Günümüzde Avrupa' nın önde gelen liglerinde, profesyonel bir spor (futbol) kulübünün en temel gelirleri TV yayın gelirleri, reklam ve sponsorluklar, kombine ve diğer bilet satışları, ticari ürün gelirleri, özel organizasyonlar, üyelik sistemleri ve ticari projelerdir.
Avrupa' nın en büyük 5 liginde, yukarıda belirtilen gelir kanallarının çoğu kulüpler için açıktır ve makul düzeyde gelir elde edilmesini sağlarlar. Manchester United, Manchester City, Real Madrid, Barcelona, Bayern Munich, Milan gibi takımlar için ise bu kanalların tamamı açıktır ve bu kanalları en yüksek geliri elde etmek için kullanırlar.
Türkiye' ye baktığımızda ise durum pek iç açıcı değildir. Türkiye' de 3 büyükler için dahi, TV, stat, ticari ürün, reklam, sponsorluk ve diğer gelirler Avrupa' nın önemli takımları ile karşılaştırılabilecek boyutta değil. Finansal fair play, kulüplerimiz için büyük bir risk teşkil ediyor.
Bunu 2000' li yılların ortalarında fark eden, Aziz Yıldırım, Fenerbahçe' nin stadyum, ticari ürün, sponsorluk, yayın ve ticari proje gelirlerini artırma noktasında çalışmalara başladı. Bu çalışmalar, kısmen kanun ve düzenlemelerin sınırlaması, kısmen devletin destek vermemesi, kısmen 3 Temmuz odakları, kısmen de kendi yönetim hataları nedeni ile arzu edilen seviyenin yakalanamamasına neden oldu.
Bugün gelinen noktada, gerek Süper Ligimiz, gerekse de kulüplerimiz hem finansal imkanlar, hem de futbol seviyesi açısından Avrupa' nın en önemli 5 liginin arkasında kaldı.
2013 senesinde bunu fark eden Yıldırım ve arkadaşları, sporda 2003-2008 arası Barcelona' nın gerçekleştirdiği yeniden yapılanma ve dönüşümü örnek alarak, ikinci bir endüstriyel futbol hamlesi yaptılar. Bu hamlenin temelinde, yönetimde profesyonelleşme, gelir artırma stratejileri ve gider azaltma planları vardı.
Gider tarafında, maliyetli transferlerden uzak kalarak mevcut kadro yapısının korunması, fazlalık olarak görülen yerli ve yabancıların kiralanması, kulüp içi harcamalar ve israfın önlenmesi hedeflendi. Yeni sezona bir tek Diego transferi ile başlandı.
Yönetimde profesyonelleşme adına, profesyonel bir CEO ve ekibi ile anlaşıldı. Kulübün tüm iş süreçleri, yönetim ve organizasyon yapısı, iç kontrol ve iç denetim sistemleri, sportif faaliyetlerin yönetim ve organizasyonu, bütçe ve mali yönetim sistemleri revize edilmeye çalışıldı. CEO' nun profesyonelleşmeye uygun bir ortam ve kültür bulunmadığı iddiası ile ayrılması ile bu çalışmalarda hız kaybedildi.
Gelir tarafında ise ilginç bir durum gerçekleşti. Yönetim formaya sponsor almamayı tercih etti. Kombine satışları, sezon başındaki Yanal olayı ve Passolig nedeni ile 32.000' den, 20.000' e düştü. Havuz yayın gelirleri de 35 Milyon Dolar civarında. Ayrıca TFF ve UEFA' dan alacaklar zamanında alınamadığı için de nakit akışlarında sorun yaşanmakta.
Bu şartlar altında, Aziz Yıldırım' dan 1 Milyon Üye Projesi geldi. Projenin amacı, Fenerbahçe' nin Avrupa' nın mali yönden en büyük kulübü haline gelmesi olarak tanımlandı. Avrupa' nın 2014 yılında en çok gelir elde eden 20 takımı arasında, 126 Milyon Euro ile 18. sırada olan Fenerbahçe' nin (Galatasaray aynı listede 157 Milyon Euro ile 16. sırada), bu proje ile bir defada 700 Milyon Euro elde etmesi ve yıllık gelir seviyesini de, bu kaynak yardımı ile yapacağı yatırım, sportif başarı ve ek gelirler ile yıllık 250- 300 Milyon Euro' lar seviyesine yükseltmesi hedefleniyor. Bu şekilde Fenerbahçe' nin ilk 10' da yer alması mümkün olabilecek.
Bazıları için çok büyük rakamlar ve uçuk hedefler gibi gözükse de, Real Madrid ve Barcelona' nın yıllık gelirlerinin 500 Milyon Euro' lar seviyesinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda ve 2014 senesinde Avrupa' nın en çok gelir elde eden 10. takımının 263 Milyon Euro ile AC Milan olduğu düşünüldüğünde, yerel bir Doğru Avrupa- Orta Doğu takımı olmaktan çıkmak ve dünya futbolunda söz sahibi olabilmek için gelirlerin en azından AC Milan seviyesinde olması gerekiyor. Aksi halde, bu bütçeler ve bu takım seviyeleri ile Avrupa futbolunda, 2015' den itibaren Şampiyonlar Liginde çeyrek final dahi oynamak mümkün gözükmüyor.
Bu sebeple Fenerbahçe ve diğer takımlarımızın, daha çok gelir elde etmeleri şart.
