Aykut Kocaman geri döndü.
Spor gündeminin 1 numaralı meşguliyet konusu da böylece noktalanmış oldu. Aykut Kocaman artık en azından yarım dönem daha Fenerbahçe' de. Aziz Yıldırım böyle istedi. Taraftar gruplarının yarısı böyle istedi. Taraftarın yarısı böyle istedi.
Taraftarın kalan yarısına rağmen ve işinin çok zor olacağını bile bile döndü. Hocayı isteyen ve istemeyenler nasıl olur da yarı yarıya olur diyenler, konuya dair medyada çıkan haberlerin altlarında yer alan yorumları ve beğenme-beğenmeme sayılarına göz atsınlar. Gelin eğri oturup doğru konuşalım, 3 Temmuz sürecinin dahi başaramadığı, aksine bütünleştirdiği taraftar grubu, Kocaman konusunda maalesef ikiye bölündü.
Şahsen Kocaman' ın Fenerbahçe' ye getirmeyi planladığı vizyonu 3 senedir "göremeyen" ve bu sebeple kendisinin Fenerbahçe' de başarılı olamayacağını düşünen gruptayım. Tarihte hiç bir teknik adama nasip olmayan bir destek, 3 haneli rakamlara ulaşan bir transfer bütçesi, yönetimin tam desteği ve sonuç; şampiyonlar liginden elenmiş, ligde ezeli rakibi, Antalyaspor ve Feda senesindeki Beşiktaş' ın dahi gerisinde olan (bahsettiğim küçük puan farkı değil, futbol kalitesi arasındaki fark), halen sahada ne yapmak istediği belli olmayan bir takım!
Biraz futboldan anlayan herkes kabul eder ki, Fenerbahçe 3 senedir futbol falan oynamıyor. 2003-2006 Daum ve 2007' de Zico dönemleri ile karşılaştırılamayacak kadar kötü, sistemsiz ve dirençsiz bir Fenerbahçe var sahada. Maç başı 10 km koşan futbolcu sayınız her maç 2' yi geçmiyorsa oturup düşünmek gerek. Bu takımın adım atacak hali var mı diye! Sorun mental, psikolojik diyenlere de sorarım, bu adamları kim motive etmeli? Bu kimin görevi? Hem fiziksel, hem de mental eksikliklerin adresi belli.
Son maçta zar zor kazanılan bir şampiyonluk, 27 yıl sonra alınabilen ve eskisi gibi önemli görülmeyen bir kupa ve bir ikincilik var elde. Son 3 sezondur her maçta yüreği ağzında maç izleyen, yüzü asılan, yan ve geri pasa doymuş bir taraftar kitlesi var. Futbol devrimi bunun neresinde anlamak mümkün değil! Hala Kocaman' ın bir futbol devrimi yapmaya çalıştığını söyleyenlere şaşırmamak elde değil.
Şu söylense bir nebze anlaşılır olabilir; Aykut Kocaman Fenerbahçe' de yerleşmiş bir kültürü yıkıyor. Bir "yönetim sistemi" getiriyor. Yeni bir yönetim anlayışı oluşturuyor. Bu anlaşılır bir önerme olur. Ancak, bu durumda da Kocaman' ın yeri yanlış. Çıkaracak eşofmanlarını, giyecek sportif direktör gömleğini! Sezon başında da yazmıştım, Kocaman sene başında sportif direktörlüğe geçmeli, teknik direktörlüğü bir "teknik direktöre" bırakmalı diye.
Olan oldu Kocaman geri döndü. Tartışmanın yararı yok. Başkan karar verdi ve camianın şu an tek söz sahibi de Başkan Aziz Yıldırım. Bu saatten sonra, en şiddetli muhalifin bile bu noktada ortak bir duruş sergilemesi gerek. Bu duruş Fenerbahçelilik duruşudur. Hocaya ve takıma en azından maçlarda destek vermek şart. Elbette bu, hoca eleştirilmeyecek anlamına gelmez. Bugüne kadar, gerek transferde, gerek futbol sisteminde, gerekse de kadro tercihlerinde büyük hataları oldu. Yıldızlarını yönetemedi, kaybetti. Bu tür işlere devam ederse, tribünleri ve köşe yazarlarını susturmak mümkün olmaz. O sebeple, Aykut Kocaman' da biraz kendisini eleştirmeli. Emre ve Alex olayında, Bienvenu, Serdar, Dia, Orhan, Cristian gibi hatalı transferlerde, futbolcuları hatalı pozisyonlarda oynatmasında, yan ve geri pas ile 11 kişi kapanmanın bir futbol felsefesi olmadığını, kabullenmeli. Antrenman tekniklerini biraz geliştirmeli. Motivasyon becerilerini artırmalı. Modern futbolu takip etmeli.
