Ara transfere gelinceye kadar bir süre kendi dertleriyle uğraşan ve birbirlerine yan gözle bakmayı unutan “Böyyükler”, beklenmedik sözleşmelerle peş peşe imza seremonileri başlayınca “laf ebeliğine” de soyundular. Üç Büyükler’in başkanları, bol imalı, ironik, bazen de hakaretamiz mesajlarla vicdan ve murakabe işlerine soyunup mangalda kül bırakmadan laf savurmaya giriştiler.
Fenerbahçe, Mesut Özil, İrfan Can Kahveci ve yabancılarla sıçrama yaparken, Galatasaray da Onyekuru ile üçüncü dönemi açıp, Mostafa Mohamed ile yeni golcüsüne imza attırdı. Halil Dervişoğlu’nu kadrosuna kattı. Genç Türkler’i de en sert bataklık savaşlarına sürmeye devam etti. Bu hamleler, zaman ve imkan kavramları dikkate alındığında akıllı ve başarılı hamlelerdi. En sessiz duran Beşiktaş da Cenk Tosun’la üçlük attı.
Başkanlar kendi yaptıkları doğruları unutup, rakiplerinin işlerinde buzağı aramaya başladılar. Burada o laf ebeliklerini sıralamayacağım. Medyanın da yardımıyla nasılsa bolca köpürtülüp servis ediliyor. Ama ima yoluyla harcama limitlerinin aşıldığını öne sürüyorlar. TFF’yi göreve çağırıyorlar.
Fenerbahçe-Galatasaray derbisini konuk takımın kazanması da gerilimi tırmandırıyor.. Tribüne protokol ve sağlık çalışanlarına tanınan kontenjanın misliyle aşıldığını öne sürüyor Galatasaray. 1907 şifresiyle kimliği belirsiz kişilerin maça doluştuğunu iddia ediyorlar. Bir de gerçek var ortada: Küfür ve hakaret! Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, stat röportajlarında tepkisini gösteriyor. Arda da kazanmalarına rağmen soyunma odası tünellerindeki söylemleri (!) nedeniyle ceza alıyor. (Laf aramızda bu işi Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşımayı öneren büyüklerimiz de var.) Asıl ağır konuşan da Sayın Mustafa Cengiz. Galatasaray Başkanı “Allah’tan duymadım, duysaydım çok kötü şeyler olurdu” diyor. Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ise iddiaları “Yalan, iftira ve algı” olarak değerlendiriyor. Bunlara cevap vereceklerini söylüyor.
Süper Lig’in “çelebi” başkanlarından bildiğim Beşiktaş ve Kulüpler Birliği Başkanı Ahmet Nur Çebi de meydanı boş bırakmıyor. Deplasmandaki Gençlerbirliği (0-3) galibiyetinin kulüp sosyal medya hesabındaki yorumu “Şeref’inle, Hakkı’nla” oluyor. Gönderme de MHK’ya, özellikle VAR odasına!.
Ara transferde Finansal Fair Play İlkeleri ve Limit Aşımı kaygılarıyla rahatsız olan (!) rakiplere TFF’den yansıyan yanıtı da yazayım:
TFF Başkan Vekili, İcra Kurulu Üyesi, Mali İşler ve Kulüp Lisans İşleri Sorumlusu Erhan Kamışlı, “Bizim önümüzdeki tablolar, bilançolar ve talimatlar belli. Biz bu çerçevede incelemelerimizi yapar, gerekiyorsa yaptırıma geçeriz” diyor. TFF Başkanı Nihat Özdemir daha keskin bir mesaj veriyor: “Ben Maliye Bakanı, Vergi Dairesi Başkanı değilim. Denetleyeceğim finansal çerçeve bellidir. Sadece TFF talimatlarıyla hareket ederim. Yanlış varsa, kimsenin gözünün yaşına bakmam. Cezayı veririm, puan silmeye kadar da yolu var, biliyorsunuz!”
