Fenerbahçe' de Başkan Aziz Yıldırım ve Ersun Yanal arasında dönem dönem bazı sıkıntılar yaşandığı biliniyordu. Ancak, dün bazı basın kuruluşlarında ortaya atılan bir iddiaya göre, ikili arasında ipler kopma noktasına geldi. Bu iddialar Fenerbahçe Spor Kulübünün resmi internet sitesinden de yalanlanmayınca, insanların kafası karıştı.
Başkan Aziz Yıldırım bir basın toplantısı düzenleyerek, olan biteni kendi cephesinden yorumladı. Hoca ve futbolcuları ciddiyete davet ettiğini, bazı gelişmelerden memnun olmadığını, kulüp olarak çok çalışmaları gerektiğini ancak futbol takımında bu arzu ve ciddiyeti görmediği için dostça uyarıda bulunduğunu belirtti. Yanal' a herhangi bir müdahale olmadığını ve hocanın görevden ayrılmasının da söz konusu olamayacağını ifade etti. "Ben bir hoca ile yolları ayırırsam, bir anda yaparım, öyle bir iki gün sürmez" diye de ekledi.
Son 12 yıldır, mesleğim gereği spor kulüplerinin, özel olarak da Fenerbahçe' nin yönetim ve organizasyon sistemlerini çok yakından analiz ettim. Aziz Yıldırım' ın yönetim ve liderlik teknikleri konusunda özel gözlemlerim ve yazılarım oldu. Kendisini ve yönetim tarzını iyi bilen ve yakından tanıyan bir spor yazarı olarak şunu iddia edebilirim ki Aziz Yıldırım kesinlikle hazırlık maçlarındaki kötü sonuçlara değil, Yanal' ın liderlik, iletişim, motivasyon ve otorite yaklaşımına dair memnuniyetsizliğe sahip. Hocanın takımı iyi çalıştırmadığı ve iyi konsantre edemediği görüşüne sahip. Bu konuda takım içinde bir futbolcu grubu da Başkan ile aynı fikirde. Yanal ile bir grup futbolcunun yıldızı hiç barışmadı. Bu da bilinen bir gerçek.
Ersun Yanal' ın futbolun taktik, sistem ve bilimsel veri tarafına özel düşkünlüğünü bilmeyen yok. Bunlar hocanın güçlü yanları. Ersun Yanal futbolcuların tıpkı İngiltere' de olduğu gibi profesyonel bir hayat yaşaması ve o şekilde davranması gerektiğine inanan bir hocadır. Yani özel motivasyona inanmaz. Takım motivasyonunu yeterli görür. Birebir iletişim konusunda istekli değildir. Ödemeleri zamanında yapılan, hiç bir sorun yaşamayan, dünyanın en güzel tesislerinde çalışan, kötü oynasalar bile devamlı arkalarında durulan bir futbolcu grubunun ek bir motivasyona ihtiyaç duymaması gerektiğini düşünür. Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli gibi motivasyon temelli bir hoca değildir. Tarzı farklıdır. Bu tarz kötü değildir. Sadece farklıdır. Yanal başarısını geçen sezon kanıtlamış bir hoca olarak tarzı ve sistemi nedeni ile acımasızca eleştirilemez.
Yaşanan krizde, Başkan Aziz Yıldırım' ın hazırlık maçlarında alınan kötü sonuçlara değil, Yanal' ın teknik direktörlük tarzına yönelik eleştirileri olduğu söyleniyor. Türkiye maalesef İngiltere' den farklı bir ülke ve maalesef bu ülkede Yanal' ın ve Kocaman' ın, "sistem önemlidir, futbolcu sisteme uymalıdır" prensibi kabul görmez. Bu ülkede motivasyon, birebir iletişim ve sürekli pohpohlama ön plandadır. Futbolcu adeta çocuk gibidir (istisnalar kaideyi bozmaz). Üstelik bu ülkeye gelen yabancı futbolcular da bu iklime hızla uyum sağlar. Chelsea' de, Madrid' de, Lille' de, Liverpool' da bambaşka olan adam, burada duygusallaşır, bu duygusal iklimi lehine kullanır, profesyonellikten uzaklaşır. Bu sebeple, bu ülkede hocaların takımlarına hükmetmeleri, disiplin ortamı sağlamaları ve içsel değil, dışsal motivasyonun sonuca döneceğini bilmeleri gerekir. Başkan' a göre Yanal' da eksik olan konu bu.
