbahçe 'ye, tarihte görev yapmış olan herkesten fazla hizmet ettiğini düşünmekle birlikte, 2007 ' den beri kendi büyüttüğü Fenerbahçe' yi yönetmekte zorlanmaya başladığını düşünüyorum. Aziz Yıldırım Fenerbahçe' yi önce büyütmüş, sonra da bu büyüklükle baş edememiştir. Aykut Kocaman tercihi de bu tür bir baş edememenin sonucudur. Zico' nun ve o dönemki kadronun korunarak güçlendirilmesi yerine kaybedilmesi bu tür bir geriye gidişin başlangıcıdır. Zico konusunda verilen hatalı karar Fenerbahçe' nin 5 senesine mal olmuştur.
Aykut Kocaman' ın Fenerbahçe' nin başına geçmeye insan olarak sonuna kadar layık olduğunu düşünüyorum. Ancak bu göreve biraz erken gelmiştir. Kendisini hoca olarak daha fazla geliştirmesi gerekirdi. Özellikle çağdaş futbolu daha iyi özümsemesi, futbolun bir bilimden çok sanat olduğunu idrak etmesi ve motivasyon becerilerini artırması şarttı. Bugün Fenerbahçe' nin başında olmanın, farklı teknik meziyetler ve tecrübeler gerektirdiğini en iyi futbolun içinden gelen Sayın Kocaman' ın anlaması gerekirdi.
Böyle bir atmosferde maçın analizi ne kadar ilgi çeker bilmiyorum ama elimden geldiğince maçı yorumlamaya çalışacağım. Esasen bu maçın kaybedilmesinin nedeni, sezon başından bu yana devam eden zafiyetlerin bu maçta da tekrarlanması oldu.
Maçları yorumlayan kişilerin maçları taraftar gibi izlemesi mümkün değildir. Doğru da değildir. Spor yorumcuları karşılaşmaları farklı bir gözle izlerler. Tribünde olsun, TV karşısında olsun, iyi bir maç analizi yapmanın ön koşulu maçı taraftar gibi seyretmemektir. İyi bir yorumcu, maçlarda 4 şeye özellikle dikkat etmelidir.
1. Toplu oyunda, hücum ve defansta taktik disiplin ile sahayı etkin kullanma
2. Topsuz oyunda hücum ve defansta taktik disiplin ile pozisyon alma
3. Her 3 bölgede gerçekleşen pas trafiği ve topu hedefe ulaştırmaya yönelik aksiyonlar
4. Bireysel olarak futbolcuların görevleri doğrultusunda sergiledikleri saha içi performansları
Fenerbahçe Karabükspor karşılaşmasını 90 dakika boyunca bu 4 açıdan izledim.
1. Toplu oyunda dikine ve ileri doğru değil, rakip tarafından daraltılan alanlar nedeniyle topu sürekli yana ve geriye oynayan bir Fenerbahçe takımı vardı. Fenerbahçe orta sahası rakibin orta alandaki baskısına dirençli bir karşılık veremedi. Çünkü orta alanda çoğalamadı. Bekler ileri çıkmadı. Kanatlardaki Krasic ve Kuyt orta alana yardıma gelmediler. Selçuk ve Cristian ortada sıkışıp kaldılar. Topu Sezer ve Sow ile buluşturamadılar. Bu sebeple Fenerbahçe, maç içinde gol hariç tek bir organize pozisyon dahi bulamadı.
2. Topsuz oyunda, Fenerbahçe savunmada tel tel döküldü. Karabükspor' un ilk 2 golünde, tandem arkaya adam kaçırırken, bekler kademeye girmek üzere hareketlenmedi. Karabükspor tek bir akıllı pas ile Fenerbahçe' nin yay üzerinde bekleyen 5 futbolcusunu birden oyundan düşürdü. Bugün defansif konsantrasyon düşüktü. Buna ek olarak son 3 sezondur devam eden pozisyon hataları da devam etti. İşin hücum tarafına bakıldığında, topu alan Fenerbahçe' li futbolcu pas verecek arkadaşını bulmakta zorlandı. Çünkü Fenerbahçe bugün takım olarak eli belinde bir maç çıkardı. Cristian, Sezer, Krasic, Selçuk ve Sow son derece hareketsizlerdi. Topuz alanda hareketsiz olur, sprinte çıkmaz, eller belde pas beklersen, hücum etkinliğini, hele de Karabükspor gibi hareketli bir takıma karşı asla sağlayamazsın.
3. Fenerbahçe son 2.5 sezondur ağır oynuyor. Sahanın hiç bir noktasında 2'li, 3'lü paslaşmalar sağlayamıyor. Eskilerin al gülüm ver gülüm dediği bir paslaşma felsefesi ile hareket ediyorlar. Fenerbahçe 1. bölgede yana ve geriye, ikinci bölgede ise Sow' a atılan şişirme paslara bel bağlamış durumda. 3. bölgede zaten hiç bir paslaşma aksiyonu yok. Bekler ileri çıkarsa, rakip tarafından parsellenmiş ceza sahasına 1-2 orta geliyor, hepsi bu kadar. Elbette hücumda çabuk çoğalamama ve defansa takım olarak geri dönememenin en büyük sebebi fizik kondisyon eksikliğidir. Gerçekten de Fenerbahçe Zico ve Daum dönemlerindeki fizik güce sahip değildir. Antrenmanlarda ağırlıklı olarak 5' e 2 oynayan bir futbolcu grubunun, toplu hücum ve defansı kavraması, uyum sağlaması mümkün değildir.
