Pereira, son 2 maçtır Nani’ yi hücuma dönük serbest orta saha olarak oynatıyor. Kanatlarda Alper ve Volkan, ileride RvP ile takım hız ve çabukluk kazanırken, Nani, sağa sola deplase olarak, top alıp verip, serbest sistemde çok daha verimli oldu.
Son 2 maçta 7 golün hikayesi esasen bu serbestlikten çıkıyor. Diğer bir sebep de, Nani’ nin kalan maçlarda iyi performans gösterip takımda kalma isteği. Ekstra motivasyon buradan kaynaklanıyor.
Alper ve Volkan’ ın enerjisi, Mehmet ve Souza ‘nın göbek hakimiyeti ile birleşince, orta saha hakimiyeti Fenerbahçe’ de olmakla kalmıyor, rakip takımlar orta sahayı rahat geçemiyor. Elbette, bu dörtlünün performansının artmasında da yine diğer sebep sezon sonu Başkan’ ın hışmına uğramamak motivasyonu etkili.
Fenerbahçe göbeği, Alves- Kjaer ikilisi, biraz da Kjaer’ in ekstra performansı ile resmen harikalar yaratıyor. Kademe, pozisyon alma, derinlik oluşturma, kaleci ile uyum dört dörtlük. Alves için elbette yine sezon sonu motivasyonu etkili. Kjaer’ i ayrı tutuyorum, sezon başından beri sürekli üzerine koydu. Müthiş faydalı bir transfer.
Fenerbahçe’ de Pereira, Nani’ yi serbest oynatmayı öğrendiği ve takım sezon sonu hışma uğramamak için vites yükseltti. Ancak bu maç özelinde Pereira’ nın beni çok şaşırttığını da söylemeden geçemeyeceğim. Yaptığı 3 oyuncu değişikliği de hem isim, hem zamanlama olarak doğru idi.
Trabzonspor ise, tüm sezonun düzensizlik ve başarısızlığını tek maçta kurtarma hatasına düştü. Bu maça gereğinden fazla önem atfedildi. Oysa koca sezon, Trabzonspor büyük bir başarısızlık ile zaten hem fizik, hem moral hem de saha içi organizasyon olarak dibe çökmüştü.
Bir takım hedefsiz olunca, başarısızlık yaşayınca, son 4-5 hafta adeta düşmemeye oynayacak duruma gelince, tek maçta başarılı olup sezonu unutturma bir ütopya olur. Hami Mandıralı, bu ütopyayı gerçekleştirmek için sahaya hücum ağırlıklı ancak hücum yapamayacak kadar fiziksel ve mental olarak güçsüz bir 11 ile çıktı. Bu onun intiharı oldu.
Esasen, kazanmak zorunda olan tek takım Fenerbahçe idi ve Trabzonspor’ un bugün kazanma ihtimali zaten yoktu.
Hami Mandıralı, belli ki taraftar nezdinde bir başarı kazanmak için radikal ve alışılmadık bir yol seçti. Bu 4-0’ ı getiren unsurlardan bir tanesi oldu.
İlk yarıda Trabzonspor’ un bir penaltısı verilmedi. Ancak ikinci yarı, en az 3 sarı kart da çıkmadı. Bülent Yıldırım hocanın, hata yapmış olsa da, oyuna etkisi olduğunu düşünmüyorum. 4-0 olmasa bile, bu maç 6-2 biterdi.
Bu gecenin doğrusu Pereira ve Fenerbahçe takımının futbolu idi. Gecenin yanlışı Hami Mandıralı’ nın futbol intiharı idi. Gecenin ayıbı ise kale arkasından sahaya giren, insanlıktan çıkmış, taraftarlardı.