Kulüpten sağlıklı bilgi alınamadığından ve örtük bilgi yoğunluğundan kimin haklı, kimin haksız olduğuna dair bir değerlendirme yapmak zor. Sayın Başkan Aziz Yıldırım' ın futbol bilgisi görüşlerinin modern futbol açısından yeterli olduğuna ve Fenerbahçe 'yi Avrupa futbolunun zirvesine taşıyabileceğine 2008 yılından beri inanmıyorum. Öte yandan, kendisi 1990' lı yıllardan beri yöneticilik yapıyor. Belirli bir tecrübe ve öngörü kazandı. Sezon başında bazı riskleri görmüş olmasa bu denli kritik bir yola girmezdi. Basın toplantısında bunun büyütülmemesi gerektiğini, hoca ve takımı dostça uyardığını, bunun da normal olduğunu iddia etti.
Hep birlikte gelişmeleri göreceğiz.
Nedenlerde ziyade, böyle bir olayın sonucu ve Fenerbahçe' ye etkileri ne olabilir üzerinde durmak lazım.
Mevcut krizin iyi yönetilmediğini düşünüyorum. Kol kırılıp yen içinde kalmamıştır. Başkan tespitlerinde haklı olsa bile bunun iletişimini iyi yapamamıştır. Olayın bu denli ses getirmesi, Başkanın kameralar önünde basın toplantısında "patron benim" mesajını vermesi Yanal' ın takım üzerindeki otoritesini sarsmıştır. Ersun Yanal' ın bu krizden yara almadan çıkması mümkün gözükmüyor. Başarısız sonuçlarda herkes Başkan' ın disiplin ve çalışma eksikliği ile ilgili görüşlerini hatırlayıp, Yanal' a yüklenecektir. Futbolcular da otoritesi bu denli sarsılmış bir hoca ile uzun dönemde devam edilmeyebileceği düşüncesi ile ilişkilerini ve saygı düzeylerini ayarlayacaklardır. Forma alamayan futbolcular bile cesurca isyan çıkışları yapabilecektir. Bunları zaman içinde göreceğiz. Bu kriz, Fenerbahçe' ye büyük zarar vermiştir.
Başkan bu sene şampiyon olmayı hedeflediklerini ve gelecek sezondan itibaren de Avrupa' da başarı yakalayacaklarını söyledi. Bu son derece makul bir temenni. Öte yandan, yönetim kalitesi ve felsefesi Avrupa düzeyine çıkmadan, futbol olarak Avrupa' nın zirvesinde olmak bir hayaldir. Manchester United, Real Madrid, Barcelona, Juventus, Bayern Münich gibi kulüplerde Başkanlar ve Yöneticiler futbolcuları en fazla yılda 1 ya da 2 kez görürler. "Teknik direktöre müdahale anlamına gelebilir, hocanın otoritesi sarsılır" diye endişe ederek tesislere sık gitmezler. Basına hocalar ve takım hakkında şikayet eder mahiyette açıklama yapmazlar. Aksi halde zaten hocalar oralarda durmaz. İşler bu kadar profesyoneldir. Bu sebeple bunlar dünya kulübüdür, bu sebeple bunlar başarıldır. Futbol kalitesi her zaman kulübün yönetim kalitesinden sonra gelir. Başarı hep iyi yönetimden sonra gelir.
Çözüm diyalogdan geçiyor. Bence ipler tam kopmadan, medya yangına ne kadar körükle giderse gitsin, Ersun Yanal ve Başkan Yıldırım arasında diyalog köprüsü kurulmalıdır. Camianın büyükleri ve taraftar harekete geçmelidir. Taraftarın bugün Yanal' a sahip çıkmasını ve Başkan ile Yanal' ın arasını bulmasını bekliyorum. Dere geçilirken at değiştirilmesi bazen mantıklı olabilir. Değişim bazen zorunluluktur. Ancak daha henüz sezonun başında, üstelik de ortada bir başarısızlık yokken bu denli radikal kararlar zarar verir. Fenerbahçe, Yanal ile yollarını ayırması halinde bu sezon başarı olasılığını ciddi boyutta azaltır. Bu kaosu geri çevirmek kolay olmaz. Yapılması gereken Başkan tarafından Yanal' ın otoritesinin vurgulanması ve tek yetkili olduğunun futbolculara doğrudan Başkan' ın ağzından ifade edilmesidir. Yönetim Ersun Yanal' ın arkasında olduğunu göstermelidir.