Yazılarımı takip edenler bilirler, Pereira' dan umutluyum. Ancak bu maçı dikkatle izlediğimde, Pereira' nın bazı sorunları 11-12 haftadır çözememiş olduğunu gördüm.
Bu sorunları 2-3 hafta içinde çözme yönünde gelişme sağlayamaz ise, iletişim yönü ve teknik direktörlük vizyonunu beğendiğim Pereira' yı ciddi olarak eleştirmek zorunda kalacağım. Bu noktada, Pereira' nın, Başta Başkan Aziz Yıldırım olmak üzere Yönetim' in beklentilerini de karşılamadığını düşünüyorum. Yani kafasında şüpheler oluşan sadece spor yazarları ya da taraftarlar değil, yönetimin de sahadaki mevcut oyundan memnun olmadığını düşünüyorum.
Maçın, 0-2' den 2-2' ye gelmiş olması ya da ikinci yarıdaki mücadele kimseyi aldatmasın. Fenerbahçe' de çok ciddi iki sorun var. Pereira' nın çözmesi gereken ancak haftalardır çözemediği konular bunlar.
Birincisi, Fenerbahçe oyunun defansif yönünde büyük zafiyetler içinde. Pereira, kanatlardan ve duran toplardan gol yeme hastalığına halen çare bulamadı. Fenerbahçe defansı öyle kötü alan ve adam paylaşımı yapıyor ki, böylesini uzun yıllardır görmedik. Fenerbahçe tandeminde görev yapan stoperler Alves ve Kjaer ile bekler Şener ve Hasan Ali (oynadığında Caner) ayrı telden çalıyor. Bekler kademeyi, stoperler adam paylaşımı ve hamle zamanlamasını, hepsi birlikte çizgi savunmasını beceremiyor.
Bunda Pereira' nın yönetsel zafiyetleri olduğu kesin. Pereira bu işi nedense oturtamıyor. Ancak bunda futbolcuların da hataları var. Özellikle de Kjaer- Alves ikilisinin. Kimse kusura bakmasın, Alves Türkiye' de idare ediyor. Vakit geçiriyor. Beden dilinden bile belli. Hava topları hariç savunmada hiç bir artı değer kattığını görümüyorum. Kjaer ise, o paralara değecek bir savunma oyuncusu değil. Lugano veya Egemen' den iyi olmamayı bırakın, onların yapabildiği temel ilk hamle ve araya girme işlevlerini bile gösteremiyor. Bekler Şener, Hasan Ali ve Caner ise adeta futbolun savunma tarafını unutmuşlar. Duran toplarda, kanat ortalarında ceza sahası ve kale önünde nerede duracaklarını bile karıştırıyorlar.
Beşiktaş' ın 3 golü ile Celtic' in iki golü de bu savunma arızalarından kaynaklandı.
Fenerbahçe' de ikinci sorun motivasyon. Pereira gibi iyi bir iletişimci ve futbolcuları ile dost bir teknik adamın takımını maçlara iyi motive demediğini görüyoruz. Belli ki kendisini maçlara son derece büyük bir motivasyon ile hazırlıyor, ancak aynı motivasyon bir türlü sahaya yansımıyor.
Fenerbahçe takımı Celtic maçının ilk yarısında, son 15- 20 senede, Avrupa Kupalarındaki en tutuk, en kötü futbollardan bir tanesini oynadı. Maç içinde defans, orta saha ve forvet hattı arasındaki boşluklar öyle fazlaydı ki, Celtic' in 7- 8 saniye içinde topu kendi sahasından, Fenerbahçe ceza sahası içine aktarabildiğini gördük. Topu tutamayan, yoğun preste top kayıpları yapan, üst üste üç pas yapamayan, topu 3. bölgeye bir türlü taşıyamayan Fenerbahçe' nin hali hiç iyi değildi.
Zorunlu Fernandao- Volkan değişikliği, maçın ve Pereira' nın kaderini değiştirdi. Fernandao' nun ortada hiç bir pozisyon yokken takipçiliği ile attığı golden sonra, Fenerbahçe soyunma odasına moralli gitti. İkinci yarı sahada bambaşka bir Fenerbahçe vardı. Rakibe orta sahada basan, özellikle Ozan- Diego değişikliği sonrası top tutabilen, topu forvetlere hızlı aktaran ve rakibi kendi sahasına hapseden bir Fenerbahçe izledik. 45- 70 arası öyle bir baskı kuruldu ki, oyunda denge tamamen Fenerbahçe lehine değişti.
Bir takım, nasıl olur da böyle iki farklı yarı oynayabilir? Bu nasıl olabilir?
Evet, Fernandao Celtic defansının ileri çıkmasını engelledi, evet Diego saha içi pas trafiğini iyi kurdu, Meireles ve Mehmet Topal blokları yakınlaştırdı, Şener ve Hasan Ali hücum tarafında daha hareketli ve istekli idi, ancak sahadaki coşku ve hırsı anlamak zordu. İlk yarıdaki takım ile ikinci yarıdaki takım arasındaki bu fark önemli bir soruna işaret ediyor.
Bu takım Celtic maçının ikinci yarısındaki hırslanabilen, rakibi ısırabilen bir takım ise, neden bunu her maç yapmıyor. Ya da neden her iki devrede de yapmıyor.
Burada çok ciddi bir motivasyon sorunu var. Celtic maçının devre arasında ne oldu? Bu takım nasıl 180 derece farklı bir takıma dönüştü? Bu konuda bilgimiz yok. Belki Pereira' nın dokunuşu, belki de futbolcuların kendi kendilerini motive etmeleri sebep oldu. Ancak benim Fenerbahçe' de gördüğüm en temel sorunlardan bir tanesi, takımın sahada kazanmayı isteyen ve kendi kapasitesini sonuna kadar gösteren bir kimliğe bir türlü kavuşamaması. Celtic maçının ikinci yarısında sahadaki takım, beni çok şaşırttı. Demek ki bu mücadeleyi verebilme kapasiteleri var. Ama vermiyorlar. Buna çözüm bulmak Pereira' nın işi.
Celtic iyi bir Ada futbolu temsilcisi. Orta sahada savaşıyor, kanatta hızlı adamlar ile top taşıyor, içeri ortalar ile gol arıyorlar. Bunu da sürekli ve disiplinle yapıyorlar. Ancak saha içinde baskı gördüklerinde, ya da topu kazanamadıklarında, geriye çekiliyor ve güvensiz bir futbol sergiliyorlar. Böyle takımlara iyi top çevirip, ceza sahası içine doğru, aralara atılan hızlı toplar ile gol atarsınız. Ya da hataya zorlarsınız, öyle gol bulursunuz. Fenerbahçe bunu yapamadı.
Yine de ikinci yarı gösterilen reaksiyon umut verici. Bunun devamı gelecek mi göreceğiz.
Zico döneminde Fenerbahçe takımının maç seçme hastalığı vardı. Pereira döneminde de aynı sorunun yaşanmaması için Gökhan Gönül, Alper, Uygar, Kadlec, Ba, Mehmet Topuz ve diğer isimler, rotasyon dahilinde oynatılmalı. İlk 11' de forma garantisi olmamalı. Bu arada Şener' in ve Nani' nin en az bir hafta dinlendirilmesi gerektiği de ortada. Kimsenin forması garanti olmamalı.