1 Milyon Üye Projesi kapsamında hedefe ulaşmak tahminen 3- 4 sene sürecek gözüküyor. Peki bu süre zarfında ne yapmak lazım. Avrupa futbolunda büyük ligler ve takımlar arayı açmış giderken, Başkan Aziz Yıldırım arayı nasıl kapatabilir?
Bu bağlamda karşımıza TV yayın gelirleri konusu geliyor. Başkan Aziz Yıldırım Fenerbahçe' nin yayın gelirlerinden adil şekilde faydalanmadığı iddiasında. Anadolu takımlarının ellerine yayından geçen gelirleri iyi kullanmadıkları, çar çur ettikleri iddiasında. Aslında haksız da sayılmaz. Yayın gelirlerini, Akhisar Belediyespor, Bursaspor gibi takımlar hariç çoğu takım kötü kullanıyor. Altyapıdan futbolcu yetişmiyor. Gelirler, popülist şekilde harcanıyor. Kötü transferler ortada. Zengin edilen menajerler ve yolsuzluk iddiaları diz boyu. Bir anlamda Anadolu takımlarını desteklemek amaçlı düzenlenen havuz sisteminde, Anadolu takımları elde ettikleri kaynakları iyi kullanmadıklarından, büyük takımlar lehine adaletsizlikler ortaya çıkıyor. Zaten kurumsal yönetim, hesap verebilirlik, dış denetim, iç denetim, vb. mekanizmaların olmadığı Türk futbolunda, havuz sistemi, bir tür nemalanma sistemine dönüşüyor.
Aziz Yıldırım' ın bize 80 Milyon Dolar daha ödenmez ise havuzdan çıkarız açıklamaları da bu sebeple yapılıyor. Stat, ticari ürün, yayın, sponsorluk gelirleri düşen, finansal fair play baskısı altında kalan, elde etmesi gereken gelirleri TFF ve UEFA' dan zamanında alamayan Fenerbahçe, Başkan' ın sözcülüğünde isyan ediyor.
Elbette sponsorluk konusundaki anlaşılması güç tutum, kurumsal yönetim anlayışının oturtulamaması, hatalı hoca tercihleri, başına buyruk yönetim kararlarının da bu gelirlerin düşmesinde payı var. Taraftar Emenike, Sow, Meireles, vb. Avrupa seviyesinde vasat isimleri tribünde izlemek istemiyor. Hele de sahada kötü ve keyif vermeyen bir futbol olduğunda, taraftarı suçlamak da mümkün olmuyor.
Öte yandan, Fenerbahçe havuzdan çıkar ise, mevcut koşullar altında tahminim 70- 100 Milyon Dolar arası bir geliri elde edebilir. Bu noktada, Başkan' ın haklı olduğunu da belirtmek gerekiyor. Fenerbahçe büyük bir marka ve hakkını elde etmek istemesi de bencillik olarak değerlendirilemez. Aynısı Galatasaray için de geçerli. Ancak, böyle bir hamlenin de Türk futbolunun dengelerini sarsacağı bir gerçek. Böyle bir durumda Anadolu takımları, azalan kaynaklar ile mecburen altyapılara yönelmek zorunda kalacaklar. Ligde daimi olarak 4-5 takım birbirlerini yenebilecek ve yukarıya oynayacak potansiyele sahip olacak. Diğerleri orta sıralara tutunma veya düşmeme savaşı verecekler. Altyapısı ve istikrarı iyi olan kazanacak. Hızı bir düşme- çıkma sirkülasyonu olacak.
Türk futbolunda, Fenerbahçe' nin devlete karşı yükümlülüklerini en fazla yerine getiren kulüplerin başında geldiği bir gerçek. Ancak hem bu yükümlülükler, hem finansal fair play, hem yerli futbolcuların pahalılığı, hem de Türkiye liginin değer kaybı göz önüne alındığında, dünya futbolunda söz sahibi olmak için 35 Milyon Dolar' lık bir TV yayın geliri komik kalıyor.
Fenerbahçe havuzdan çıkar ise, 70- 100 Milyon Dolar arası gelir elde eder. Bundan şüphesi olan bazı spor yazarlarının yorumlarını hafif bir tebessüm ile takip ettim. Hodri meydan diyenler, Fenerbahçe ve Galatasaray' ın şu kötü koşullarda bile dünya futbolunda gelir seviyesinde, 16 ve 18. sıralarda olduğunu görmüyor. Hele bir arkadaş, Fenerbahçe' yi iyice hafife almış. Fenerbahçe havuzdan çıksın da boyunun ölçüsünü alsın diye yorum yapmış. O arkadaş, gerçekten de Fenerbahçe camiasının gücünü ve potansiyelini algılamamış.
Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş' ın yayın gelirlerinden aldığı pay mutlaka artırılmalıdır. Bu adaletsizlik giderilmelidir. Öte yandan, havuzdan çıkış, Türk futbolunun kalitesini ve seviyesini daha da aşağı çeker. Çözüm basit. TFF ortaya net bir stratejik plan ve stratejiler koyarak, önümüzdeki 5 senede, Türk futbolunun değerini en az 4 kat artırmalıdır. Bu noktada radikal tedbirler alınmalıdır. Havuz sistemi yenilenmelidir. Herşeyden önemlisi de kulüp yönetimlerinde kurumsal yönetim, risk yönetimi, iç ve dış denetim mekanizmaları güçlendirilmelidir. Kulüplerin çiftlik gibi yönetilmesi, en büyük sorunumuzdur.
* Gelir rakamları ve sıralama, 2014 Deloitte Football Money League' den alınmıştır.