Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Maradona öldü. Gökte bir yıldız kaydı, gözümüzü ve gönlümüzü aydınlattı, hepimizi büyüledi. Onun attığı golleri hayranlıkla izledik. O gollere şarkılar söyledik… Hopladık, zıpladık elimizde bayraklarıyla, bilmediğimiz Arjantin’in fanatikleri arasına katıldık.
Her ölüm, erken ve zamansızdır. Maradona 60 yaşında öldü. Beklenmedik biçimde aramızdan erken ayrıldı. Becerikli, şımarık, eğlenceli ve yaramaz bir çocuk gibi geldi geçti dünyamızdan…
Onun hayatı yoksullukla ve topla başladı, sihirli gollerle devam etti. Zaman zaman kuralları çiğnedi. Gururun da utancın da zirvesine çıktı.
1986 Dünya Kupası’na gidelim. 22 Temmuz’da Mexico City’nin Azteca Stadında oynanan Arjantin İngiltere çeyrek final maçında, 114 bin seyirci arasında yerimizi alalım.
Dakika 51… Maradona kaleci Peter Shilton’la birlikte hava topuna yükselir. Kısacık boyu (1.65) ile topa kafa vurma şansı çok zayıftır. Uzun boylu /(1.85m) Shilton’un kolları uzanır. İngiliz kaleci daha avantajlıdır. Top aralarına düşer ve ilk bakışta bir kafa vuruşu diye algılanan darbe ile İngiltere ağlarına yapışır.
İngilizler itiraz ederler. Herkes ofsayt kuşkusuyla meraklanır. Tunuslu hakem itirazları dinlemez, santrayı gösterir. İtirazlar sürerken anlaşılır ki kaptan kaleci Peter Shilton, Maradona’nın topu eliyle dürttüğünü iddia etmektedir. Shilton hakemle konuşurken Maradona da arkadaşlarına seslenir: ”Ne duruyorsunuz öyle! Koşun bana kucaklaşalım, golümüzü kutlayalım. Öyle durursanız hakem de golü iptal eder.” Kucaklaşırlar. Tunuslu Hakem Ali Bin Nasser itirazları dinlemez. Arjantin 1- İngiltere 0…
Aradan dört dakika geçer. Maradona topla buluşur kendi yarı sahasında 55 metreyi 10 saniyede geçerken, 4 adamı (Peter Beardsley, Peter Reid, Terry Butcher (2 kez) ve Terry Fenwick) inanılmaz çalımlarla geçip Shilton’un dibinden topu ağlara gönderir. İngilizler pes ederler, mahcubiyetle başlarını eğerler.
Bu golün az bilinen bir öyküsü de var. Golden hemen sonra Maradona Valdano’ya çatar: “Topu sana verecektim ama boşta değildin.” Arkadaşı yanıt verir: “Shilton’u tuttum.. Çünkü daha önce benzer pozisyonda topu yakalamıştı. Onun önünü kapadım.”
Maradona maçtan sonra basın toplantısında golü elle attığını iddia eden İngiliz gazetecilerine gülerek şunları söyler: ”Biraz kafa vuruşu, azıcık da Tanrı’nın eli…” Tanrı anlamındaki adı “Diego”yu kurnazca kullanır.
Bu yazıyı yazarken Beşiktaşlı Oktay Derelioğlu ile konuştum. Hatırlarsınız, o da 1998 Dünya Kupası elemelerinde İstanbul’da Belçika’ya 3-1 yenildiğimiz maçta beş kişiyi (biri 2 kez) çalımla geçip golümüzü atmıştı. Oktay Derelioğlu ”Abi Maradona o golü muhteşem sol ayağı ve inanılmaz süratiyle attı. O bir efsane. Elbette onun golü çok değerli. Ama benim attığım golün de şöyle bir özelliği var; Ben durdum, kalktım, hızlandım, çalım attım, yavaşladım ve kaleye gittim, golümü attım. Lütfen yani!” Kayalıklarda tırmanan off road bir jip gibiydi, gerçekten.
Hak ettiği bir takdir bekliyordu ama o günkü yazımda ben Oktay’ı alkışlarken, böyle bir golün modern futbolda hem atan hem de yiyen için yanlış olduğunu, çağdışı olduğunu yazmıştım. Bunu da anmış olalım. 1986’nın gol kralı Lineker, Maradona’ya yıllar sonra “O golü elle atmak hırsızlık” dediğinde Maradona, “Bizim Latin Amerika’da böyle kurnazlıklar yapılır ve küçük itirazların ötesine geçilmez. Kimse bunu ahlak sorunu yapmaz!” yanıtını verir.
Ben mi? İngilizlerin 1966’da hala tartışılan Hurst’ün golüyle Kupa’yı haksız aldığına inandığım için… Çocuksu futbol keyfimle… şunu diyeceğim:
İyi ki VAR yoktu!

Haberin Devamı

Sihirli, büyülü, kabahatli bir hayat
Maradona futboldaki büyülü becerileri kadar özel yaşamında sorunlu ve sağlıksız bir yıldızdı. Maalesef kokain tiryakiliği vardı, tedavilere rağmen bırakamadı. Amerika’daki 1994 Dünya Kupası’nda FİFA ve tıp otoriteleri biraz da şov yaparak yasaklı madde kullandığı için Maradona’yı Kupa’dan ihraç ettiler.
İtalya’da kokain belası yüzünden yerel mafyanın eline düştüğü, vergi kaçakçılığı yaptığı da söylenir. Bütün bunlara rağmen Pasarella gibi askeri cuntaya yakın durmamış, Fidel Castro ve Che Guevara’ya hayranlık duymuştur. Castro ile çok yakın dostluklar kurmuştur.
Yüce dinimiz, “Ölüleri hayırla yad ediniz” der… Öyle yapıyorum. Benim için Maradona topuyla oynayan bir çocuktur. Yaramaz ve becerikli bir çocuk. Futbol dışındaki hayatını yok sayıyorum. Toprağı bol olsun, onu golleriyle alkışlıyorum.