Son birkaç yazımda futbolun ekonomi boyutuna sık değindim. Hatta ağabey neden futbol yazmıyorsun, bunları yazıyorsun diyenler oldu. Bende onlara esas futbol bu yazdıklarım dedim. Futbol ekonomisi, endüstriyel futbol gerçekleri, kulüplerin finansal sorunları, yönetim sorunları, UEFA kriterleri. Futbol artık bunların etrafında dönüyor dedim.
Galatasaray gibi borç yükü yüksek, son bir kaç senede sportif başarı uğruna bütçesini iyi yönetememiş bir kulübün UEFA' dan aldığı men cezası ortadayken, Fenerbahçe ve Trabzonspor gibi benzer şekilde hatalar yapan diğer kulüplerin bundan istisna olması düşünülemezdi.
UEFA Finansal Fair Play Kuralları çok şey söylüyor ama ben karışık bulanlar için özetleyeyim.
Net olarak şunu söylüyor: Futbol kulüplerini artık bilimsel, çağdaş, gerçekçi ve kurumsal olarak yönetin. Kendi şirketlerinizde gösterdiğiniz özeni, kulüp yönetiminde de gösterin. Futbolun finansal yönünü ciddiye alın. Kulüpler sizin deneme yanılma tahtanız değildir. Kulüpler sizin oyuncağınız değildir.
Fenerbahçe, bu kurallara uymakta zorluk çektiği için, Galatasaray kadar olmasa bile, ciddi bir uyarı aldı.
Fenerbahçe, UEFA ile bir mali yapılanma anlaşmasına gitti. Zararların kademeli olarak azaltılması ve transfere sınırlama getirilmesi söz konusu. Bunun için de 4 yıllık bir süre içinde Finansal Fair Play kriterlerine uyum sağlanması ve verilen sözlerin tutulması gerekiyor.
Uzun lafın kısası şu, Fenerbahçe transferde har vurup harman savuramayacak. Artık transfer yapabilmek için, net transfer gelirinin pozitif olması, yani transfer gelirlerinin, transfer için harcanan paradan yüksek olması gerekiyor. Aksi halde transfer yapılamıyor. Yani Fenerbahçe dört yıl süresince futbolcu satıp, futbolcu alabilecek.
Son 4-5 yazımda yazmış olduğum gibi bu sene başta olmak üzere, önümüzdeki dört sene Fenerbahçe' yi bir yeniden yapılanma bekliyor. Kulübün ciddi borç yükü, Devletin kulüpler üzerindeki yükü, havuz gelirlerinin dağılımı, UEFA Finansal Fair Play kriterleri üst üste binince, Fenerbahçe için bir "feda" dönemi başlıyor.
Tıpkı 4 sene önce Fikret Orman Yönetiminin, mali dengesi iyice bozulmuş olan Beşiktaş' ta uyguladığı ve sonuç aldığı gibi.
"Feda" ne demek?
Artık Terraneo gibi, Vitor gibi taşın altına elini koymayacak direktör ve antrenörler ile yürümemek demek. Taşın altına elini koyacak, Fenerbahçe' ye profesyonel değil amatör ruhla bağlı kalıp görev yapacak, uzun dönemli, gençleri yetiştirip onlardan verim alabilecek hocaları bulmak demek. Transferde Josef De Souza gibi düz ve gereksiz pahalı futbolcuları transfer etmemek demek. Genç kadrolar kurmak demek. Futbolcu satıp, o gelen para ile gelecek vaat eden 3-4 genci kadroya kazandırmak demek. İsmi büyük, futbolu küçük yabancılardan uzak durmak demek. Kulübü için ücretinde indirime gitmeyen, fedakarlık yapmayanlar ile yolları bir çırpıda ayırabilmek demek.
En önemlisi de kulübü, kendi bildiği şekilde değil, bu işin uzmanlarının bildiği şekilde, uzmanlığa dayanarak yönetmek zorunda kalmak demek.