En gerçek mesajlar da Riva’dan yansıyor. Gerisi kayıkçı kavgası.
Altıntop’un istifası
Haber iki gün arayla tekrarlandı. Hamit Altıntop, PFDK’nın Arda için verdiği ceza kararına tepki göstermiş, TFF’deki görevinden istifa etmiş, Riva’daki odasını da boşaltmıştı… Önce sosyal medyada patladı (!) haber, sonra da bir gazetemizde. Hamit’i aradım, ulaşamadım. TFF Başkanı Nihat Özdemir’e sordum. Gülerek yanıtladı: “Hamit şu anda Federasyon’da. Futbol Gelişim Direktörlüğü, Ümit ve Genç Milli Takımlar Hamit’e bağlı. Oğuz (Çetin) ve Tolunay (Kafkas) hocalarla çalışıyorlar” dedi. Ben bir şey diyemedim.
Genç bir gazetecinin duvara toslayan kariyeri
Trabzonspor-Gaziantepspor (1-0) maçından sonra yerel Karadeniz Gazetesi muhabiri Ezgi Alp, maçın tek golünü atan Yunan futbolcu Bakasetas’a “Maç öncesi marşımız okunurken Türk bayrağına dönük durunca ne hissediyorsun?” diye sormuş. Bakasetas, “Ben futbolcuyum ve sadece futbola odaklanıyorum” demiş.
Trabzonspor Kulübü’nün bu olaya tepkisi oldukça sert... Soruyu “ırkçı” bir yaklaşım olarak değerlendiriyorlar. Ahlaki ve etik bulmadıklarını açıklıyorlar. Gazetecinin sportif alanlara girişini sağlayan akreditasyon kartını iptal ediyorlar.
Ezgi Alp, Bakasetas ve Trabzonspor camiasından özür dileyerek görevinden istifa ettiğini açıklıyor. “Burada tek suçlu benim. Sorunun nereye gideceğini kestiremedim” diyor. Ancak o soruyu sorduranın gazetenin spor müdürü Nihat Erence olduğunu bildiriyor. Erence’nin Whatsapp’tan gelen soruyu aktardığını açıklıyor. Erence’nin bu iddiaya verdiği yanıt yok. Ama gazeteci istifa ederken sesini çıkarmamasını anlamak da kolay değil.
Bu olaya çok üzüldüm. Trabzonpor Kulübü’nün centilmen başkanı Ahmet Ağaoğlu’ndan hoşgörü bekliyorum. Karadeniz Gazetesi sahibi Mehmet Ali Yılmaz’dan genç gazeteciye sahip çıkmasını, onu iş başına çağırmasını rica ediyorum. Yerel bir gazeteden böyle istifa etmek kariyerin bitişi demektir. Haklı tepkinin, özür karşısında hoşgörü ve empatiye dönmesini umuyorum. Bakasetas sakin ve dürüst bir yanıt vermiş. Bu olaydaki soru, evet, gerçekten abuk ve saçma! Özüre rağmen akreditasyon yaptırımı ve istifa da çok oransız oluyor.
Sevgili başkanlar. İyi niyetinize inanıyor, anlayış bekliyorum. Saygıyla.
Çaylar Sergen Hoca’dan
Beşiktaş Teknik Direktörü Sergen Yalçın, “Lig ve Kupa maçlarımızda verilmeyen penaltılara bakın. VAR’daki arkadaşlarımız dikkat etsinler. Biz bu görevlere başarılı olmaya geldik. Bırakın sahada oynayalım. Kaderimizle oynamasınlar” diyor. Hakemler için konuşmaya devam edeceğini söylüyor: “Biz elenelim, VAR’dakiler de çay kahve içsin...” TFF Başkanına Sergen’in PFDK’na sevkedilip edilmeyeceğini sordum, “Hakaret etmemiş, görüş açıklamış, eleştiri yapmış” dedi.