Bu derbi tam tahmin ettiğimiz gibi oldukça mücadeleli geçti. Ancak oyun anlamında her iki takım da vasat bir futbol ortaya koydu. İlk yarı futbol adına doğru işleri Fenerbahçe, ikinci yarıda ise on kişi ile Beşiktaş yaptı. Ancak bir gerçek var ki, bu tür derbilerde ilk golü yiyen takım, bu golü çıkartmak için çok zorlanıyor. Yani ilk golü yiyen takımın oyun planı ve psikolojisi bozuluyor. Beşiktaş erken gelen golle bu durumun dezavantajını yaşadı.
FENERBAHÇE
İsmail Kartal' ın takımının maç boyunca yaptığı tek iyi şey savunma idi. Geçen yedi haftada en çok göbekten sorun yaşayan Fenerbahçe, Bekir ve Kadlec gibi uyumsuz ve her an hataya açık iki stoperini, iki bekini savunmada tutarak (özellikle Gökhan) ve Mehmet Topal ile ceza yayının önünü sağlama alarak destekledi. Meireles ve Emre' nin orta saha direnci ile, iyi kademe ve alan paylaşımı yapan Fenerbahçe maç süresince rakibin tehlikeli ayaklarını kilitledi ve alan bırakmadı.
Öte yandan, Fenerbahçe ne ilk yarıda, ne de ikinci yarıda organize hücum yapamadı. Caner, Kuyt, Emenike ve Alper ile maç boyu kaçan pozisyonlar aldatıcı olmasın, bunlar daha ziyade Beşiktaş' ın eşitliği yakalamak için ileri yüklenmesinden ve bireysel hatalardan kaynaklandı. Özellikle ilk yarıda Caner' in Necip' in kanadını etkili kullanması, Fenerbahçe' nin zorlu derbide yaşam koridoru oldu. İkinci yarıdaki Atiba hamlesi ve Caner' in kart görmemesi için oyundan alınması bu koridorun kapanmasına neden oldu.
İkinci yarıda sahada tamamen skoru korumaya odaklı bir Fenerbahçe vardı. Beşiktaş' ın oyun hakimiyeti içinde geçen maçta, oyun planı tempoyu düşürmek ve rakibe alan bırakmamak olan Fenerbahçe takitk disiplini ile sahaya tutundu. Esasen Emenike ile kaçan %100 gol değerlendirilmiş olsa, maç daha erken kopabilirdi.
Maç boyu Beşiktaş' ın net pozisyon sayısının azlığı, Fenerbahçe' nin ne kadar iyi defans yaptığının da kanıtı oldu. Esasen bu futbol anlayışı Fenerbahçe' nin Kocaman' dan aldığı bir miras ve futbolcular bu sisteme son derece alışık. Bu sistemde rollerini iyi oynadılar.
Ancak her zaman eleştireceğimiz gibi, Fenerbahçe geçen sezonki iyi futboldan ve hücuma dönük aksiyonlardan çok uzak. Fenerbahçe' nin bu maçtan 3 puan çıkartması bir başarı ancak kimseyi kandırmasın. Bu ligin belki de en kötü futbollarından ikisini oynayan Fenerbahçe ve Galatasaray' ın ligin zirvesinde yer alması ligimizin futbol kalitesi ve seviyesini gösteriyor. Bu sebeple ortada olumlu bir tablo olduğundan bahsetmek zor. Böylesi bir futbolsuzluk ikliminde, "Kocaman" sistemi iş yapar, ancak bu sistem taraftara keyif vermez. Belli ki Aziz Yıldırım için bu sene iyi ve kişilikli futbol değil, sonuçlar daha önemli.
AYKUT KOCAMAN' IN İZLERİ
İsmail Kartal artık Fenerbahçe takımına oynatacağı futbolun adını koymuş durumda. 8 hafta sonunda Kartal takımına kontrollü, defansif güvenliği ön planda tutan, defans ve orta sahayı birbirlerine yaklaştıran, rakibi kendi yarı sahasında karşılayan "Kocaman" futbolunu uygun görmüş. Bu artık net olarak ortada. Fenerbahçe en azından devre arasına kadar bu futbolu sergileyecektir. Kartal farklı bir düşünceye sahip ise, ancak devre arası yapacağı yükleme ile taktik değişikliğe gidebilir. Hep birlikte göreceğiz.
Esasen Kartal' ın tercihi çok da hatalı değil. Zira bu takımın ne fizik gücü, ne temposu, ne dayanıklılığı ne de devamlılığı "Yanal" futbolu için uygun değil. Diyeceksiniz ki, bu özellikleri takıma teknik direktör kazandırır. Yanal gibi, Kartal' da kazandırmalı. Ancak olmuyor. Belli ki Fenerbahçe geçen seneki fizik gücüne sahip değil. Belli ki İsmail Hocanın alet çantasında bu özelliklere uygun aletler yok. O da eldeki malzeme ile idare etme yoluna gidiyor. Rakiplerin de iyi olmadığı bir ortamda, mevcut durum sırıtmıyor.