Aksi halde, Fenerbahçe için kara günler başlar.
Feda yapılmaz ise veda yapılır.
Tüm UEFA organizasyonlarına veda edilir. Camia küçülür. İçe kapanır. 109 senede kazanılan tüm kazanımlara, 4 sene içinde veda edilir.
Fenerbahçe taraftarı bu sene yıldız transferleri beklemesin. Kimse bu sene müthiş isimlerden oluşan bir kadro beklemesin. Bu şartlar altında en doğru yol; geleceğin kadrosunu oluşturmaktır. Genç ve yetenekli futbolcuları, tecrübeli ve kaliteli yabancılar ile harmanlayarak ve bu kadroyu disiplinli ve vizyoner bir hocaya emanet ederek adeta ciddi bir kadro mühendisliği yapmaktır.
Bu zor dönemi Beşiktaş, Bilic ve yetenekli, uygun maliyetli yerli- yabancılar ile atlattı. Sonunda da bu kadro ile şampiyonluğa ulaştı.
Bu işi üst düzey kadrolar ile çalışmaya alışık, elinde iyi futbolcular olmasına alışkın olan, gençlere fırsat verme konusunda kapalı Vitor Pereira ile yapamazsınız. Bu iş için adres Almanya. Ancak Vitor Pereira' nın tazminatı burada önemli bir sorun. Sırf bu tazminatı ödememek adına kalsın denirse bu da bir hata olur.
Merak eden mali ve sportif yapılanma önerileri ile ilgili çok detaylı tavsiyeler içeren şu yazımı okuyabilir.
"Feda" nın tek alternatifi var.
O da "fedakarlık".
Bu sezon, taraftar kulübe sahip çıkar ise farklı şeylerden bahsedebiliriz. Keskin bir "feda" süreci yaşanmayabilir.
Örneğin kulübe en az 50 bin yeni üye katılır, kombineler çıktığı gün tükenir, forma satışları rekora gider, dergi abonelikleri artar, Fenerbahçe' li işadamları kulübe reklam ve sponsorluk için destek verir ise, tablo değişir. Bu kulübe ek 40- 45 milyon Euro katkı demektir. Kulübe büyük destek demektir. Arka çıkmak demektir.
Böyle bir fedakarlık yapılır ise yumuşak bir geçiş olur. Yine genç ve geleceğe dönük olmak ile birlikte ve yine bahsettiğim tarzda bir antrenör ile anlaşılmakla birlikte, daha kaliteli ve yine şampiyonluğa oynayacak bir kadro kurulabilir.
Bana göre "feda" da, "fedakarlık" da doğru. Yapılması gereken bu.
Feda ve fedakarlık, kulübe çeki düzen verir. Egolara değil, bilimsel temellere ve gerçeklere uygun, vizyoner bir yönetim görmeye başlarız. Ki bence bu bir kazanım olur.
Feda ve fedakarlık, kulüp ile taraftarını bir araya getirir, birleştirir, kader birliğine sokar. Yeniden büyük Fenerbahçe ailesi bir araya gelir.
Böyle bir "birlik" feda dönemini dört yıldan, 1 yıla kadar indirir.
Değerli dostlar, tablo ortada. UEFA' da bu durumu teyit etti. Fenerbahçe değişmek, yeniden yapılanmak durumunda. Ben bunu haftalar önce yazmıştım. Futbol dışı bu yazıların, aslında futboldan bağımsız olmadığını umarım herkes görüyordur.
Bu tabloya neyin yol açtığı, kimlerin yol açtığı, neden böyle bir durum ile karşı karşıya kalındığı ise ayrı bir yazının konusudur.
Ancak bu duruma yol açan faktörler uzun vadede bu külüpte olmayacağından, kızgınlık ve küskünlük ile kulübe sahip çıkmamak, o faktörlere tepki vermek adına kulübe yardım etmemek, desteği çekmek yapılacak en büyük hata olur.
Bu hata "vedaya" sebep olabilir.
twitter: @bertankaya