Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fernando Muslera, Galatasaray’la 400. maçına çıkıyor. Deplasmanda da olsa böyle bir kutlama önce takım arkadaşlarında, sonra tüm kafilede heyecan yaratıyor, saygı uyandırıyor. Acaba Ali Palabıyık bu 400. maç kutlamasının farkında mı? Bilmiyoruz. Bildiğimiz gerçek şu: Yabancı bir futbolcunun konuk olarak bulunduğu bir ülkede bu sayıda maç oynaması önemli bir başarı. Muslera hem çok iyi bir kaleci, hem de iyi insan. O nedenle yediği gollerde de, ne kadar hatalı olursa olsun, anlayış görüyor. Destek sürüyor. Muslera’nın kredisi yüksek.
Kredisi yüksek Muslera dün 40. dakikada hakeme sürekli ve şiddetli itirazdan sarı kart görüyor… İşe yaramayan bir uyarı... Muslera kontrolü kaybetmiş. Önündeki topa öfkeyle vurup meşin yuvarlağı tribünlere gönderiyor. Bu protest hareketin cezası sarı kart.
Ali Palabıyık, ikinci sarıdan kırmızıyı göstermiyor. Dedik ya, Muslera’nın kredisi yüksek. Anlayış, saygı ve şefkat böyle durumlar da yaratıyor. Palabıyık’ı eleştirmek için yazmıyorum. İyi bir portreniz ve siciliniz varsa, hakemlerin de “size kıyamayacağı” zamanlar olabilir.
Galatasaray, üç yıl vadeli plan ve yatırım yaparak sezonu açtı ya, hem kulüpte hem de kamuoyunda zaman zaman arıza yaratan durumlar yaşanıyor. Peşpeşe gelen yenilgiler, puan kayıpları “normal” karşılanıyor. Oysa UEFA Avrupa Ligi’nde eski günlerin anısına iyi örnekler sergiliyor. Marsilya’dan başarılı sonuçla dönüyor.
Bir de şu var: Oğulcan transferinin yarattığı sıkıntılı ilişkiler nedeniyle Rizespor Başkanı, rakiplerini tanımlarken “malum takım” diye yakışıksız bir deyim kullanıyor. İşte maçı normalin dışına çıkaran gerçekler.
Hadi maça dönelim o zaman…
Fatih Terim’in Babel ve Feghouli ile oyuna başlaması yadırganıyor. İki futbolcu da verimsiz bir dönem yaşıyorlar. Hocanın Mustafa Muhammed’i tercih edip Halil Dervişoğlu’nu kulübede oturtması da anlaşılır gibi değil.
Galibiyete hasret Rizespor beşinci dakikada Mustafa Muhammed’in dönerek soluyla attığı golü önleyemiyor. Sonrasında Galatasaray yine baskılı... Ama yedikleri gol, Rizespor’da takımı ayağa kaldıran ilginç bir reaksiyona neden oluyor. 17. ve 26. dakikalarda Finlandiyalı santrfordan gelen goller böyle bir reaksiyonun sonuçları.
Galatasaray’da futbolcular, Fatih Hoca kadar reaksiyon göstermiyor, gösteremiyor. Takımda iyi oyuncular var ama, lider oyuncu yok. (Bu arada akla gelen soruyu paylaşalım: Acaba Arda sahada olsaydı takım öylesine tepkisiz kalabilir miydi?)
Fatih Hoca, tepkisini “hamleleriyle” sergiliyor. Van Aanholt- Ömer Bayram, Taylan - Halil (Dk.46), Feghouli-Kerem (Dk.72), Mustafa Muhammed- Diagne, Babel Morutan (Dk.90) değişiklikleri her defasında ortalığı karıştırmaya yetiyor.
Mustafa Muhammed’le beraberliği 75’de yakalayan Galatasaray, hesapta olmayan biçimde Berkan’ın kırmızı kartlık hamlesiyle hem kırmızı kart görüyor hem de penaltı atışıyla karşı karşıya kalıyor. Rizespor’da penaltıyı Boldrin dışarı atıyor. Acaba o mu kullanmalıydı, yoksa gününde olan Finli golcü Pohjanpolo mu?
Her neyse... Son gole bakalım. Diagne yakaladığı topla müthiş bir atağa kalkıyor. Durdurabilene bravo.. Üç Rizesporlu tutamıyor onu. İkisini yere düşürüyor. Ve Morutan’ın golü. Galatasaray bitiriyor ve kazanıyor. Diagne’nin top sürerken faulü var mı? Hakeme göre faul yok... Tabelaya göre Galatasaray var!