Ne demişti Şenol Güneş: ”Rakibi oyuna ortak etmeyin.”… O rakip sadece Beşiktaş maçında değil hemen hemen oynadığı tüm maçlarda oyunun ortağı olan Fatih Karagümrük’tü. Nerede olursa olsun oyunu bırakmayan, yediği her golden sonra karşılığını arayıp bulan bir ekip. Üstelik hocasıyla oyuncusuyla hiçbir baskı altında kalmadan “sükunetle” oynuyorlar.. Andrea Pirlo’ya bakalım: Ne olursa olsun, adam sessiz ve sakin. Sinirlenmiyor, sesini yükseltmiyor. Böyle sessiz ve huzurlu bir takım elbette oyuna ortak olur. Beşiktaş’a bakarsak… Hücumda çok tehlikeli bir takım…
Pozisyon üstüne pozisyon kazanıyor. Sürekli gol şansı yaratıyor. Atıyor da… Ama savunma sorunlarını çözebilmiş değil. Geri dörtlü sürekli yenileniyor değişiyor. Çok kaliteli oyuncular var ama toplamda o kadar güven vermiyorlar. Beşiktaş’ta gole karşı en sağlam duvar kaleci Mert Günok. Şenol Güneş, artık neredeyse unutulma noktasına gelmiş Ghezzal’ı sakatlığı geçtiği, takımla idmanlara katıldığı halde maç kadrolarına alamıyor. NKoudou ve Muleka da yüzde yüz verimli değiller. Eksikli noksanlı kadroda Redmond ve Dele Alli kendilerine yer buluyor. İyi niyetliler ama bu oyun niyetle değil teknik ve fizik kalite ile oynanıyor. Alanya maçında coşku yaratan kadro, tribünlerle birlikte coşmuş eğlenmişti.
Atatürk Olimpiyat Stadı tam da gerçek bir kış günü yaşarken Beşiktaş o dev tesisin konuğu oluyor. Yine de bir avuç taraftarı var ama orası Dolmabahçe gibi değil. Karagümrük’te çok usta oyuncular var. Zaman zaman o adamların bizim ülkemize gelme nedenlerini merak ediyorum. Borini örneğin. Ricci. Bertolacci, Dreseviç gibi. Ozdoev de öyle. Sahi, bir de bizim ligi avucunun içi gibi bilen Colin Kazım var. Adamlar her takımı tehdit ediyorlar. O nedenle topun sahibi oluyorsun ama oyunun sahibi olamıyorsun. Dün de gördük işte. Karagümrük her maçın büyük ortağı gibi oynuyor. Beşiktaş Cenk Tosun ve Vincent Aboubakar gibi iki büyük golcüyle başladı maça…
Ama birlikte etkili olamadılar. Alanya maçındaki ritmi tekrarlayamadılar. Dreseviç ve Baniya ikisini de gölge gibi izledi. Kolay geçit vermedi. Cenk Tosun her şeye rağmen bir topu direkten dönerken soluyla yine zor bir gol attı. Savaştı, koştu çalıştı. Tayfur ve Gedson tüm enerjileriyle mücadele etmelerine, gayretlerine rağmen dikey oyunu tutturamadılar. Savunmanın sıkça açık vermesi orta alanın da kimyasını bozdu, kıymetini düşürdü. Hiç kimseyi mutlu etmeyen bir beraberlik bu…
Beşiktaş beş haftalık “saadet zincirini” altıncı haftada yere düşürdü. Sadece galibiyet zinciri kopmadı… Zirveden de koptu Beşiktaş. O mücadeleye katılması için çok şansa ihtiyacı var. Belki de fazlasına