Türkiye Futbol Federasyonu’nun dünkü genel kurulunda, göze batmayan, çok da tartışılması beklenmeyen Ana Statü değişikliği önerisi, yeterli üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için geri çekilmiş.
Kanımca “hayırlı” bir haber bu… Yanlış oyun kurgusu, yanlış asistle yanlış vuruş sonucu topun auta çıktığını düşünüyorum.
Eğri gemi, doğru sefer örneği… Gol de olabilirdi… Neyse ki yanlış hesap Bağdat’tan geri dönmüş.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun hukukla ilgili Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Hukuk Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu ve Tahkim Kurulu’nun yapılanmasıyla ilgili yıllardır süren tartışmalar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin 28 Ocak 2020’de açıklanan kararıyla bilimin ve hukukun kriterlerine göre karara bağlandı. Trabzonspor’un eski futbolcusu Ömer Rıza Kerim ve futbol hakemi Serkan Akal hakkında Tahkim Kurulu’nun verdiği kararların AİHM’nin adil yargılanma hakkının ihlali sayıldığını açıkladı.
AİHM, Tahkim Kurulu üyelerinin “bağımsız ve tarafsız” sayılamayacakları hükmüne varırken, TFF tarafından atanmalarına, görev sürelerinin TFF Yönetim Kurulu’nun görev süresiyle sınırlandırılmasına vurgu yaptı. AİHM ayrıca görev yapan üyelerin yemin etmemelerini de bir eksiklik olarak gördü. TFF, bu kararlardan sonra adı geçen futbolcu ve hakeme tazminat ödemek zorunda kaldı.
Dünkü statü değişikliği önerisine göre kurullar, TFF Yönetim Kurulu’nun kararıyla göreve başlayacaktı. Halen yürürlükte olan statüye göre üyeler, TFF Başkanı’nın önerisi ve yönetim kurulunun kararıyla seçilebiliyor. İlk bakışta çok önemli görülmeyebilir ama, TFF Başkanı’nın fonksiyonunu, liderliğini indirgeyen öneri yanlıştı. Kapıdan dönmesi iyi oldu.
Öte yandan AİHM’nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki adil yargılanma hakkıyla ilgili 6. maddesine dayanarak üyeleri “yeminle göreve başlatma” kararı da meselenin oldukça “yüzeysel” anlaşılabilmesine neden olacağını sanıyorum.
TFF yeni önerisinde “yemin”le ilgili maddeyi öne çıkarmış. Böylece önemli bir eksiği kapatmış görünüyorlardı. Bence yemin, adil yargılanma güvencesi yaratacak bir koşul değil. Birçok meslekte göreve başlamanın en önemli koşulu olan yemin, elbette hukukta da geçerli. Ama nihayetinde bu kişinin vicdanını bağlayan “etik” bir kavram. Üyeler yemin ettiği halde bağımsız ve tarafsız olamayabilirler. TFF Yönetim Kurulu’nun atadığı bir kurulun tarafsızlığına inanmak o kadar kolay olmuyor.
Bizce bu meselenin asıl çözümü, hukukla ilgili tüm kurulların seçimle işbaşına gelmesi ve çalışma sürelerinin TFF Yönetim Kurulu’nun süresine bağlı olmadan belirlenmesidir.
Hukuk ve spor adamlarımızın bu konuda daha geniş ve derin araştırmalarla daha doğru ve çağdaş statüler hazırlaması yararlı olacaktır.
Avukat dostum Dr. Başar Yaltı hatırlattı: AİHM, yıllar önce DGM’lerde asker hakimlerin görev yapmasını tarafsızlık ve bağımsızlık ilkesine aykırı bulmuş, hatırlanacağı üzere o mahkemeler tarihe karışmıştı.
Atama varsa, tarafsızlık ve bağımsızlık kuşkuludur. Yeminden önce seçim gerekir.
Kaçıncı şampiyonluk bu kızlar?
Türk sporunun unutulmayacak başarılara değil, unutulacak başarılara, istatistik oluşturan rekorlara ve şampiyonluklara ihtiyacının olduğunu söylüyorum hep.
Erişilmez ve ulaşılmaz bir kupa almışsınız, tarih yapmışsınız. Saygı duyuyoruz, bravo! Peki devamı… Maalesef yok. O nedenle unutamıyoruz işte.
Voleybol ve güreş öyle değil. Onlar unutulabilecek, sıradanlaşmış, istatistik oluşturmuş başarılarını sürdürüyorlar.
İşte Genç Kız Milli Voleybol Takımımız’ın Sırbistan’ı geriden gelip 3-2 yenerek ulaştığı Avrupa Şampiyonluğu… Valla ben artık kaç dünya, kaç Avrupa şampiyonluklarımız var, hangi kategorilerde filan… Hepsini unuttum.
Sahi, kaçıncı şampiyonluk bu kızlar?
Hepinizi kutluyorum. Sevgili Başkan Akif Üstündağ. Antrenörümüz Şahin Çatma, MVP kızımız İpar Kurt, en iyi pasörümüz Lila Şengün ve liberomuz Gülce Güçtekin… Hepinizi alkışlarla selamlıyorum.
Güneş’in çiçekleri
A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, “Dağdaki çiçeği değil, bahçedeki çiçeği çoğaltalım” demiş. Meslektaşlarının, medyanın, kulüp yöneticilerinin, futbol eğitimcilerinin duvara asması gereken sözler… Eskilerin deyimiyle “hüdainabit” (Tanrı vergisi) çocukların peşinde koşacağımıza peşinde koşulacak çocuklar yetiştirelim çağrısı… Biraz zahmetli, az komisyonlu, bomba özelliği de olmayan ama sabır isteyen emekle yetiştirilecek çocuklar. Onları özlüyoruz.