Fenerbahçe dirildi. Kendine geldi.
Üstelik, sezona kötü başlamış, Avrupa’ dan uzaklaştırılmış ve tribünleri ikiye bölünmüşken.
3 Temmuz’ dan bugüne, büyük travma yaşamış olan bu takımın dirilmesi ve kendine gelmesi için sadece üst üste galibiyetler alması değil, aynı zamanda iyi futbol sergilemesi gerekiyordu. Camia artık iyi futbol bekliyordu.
Sivasspor, Roberto Carlos yönetiminde, tıpkı hocası gibi farklı olmaya çalışan bir takım. Direnç, çabukluk ve akıllı futbol oynamak üzerine kurulu bir felsefeleri var. Carlos, Sivasspor’ u geleneksel Anadolu takımı formatından çıkartmaya çalışıyor. Şanssızlığı, uzun bir aradan sonra adım attığı Kadıköy’ de dirilmek isteyen bir Fenerbahçe’ ye denk gelmesi oldu.
Sezon başında Fenerbahçe Ersun Yanal ile anlaşınca “bu sezon bol gollü maçlar izleyeceğiz” diye yazmıştım. Buna ek olarak “maçtan maça performansı değişen bir Fenerbahçe göreceğiz, bir hafta farklı kazanan takım, ertesi hafta hiç ummadığı bir yenilgi alabilir” demiştim. Kısaca istikrar konusunda sıkıntı olabileceğine değinmiştim. Bu görüşümü bu maçtan sonra da koruyorum.
Bu maçta, Fenerbahçe futbol adına beş doğru, iki yanlış yaptı ve maçı da 5-2 kazandı.
Önce doğrular:
Yanlışlar ise:
Maç başından itibaren rakibe önde basan, bloklar arası mesafeyi daraltan, kanatları iyi kullanan ve daha hızlı oynayan Fenerbahçe, haklı bir galibiyet aldı. Gökhan ve Caner’ in kanat performansları Fenerbahçe’ nin ileride çoğalması ve oyuna hükmetmesini sağladı. Holmen’ in bu takımın değişilmez oyuncusu olması muhtemel, zira hem futbol zekası ve çalışkanlığı, hem de saha içi hareketliliği ile Fenerbahçe’ nin futbolunu yönlendiren adam oldu. Emenike her geçen hafta daha fazla alışıyor. Webo, gol atmış ve çok çalışmış olsa da Fenerbahçe’ nin pivot santrafor ihtiyacını karşılayamıyor. Selçuk ve Meireles ise defansif yönden başarılı idi.
Fenerbahçe’ nin seri ve farklı galibiyetlere ihtiyacı olduğu bir dönemde hem alınmış olan 3 puan, hem de bu farklı galibiyet taraftarı memnun etti. Sezon sona erdiğinde, belki de bu maçı dirilişin başladığı maç olarak hatırlayacağız.