Dipteki ve çukurdaki
Dibe düşüp çukur kazmak… Ya da beterin beteri… Türkçemiz zengin bir dil.. Her durumu özetleyecek, eleştirecek, yol gösterecek onlarca deyim var. Girişteki “çukur kazmak”ı özellikle yazdım.
Önce “dipteki” takıma bakalım. Ev sahibi Adana Demirspor, konjonktürel olarak “sahibi” eliyle uykuya yatırılmış bir kulüp. Futbolda yaptığı parıltılı işlerden sonra Murat Sancak, beklediği “”manevi” karşılıkları görmeyince başkanlığı Bedirhan Duran’a devredip kenara çekilmiş. O vizyon, derinlik, hoşluklarla dolu kadro zenginliği, UEFA Konferans Ligi heyecanı geride kalmış. 7 yılda cebinden 155 milyon Euro harcamış Sancak… Patron’un çekilmesiyle Adana Demirspor’un transfer tahtası kapanmış. Zengin kadro dağılmış. Emre Akbaba’dan Yunus Akgün’e, Tayyip Talha’dan Samet Akaydın’a bir çok oyuncu şık transferlerle ayrılmış Adana’dan.
Transfer yapamıyorlar. Ancak eldekilerden birini satarlarsa sınırlı harcama yapabilirler.. Murat Sancak 30 milyon Euroya yükünü devretmeye hazır olduğunu bildirmiş, karşılık bulamamış. Destek için 4 ilçe belediyesine loca önermiş, sadece Adana Büyükşehir Belediyesi yardımcı olmuş.
Yine de hayatın öteki alanlarında olduğu gibi umut büyütüyor Adana Demirspor. Hikayesine 16 yaşındaki kaleci Deniz Eren Dönmezer’le yeni bölümler ekliyor. Tekkeyi bekleyenlerden Yusuf Sarı, takımın en çalışkan oyuncularından biri. Ocak transferinde yıldızı parlayabilir. Yusuf Barasi gibi değerleri de var. Beşiktaş maçının devre arasında kardeşinin ölüm haberini alan Angolalı Maestro, takımı yalnız bırakmama adına ikinci yarıda da oynayıp maçı bitiriyor..
Adana Demirspor, Süper Lig’in ancak 15. haftasında “büyük konuğu” Beşiktaş’ı yenerek galibiyetle buluşuyor.
Dipteki ev sahibinden çukur kazan misafire bakarsak… Beşiktaş kadrosu yerli-yabancı diye ikiye bölünmüş. Her zaman saygı gösterilmesi gereken taraftarlarının çağrısına sadece yerliler ve Svensson karşılık vermiş. Tribünün önüne kadar giderek vücut dilleriyle özür dilemişler. Ötekiler, yani yabancılar soyunma odasına gitmişler. Başka ayrışmalar da var Beşiktaş’ta. Söz gelimi Rafa Siva ile İmmobile yıllık 10 milyon Euroya oynarken, 1 milyon 700 bin Euro alan Gedson Fernandes, aradaki fark uçurumuna takılan motivasyonunu bir türlü yükseltemiyormuş.
Dramatik tablolar, maçın içindeki hareketleri, taktikleri, hakemi ve Serdar Topraktepe’yi konuşmaya izin vermiyor. Demirspor Teknik Direktörü Mustafa Dalcı, kutlanmayı hak ediyor.
İşbaşındaki Başkan Hüseyin Yücel ile aday Serdal Adalı olağanüstü kongrede yarışacaklar. Mutlaka bütçe hesapları ve gelir artıracak önlemler vardır ceplerinde. Hatta sınırlı makul transfer listelerini de açıklayacaklardır. Seçimi kazanmak büyük başarı olacaktır. Ama iki aday için de söyleyelim; Beşiktaş’ın bölünmüşlük halini onarmak o kadar kolay değildir.
Mert Günok, dert Günok, sert Günok
Beşiktaş’ın kaptan kalecisi soyunma odasında esmiş ve gürlemiş. Takım arkadaşlarının duyarsızlığına, isteksizliğine, motivasyon kaybına sesini yükselterek isyan etmiş.
Sezon boyunca Beşiktaş’ın kalesini başarıyla koruyan Mert Günok, nihayet “bayramlık“ ağzını açmış. Kaptan konuşurken, Masuaku ilgisiz bir tavırla eşyalarını topluyormuş.
Saygısızlık, ilgisizlik, çirkinlik…
Kadronun ayıklanması, kaçınılmaz gereklilik.
Yılın maçı: G.Saray-Trabzonspor
Süper Lig’in şampiyonluklar kazanmış iki ekibi, ne zamandır unuttuğumuz heyecanı ortaya koyarak - bence – yılın maçını oynadılar. Okan Buruk’a, Şenol Güneş hocamıza ve tüm futbol emekçilerine teşekkür ederiz.
Bazı tv kanallarında dolaştım… Yorumcular, maçın hak ettiği takdiri esirgemediler. Yazılı basından arkadaşlarımız da coşku dolu analizler yaptılar.
En güzel yorumlardan birini Mustafa Denizli hocamız yansıtmış: “Futbol seviyesinin yükseldiği çok güzel bir maç izledik.” Ağzına sağlık.