Tüm maç boyunca Fenerbahçe Beşiktaş karşısında ikili mücadeleler ve özellikle de hava toplarında başarılı olamadı. Bu noktaya özellikle dikkat çekmek istiyorum. Bu durum fiziksel seviyedeki yetersizliğin en büyük kanıtı. Buna ek olarak, Kuyt, Gökhan, Meireles, Sow, Emenike ve hatta bu maç özelinde Mehmet Topal' da dahi ciddi bir düşüş var. Kuyt' ın ayakları yorgunluktan beynine uyum sağlayamıyor. Bugün 15 kadar hatalı pas yaptı. Emenike Karabük ve Moskova performansının yarısında bile değil. Fizik ve kafa olarak iyi durumda değil. Son haftalarda kaçırdığı goller herkesin gözüne batıyor, ancak Emenike geçen sene de çok kaçırıyordu. Tek fark, geçen sene takım olarak oldukça fazla sayıda pozisyona girildiğiden, bu teknik beceriksizlikler göze batmıyordu. Bu sene batıyor. Gökhan alternatifsizlik, Meireles ise kadrodaki belirsizlik nedeni ile konsantrasyon sorunları yaşıyor ve inişli çıkışlı, istikrarsız performanslar sergiliyorlar.
Bugün İsmail Kartal' ın Hasan Ali ve Sow değişiklikleri yerinde oldu. Belki daha erken bir Emre- Diego değişikliği ve sonrasında Emenike- Sow değişikliği daha yerinde olabilirdi. Emenike kendisine gelen tüm topları ezdi. Rakip stoperler arasında kayboldu. Futbol zekası da yeterli olmadığından, kendisini tüketti. Sow' un oyun zekası, maçın daha erken kopmasını sağlayabilirdi.
BEŞİKTAŞ
Beşiktaş' a gelince oyun sisteminde en kritik role sahip olan Gökhan Töre' nin eksikliği, Necip' in sağ bekte forma giymesi ve sinirlerine hakim olamayan Olcay' ın Beşiktaş' ı erkenden 10 kişi bırakması üç puana mal oldu. Bilic gibi tecrübeli bir hoca nasıl olur da sezon başı planlamasında bir sağ beke yer vermez. Bunu anlamak mümkün değil. Sen şampiyonluğa oynayacaksın ama kadronda bir tane bile üst düzey sağ bek olmayacak. Bu zihniyet sana derbide kaybettirir.
Olcay, Veli, Alves, Emre, Caner, Melo gibi futbolcular takımları için patlamaya hazır pimi çekilmiş birer bomba gibiler. Bu tür futbolcular yönetimleri tarafından sürekli kollanıyorlar. Çünkü hırslı, kaliteli ve etkili isimler. Bunlar bu hareketleri ve gördükleri kartlar nedeni ile şöyle ciddi maddi cezalar alsalar, bir daha bu hareketleri yapmazlar. Bugün de Olcay' ın kartı Beşiktaş' ı en az 1 puandan etti. Gerçekten de Olcay' ın oyunda kalmış olması halinde, derbiden bir eşitlik çıkması muhtemeldi. Zira Kartal bu sahadan 3 puan almak için gelmemişti. Beşiktaş taraftarında bir tavsiyem var. Burada hakemin değil, bu tür amatörlükleri yapan Olcay gibilerin suçlanması gerekiyor. Bence bu yaptıkları emeğe saygısızlık. Hakemler suçlanıp, futbolcular kollandıkça bu hatalara devam ediyorlar.
Bilic' in değişiklikleri de yerinde oldu. İkinci yarı Atiba' yı sağ beke çekmesi sağ kanadı hareketlendirdi. Sosa hamlesi top kontrolü ve dağıtım etkinliğini sağladı. Oğuzhan ve Sosa' nın oyuna iyi yön vermesi ve Veli' nin iyi mücadelesi, topun Beşiktaş' ta kalmasına ve Beşiktaş' ın 10 kişi ile rakibine üstünlük sağlamasına neden oldu. Ancak Demba Ba, Fenerbahçe stoperleri ve ön liberoları arasında alan bulamadı. Ciddi bir baskı gördü ve yalnız kalarak etkisizleşti. Selçuk' un da girmesi ile Bilic' in rakibi çözebilecek teknik ve taktik imkanları kalmadı.
Beşiktaş bugün tüm hava toplarını ve ikili mücadeleleri kazandı ancak bu topları özellikle ilk yarıda 3. bölgeye aktaramadı. İkinci yarı da topu ceza yayı içine yöneltemedi.
KİM DOĞRU YOLDA?
Maçın skoru aldatıcı olmasın, Beşiktaş takım olarak Fenerbahçe' den daha diri, daha istekli ve daha pozitif bir futbol anlayışına sahip. Lig uzun bir maraton ve Beşiktaş' lılar için karamsarlık gerektiren bir durum yok. hala ligin en iyi futbolunu oynuyorlar. 10 kişi ile ikinci yarıda daha baskın olmaları da bunun kanıtı. Nasıl ki Galatasaray Fenerbahçe maçını Alves' in atılması nedeni ile kazandı, bugün de Fenerbahçe Olcay' ın atılması nedeni ile 3 puan aldı.
Fenerbahçe ve Galatasaray bu kötü futbolları, temposuzlukları ve fiziksel zayıflıkları ile uzun lig maratonunu bu şekilde götüremezler. En azından devre arası ciddi değişiklikler yapmaları gerekiyor. Çok çalışmaları gerekiyor. Kadrolarına 1-2 ciddi takviye yapmaları gerekiyor. Beşiktaş ise farklı. Beşiktaş hatalarından ders alıp, doğru yaptığı şeyleri yapmaya devam ederse, ilerleyen haftalarda rakiplerini mutlaka geçecektir.
Beşiktaş 3 puanı kaybetse de doğru yolda. Fenerbahçe 3 puan almış olsa da doğru yolda gözükmüyor.