Trabzonspor taraftarının bir kısmı, maç içinde Fenerbahçe’ yi ve çıkan Mehmet Topal’ ı alkışladı. O an benim Türk futbolu adına, dostluk ve barış adına umutlandığım andı. Ne yazık ki uzun sürmedi. Önce Nani’ nin formasını alan taraftar, formayı baskı nedeni ile geri göndermek zorunda kaldı, sonra ise sezon boyu dolmuş olan, öfkesi patlamaya hazır kale arkasındaki taraftarlar, bu maçta patladı. Hakemlere olan saldırı, bu ülkede futbolda şiddetin doruk noktası oldu. Hakem, Volkan Bayaslan’ ı yaralayan, sahaya şiddet amaçlı giren bu insanlıktan nasibini alamamış gençler bu ülkenin sorunudur. Bu ülke futbolu, büyüyecek ve gelişecek ise, bu gibi zihniyetler kesinlikle spordan uzaklaştırılmalı. Tribünlerde şiddet ve küfür bitirilmeli. Böyle bir vandalizm sebebi ne olursa olsun, en çok Trabzonspor’ a zarar vermiştir. Oysa alkışlayan taraftarlar yeni bir dönemin başlangıcı olabilirdi. Yazık oldu. Trabzonspor güzel bir futbol şehri, bu görüntüleri hiç hak etmiyor.
Geçen sezonki failleri ve arka planı hala çözülememiş olan haince kurşunlama olayları, bu geceki gibi vandalizm hareketleri, ülkemizdeki hain terör olayları, profesyonel olmayan yönetim kurulları ve futboldan anlamayan ve menajerlerce kandırılan yöneticiler sayesinde, zaten kaliteli yabancı getirmek zorlaşıyor. Katar ve Çin’den önceki durak gibi görülen ligimizde, oynatacak kaliteli yabancı bulmak gittikçe zorlaşacak. Kuyt gibi bir adam geçen sezonki olay nedeni ile ülkemizi adeta terk etti.
Dün geceki tablo, spordaki genel şiddet eğilimi, camialar arasındaki düşmanlıklar, 3 temmuz olayı gibi komplo girişimleri, futbolun dışından gelen para babalarının kötü yönettiği kulüpler, hain terör olayları hepsi birleşip ligimizin kalitesini, değerini olumsuz etkiliyor. Buna yayın hakları da dahil. Bu sebeple, dün geceki olaylar, beni müthiş üzdü. Ben ligimizin değerinin artmasını, Avrupa’ da beş ila on yıl içinde en değerli 4. lig haline gelmesini çok isteyen ve bu konuda projeler üretmeye çalışan bir futbolsever olarak, böyle bir iklimde motivasyonumu kaybediyorum. Ama biliyorum ki, umut kesersek, inancımızı kaybedersek esas o zaman bu vandallar, teröristler, basiretsiz yöneticiler, dış düşmanlar, devlet içi zararlı yapılar kazanacak. O yüzden, ülkemiz ve milletimiz için vaz geçmeyecek ve gerekir ise mevcut kötü iklimden cennet gibi bir futbol tabiatı oluşturmak için elimizden gelen ne varsa yapmaya devam edeceğiz. Çünkü insanımız en iyiyi hak ediyor.
Beşiktaş ve Fenerbahçe arasında puan farkı 3’ e düştü. Bu saatten sonra, kim kalan maçların tamamını alır ise, o şampiyon olacak gibi gözüküyor. Öte yandan Beşiktaş, 1 maçta berabere kalma hakkı ile, bir adım önde. Yani hala açıkça favoridir. Ancak ben Beşiktaş’ ın üzerinde bir baskı oluşmaya başladığını seziyorum. Daha önce benzer şekilde Fenerbahçe’ ye 2 şampiyonluk kaptırmış olan Şenol Güneş Hocanın, bu stresi takıma yansıtmaktan kaçınsa da, elinde olmadan yaşattığını sanıyorum. Beşiktaş’ ın geçen sezon şampiyonluğu sadece 3 haftada kaybettiğini unutmayalım. Fenerbahçe ise bu tür stresleri kaldırmakta, rakibine göre daha tecrübeli. Ancak Fenerbahçe’ nin başında da, kendi doğruları adına her an büyük bir hata yapabilecek bir teknik direktör var. Bu da Beşiktaş’ ın şansı gibi gözüküyor.
twitter: @bertankaya