Süper Lig’in marka değerini (!) dilimize dolayıp dudak büküyoruz ya… Yine de heyecan dolu, oyun akışına, gollere ve sonucuna saygı duyulacak maçlar oynanıyor… Göztepe-Trabzonspor (2-4) Kayserispor-Konyaspor (2-3) gibi… Alanyaspor-Fenerbahçe (2-5), Adana Demirspor - Sivasspor (2-3) gibi maçlar… O oyunların ortak özelliği takımların skor tabelasına razı olmaması, skoru değiştirmek için inanılmaz çaba göstermesi ve alkışlanacak gollerle akışı tersine çevirmeleriydi.
Galatasaray-Beşiktaş derbisi o maçlara benzemedi… O maçlar iki tarafın da birbirine meydan okuduğu maçlardı. Derbi ise tek taraflı bir karşılaşma oldu. Nou Camp’da Barcelona’ya taş koyup yenilmeden, gol yemeden, gol pozisyonlarına da girerek kıymetli bir beraberlik alan Galatasaray, sanki maçın üçüncü devresini oynuyormuş gibi uyumlu, enerjik, yüksek tempolu bir gösteri takımı gibiydi. Beşiktaş, rakibine ayak uyduramadı. Baskıya karşı direnmek istedi, beceremedi… Dahası, Atiba, Ghezzal, Teixeira gibi güvenilir kaliteli oyuncularından da beklediğini alamadı.
Galatasaray savunması ile forveti arasında uyumlu, anlaşmış, verimli bir oyun sergiledi. Beşiktaş takımı zaman zaman rakibine müdahale edip topu kazansa da iki pas yapamadan top kayıplarıyla geri düştü. Kazandıkları kornerler de var. O atışları hiç kullanmasalar daha iyi olurdu. Hiçbir verimli çalışma yapmadıkları ortaya çıktı.
Önder Karaveli, bazen, 20 saniye var adam değişikliğini daha sonra yapalım derken gole yakalanıyor. Bazen de paniğe kapılıp, dün olduğu gibi, devre arasını beklemeden, 39’da iki oyuncu birden (Kenan-Larin, GüvenBatshuayi) değiştirebiliyor. Bu erken değişikliklerin, farkın büyümesini önlemek üzere telaş hamleleri olduğunu düşünüyorum. Yine de Atiba’nın Josef’le (Dk.46), Teixeira-Rıdvan (Dk.79) yararlı olduğunu söyleyebiliriz. Oyun akışındaki değişiklik de 80’den sonra gerçekleşti. Rıdvan’ın sağ ayağıyla attığı gol, tabelada geç kalmış değişiklikti. Şunu da söylemeli: Beşiktaş sezonun en kötü maçlarından birini oynadı.
Bu derbinin öncesinde ezeli rakiplerin maç erteleme konusundaki gereksiz polemikleri, uzun uzun birbirleriyle yakın geçmişin Avrupa puanları üzerine sert ifadelerle dolu açıklamaları da dostluk ve rekabet geleneklerine hiç uymadı. Kötü örnekler oluşturuldu. Elbette tartışmaların oyun kalitesi ya da skor üzerinde etkili olduğunu söyleyemeyiz. Ortamın bulandığını ve gerildiğini anlayalım, yeter. Galatasaray dün hak ederek kazandı. Mustafa Muhammed’in asistleriyle şık goller atan Kerem, günün kahramanıydı. Sezon boyunca sürdürdüğü parlak kariyer öykülerine bir sayfa daha ekledi. Onu alkışlıyoruz. Tüm futbolcular, üst üste taraftarın gurur duyacağı, özlediği güzel oyunlar sergilemiş oldular..
Domenec Torrent de iki maçla herhalde otoritesi, yetkinliği ve yeterliliği konusundaki tartışmalara dünkü maçla son noktayı koymuştur. Pena mı? Keşke iyi bir transfer organizasyonuyla Muslera ile birlikte 1 yıl geçirmelerini sağlasalar... Barça bırakır mı? Sanmam ama denemekte yarar var.