4. Bireysel futbolcu performansı bugün sonucu en fazla etkileyen faktör oldu. Yobo ve Bekir hiç konsantre değildi. Bekir zaten 3 haftadır inişte. Bu maça Egemen ile başlamak gerekirdi. Yobo ise her zamanki dinamik Yobo değildi. Hamle zamanlaması ve kafa hakimiyeti olmayan Yobo, bu maçta da sonuca etki etti. Bekir ile beraber maçın kaybedilmesinde baş sorumluydu. Selçuk ve Cristian için fazla yazmak istemiyorum. 3 senedir her ikisinin de Fenerbahçe' de olmaması gerektiğini yazdık durduk. Daha fazla yoruma gerek yok. Bugün Krasic kötü değildi. Vasatın üzerindeydi. Ancak Kuyt çok düşük bir performans gösterdi. Kuyt bu ülkede, bu yaşta, bu fizik düzeyiyle kanatta oynamaz. Oynayamaz. Kuyt' ın Sow ile çift santrafor oynaması gerekiyor. Sow' a gelince, bu kadar yalnız kalan bir forveti eleştirmek mümkün değil. Bekler Gökhan ve Hasan Ali, sezon performanslarının 3 düzey altındaydılar. Hücumda hiç bir varlık göstermediler. Savunmada ise kademede hiç yoktular. Lua Lua bekleri aldı pazara götürdü.
Karabükspor ve Mesut Hocayı tebrik ediyoruz. Önce Galatasaray, sonra Fenerbahçe. Demek ki, başarı bütçe, hava, yıldızlar demek değil. Başarı arma öpme şovları değil. Başarı sahada ıslatılan forma, akan alın teri. Kardemir Karabükspor bu teri akıttı, 3 puanı aldı ve gitti.
Son söz futbolculara; hocalarına bu şekilde veda ettirdikleri için bence utanmalılar. Lefter' in ruhuna saygısızlık ettikleri için utanmalılar. En başta da Meireles utanmalı. Aldığı ceza haksız veya aşırı olabilir ama kendine hakim olup o hareketleri yapmamalıydı. Bu sorumsuzluğu, bugün orta sahanın kaybedilmesine neden oldu. Bence Meireles omuzlara alınacak bir adam değil. Tam tersi profesyonellik dışı bu hareketi nedeniyle kulüp tarafından cezalandırılmalıydı. 3 Temmuz süreci, Meireles' i de kurtardı. Sahadaki futbolcular da biliyorlardı ki 3 Temmuz sürecinden dolayı kendilerini zorlamasalar, sürekli kaybetseler, ter akıtmasalar bile bu cefakar ve vefakar taraftar kendilerine sahip çıkacak! Buna güvenerek elleri bellerinde oynadılar. Bu rahatlık her hallerinden belli oluyordu. Oysa ki biraz kıpırdansalar, bu maç Fenerbahçe' nin alamayacağı bir maç değildi. Futbolcular, Meireles olayını da gördükten sonra, taraftarın iyi niyetini suistimal ettiler. Formayı, armayı öpüp, sahada adeta dökülmek bir samimiyetsizliktir. Bir ayıptır. Taraftarı kandırmaktır.
Sayın Aykut Kocaman' ın ve Fenerbahçe' nin yolu açık olsun. Ancak olur da istifasını geri alır ve geri döner; bu kadar rahat, vurdumduymaz ve disiplinsiz bir futbolcu grubu ile işi zor. Onun yerine kim gelirse işi zor. Fenerbahçe' nin bir değişime ihtiyacı var ancak bu değişim sadece hocadan ibaret değil. Fenerbahçe' nin bir vizyon değişikliğine herşeyden çok ihtiyacı var. Fenerbahçe bazı kişilerin tekelinde maalesef ileri gitmiyor. Taraftarın sevgisi ve inancına güvenip kendisini sağlama aldığını düşünen herkesin dikkatli olması gerek. Fenerbahçe stadyumdaki 55.000 değildir. Fenerbahçe Kadıköy, Bağdat Caddesi, Kızıltoprak tarafları değildir. Fenerbahçe taraftar grupları değildir. Fenerbahçe tüm Türkiye' dir. 25 milyondur. Başkan' ın bazı taraftarlar veya grupları hedef alarak, benim ve Aykut kadar Fenerbahçeli değiller beyanını talihsiz bir açıklama olarak görüyorum. Kendisi için biber gazı yemiş kişilere bu açıklama ile yüklenmesi haksızlıktır.