Sayın Kocaman' ın öncelikle 4 noktaya transfer yapması lazım. Yobo-Bekir yerine 2 tane adam gibi stoper almalı. Bir tanesi yerli olabilir. Bu stoperler hamle zamanlaması olan, kafa topları alabilen ve topu oyuna sokabilen oyuncular olmalı. Yobo- Bekir ile bırakın Avrupa' yı ligde bile her maç gol yeniyor. Orta sahanın hücuma dönük kısmını domine edebilecek "koşan" ve "koşturan" bir beyin almak şart. Ne Meireles, ne Topal ne de Cristian bu takımı yönetip yönlendiremez. Emre' nin eksikliğini bu takım şimdi daha iyi anlıyor. Son olarak Sow' a iyi bir partner gerekiyor. Kuyt' ı sağ veya sol tarafta oynatacak ise buraya Elmander tarzı yıpratıcı bir forvet lazım. İkinci bir Sow alırlarsa sonuç hüsran olur. Sow' u rahatlatacak, pozisyon avantajı sağlayacak, hava topu alabilen ve sırtı kaleye dönük oynayabilen bir futbolcu lazım. Bu asla Eneramo veya Emenike olmamalı. Nobre ise yetersiz kalır.
Aykut Kocaman' ın yapacağı ikinci şey futbol sistemini 4-4-2' ye çevirmek olmalıdır. Tek forvetli sistem ile Fenerbahçe bu sezon ligde en iyi ihtimalle 3. olur. 4-4-2' yi de defansif değil, ofansif olarak kabul etmeli ve elindeki Stoch, Recep, Krasic ve Sezer gibi silahları daha etkin kullanmalı. Kocaman' ın kafasındaki temkinli ve defansif oyun anlayışını terk etmesi şart. Fenerbahçe taraftarı bu tür bir anlayışı asla kabul etmez. Fenerbahçe tarih boyunca bir hücum takımı olmuştur ve son 3 senede bu anlayışı özlemiştir. Rakip kim olursa olsun 8 defansif oyuncuyla oynamak ve oyunu kendi yarı alanında kabullenmek Fenerbahçe taraftarının kabul edemeyeceği bir futbol devrimidir. Bu kadar defansif oynayıp her maç ilk golü yemek de hem tuhaf hem de trajikomik bir durumdur. Aykut Kocaman' ın acilen bir hücum felsefesine geçmesi gerek. Ancak bunun için önce kendi kaygı, inanç ve korkularına reset atmalı.
Son olarak, Aykut Hocanın antrenman ve motivasyon konularında devrim yapması lazım. Ortada fizik kondisyonu ve direnci olmayan bir takım var. Her maç sadece 2 futbolcu 10 km mesafe kat ediyorsa, sprint sayıları rakiplerinin yarısı kadarsa ve ikili mücadele ve hava toplarında sürekli sıkıntı yaşanıyorsa, bu takım iyi antrenman yapmıyor demektir. Koşu mesafesinin önemini kavramış olan Kocaman, futbolcularını koşturacak mental ve fiziksel gelişimi sağlamalıdır.
Tarihe not düşmek için yazıyorum, eski tas eski hamam devam edilmesi ve 2. yarıda birkaç maç daha aynı silik futbolun sergilenmesi halinde, tribünde protestoları önlemek mümkün olmayacaktır. Aykut Kocaman' ın mutlaka değişmesi, bir şeyleri değiştirmesi gerekmektedir. Gerçek devrim, sayın Kocaman' ın kafasında olacaktır.