Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Huylu huyundan vazgeçmiyor. Mircea Lucescu, Galatasaray’da da böyleydi, Beşiktaş’ta da.. Şimdi Milli Takım’da ve çok zor bir işe soyunmuş durumda. İşine yoğunlaşıp başarılı sonuçlar alabilir. İsveç galibiyeti de (3-2) sürmesini istediğimiz başarılı bir dönemin başlangıcı olabilir.
Yine de hatalar yapıyor Lucescu. Konuşmalarıyla verdiği mesajları netleştiremiyor, açıklayamıyor.
Futbolumuzdaki yerli - yabancı sayısını gündeme getiriyor. Milli Takım’a 22 kulüpten değil, en fazla 2-3 kulüpten oyuncu alması gerektiğini, buna imkan olmadığını belirtiyor.
Genç futbolcuların kendi takımlarnda şans bulamadığını, yeteri kadar süre alamadığını söylüyor.
Bunların hepsi Lucescu’nun karakterini yansıtan “önlem odaklı” mesajlar. Daha yaygın bir ifadeyle “mazeret” üreten tedbirler. İşler ters gittiği zaman, önceden verdiği mesajlara sığınarak kendini savunacak. Çok gereksiz bir kaygı. Lucescu’nun bunlara ihtiyacı var mı ? 70 yaşında gün görmüş, umur görmüş, felsefesi olan bir adamın, bilge kişiliğiyle daha sakin olması gerekmez mi? Hayır, Luce öyle yapmıyor. Kırklı yaşlarında, kendini kanıtlamaya çalışan, hayalleri ve iddiası olanların bile yapmaması gereken açıklamaları yapıyor.
Luce’nin gölgede kalan, pek de görülmeyen bir özelliğini anımsatmak isterim.. UEFA’nın düzenlediği Avrupa Kupaları’nda ve kıtalararası kulüp müsabakalarında Alex Ferguson ve Arsene Wenger 200’ün üzerinde maç yöneten hocalardır.Sonrasında Mircea Lucescu var. Henüz 200’e ulaşamadı ama, üçüncü sırada. Hayır, yaşı ve yıllanmış kariyeriyle açıklayamazsınız. Onun yaşında listelere giremeyen büyük hocalar da var.
Mircea Lucescu, Geçen yıl Temmuz ayında göreve gelirken kimseyi itip kakmadı. Boşalan (ya da boşaltılan) göreve davet edildi. O günün koşulları ve gündemine bakınca en iyi ve en hızlı çözümün Lucescu olduğunu düşünüyorum.
Başa dönersek... Kıskanılacak bir kariyere sahip hocanın maçlardan önce ve sonra mazeret üretmemesi gerekirdi. Luce bundan vazgeçemiyor. İnanıyorum ki İsveç’e yenildiğimiz takdirde yine aynı yola başvuracaktı.
Luce böyle yapınca bizim medyanın kucağına düşüyor. Bunun birkaç nedeni var : Birincisi kendini yeterince ifade edememesi. Polemik tuzaklarına düşmesi. (Atlar ve köpekler / Çavuşesku örnekleri). İkincisi : Çok konuşması. Gereğinden fazla kafa karıştıran açıklamalar yapması. Üçüncüsü : Basın toplantılarına gereken önemi vermemesi. Dikkat edin , açıklamalarından çoğu ayak üstüdür. Dördüncüsü : Medyamızda hak ettiği saygıyı görmemesi. Bazı hocalara abartılı sevgi ve saygı gösteren dostlarımız, Lucescu’ya daha rahat ve cesur biçimde yüklenebiliyorlar. Bu arada kendilerinde hoca değiştirmek, hoca atamak gibi güç vehmedenler de az değil!
Aslında bizim de temel bir sıkıntımız var : Futbolun, kulüplerin, memleketin sorunlarını bilimsel ve hiç değilse analitik biçimde tartışmak yerine olayı 1 kişiye indirip oradan kendi adına bir iktidar savaşına girişmek. Çekişmelerden beslenmek. Hiç bir çözüme açılmayan çıkmaz sokaklara girmek.
Her neyse... Lucescu’nun artık daha dikkatli ve özenli konuşmasını öneriyorum. Bizim için daha az haber, daha dar polemik alanları oluşur ama hiç değilse sadede - asıl konuya - döneriz.
Evet, sus artık Lucescu!

Haberin Devamı

Şenol Hocam haklı

Haberin Devamı

Dünkü basın toplantısında Şenol Güneş’i izledim. Yabancı oyuncu kuralından VAR sistemine, elit kulüp antrenörlerinden Negredo ve Karius’a, MHK’dan kulüp yönetimi ve başkanla ilişkilerine kadar her konuya açıklık getirdi.
Görüşlerinin büyük çoğunluğuna katılıyorum. Ayrıntıları haber sayfamızda bulabilirsiniz.
Oradan verdiği en doğru mesaj da şuydu : “ Futbol, açların oyunudur. Sokaktan, çamurdan gelenlerin oyunudur. Alın size bir iş alanı, bir meslek!”
Duydunuz mu gençler?

Haberin Devamı

Alkışı hak eden takım

Geri dönüşler, unutulmaz başarılardır. Çok da kıymetlidir. İsveç’teki muhteşem dönüşümüz gibi. Ancak oyunu hiç değiştirmeden, üç golümüzü de tabeladan silerek baktığımızda bile yenilgi ile karamsarlığa kaptırmamalıydık kendimizi. İki maçta da (Rusya,İsveç) özellikle son bölümlerde oynadığımız oyun güven vericiydi.
Lucescu’nun kaygılandığı tedarikçi takım sayısı (!) tam 12’ydi. Demek ki bunda kaygılanacak bir şey yok. Tam aksine endüstriyel liglerde oynayan - ya da oynayamayan oyuncularımızın teknik ve taktik bilgisi gelişmişti. Fundamental - temel teknik - konusunda ise sabırlı olmamız gerekir.
Evet, oyunu oynamak için ellerinden geleni yaptılar. Daha çok pas, daha çok baskı... Daha çok hücum. (Ah, biraz da savunma disiplini!)
Luce’nin en doğru açıklaması : Oyuncularımızın yaşları toplandığında İsveç’te 40 yaş daha küçüktük ve gençtik.
Evet, bu çocuklar geleceğin takımı. Alkışı hak ediyorlar.

Emre’den bir Hagi çıkar mı?

İki hafta önce sorduğum uçuk- kaçık soru giderek anlam kazanıyor. Evet, yeniden soruyorum:
Emre’den bir Hagi çıkar mı? Bence çıkmalı. Çıkarmalıyız!

GloriaCup/Antalya

Bu köşede reklam yayınlanmaz. Spora hizmet edenlerin markaları dürüstçe paylaşılır. Gloria Hotel Arena’da önemli spor etkinlikleri var. Dün başlayan atletizm yarışları devam ediyor. Basketbolda bugün başlayacak turnuvada Monaco, Banvit, CSKA Moskova A grubunda, Anadolu Efes, Tofaş ve Zalgiris Kaunas da B grubunda mücadele edecek. Tahincioğlu Basketbol Süper Ligi ve Euroleague’den önce kostümlü son provalar.
Meraklısı için keyifli bir spor şöleni. Nuri Özaltın’ı rahmet ve saygıyla anıyor, Gloria yöneticilerini kutluyorum.