Spor dünyasının en tartışmalı konusu, 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları öncesinde sessiz ve derinden yeni bir boyut kazandı.
Transgender (cinsiyet değiştiren ) sporcular... Kimi ameliyatla, kimi de ilaç tedavisiyle yaşamlarında sert dönüşler yaparak yeni kimlikleriyle madalya yarışlarına katılıyorlar. Yeni Zelandalı Gavin Hubbard, 43 yaşında. Halterci. 2017’de 90 kiloda Erkekler Dünya Şampiyonası’na katılıp ikinci oluyor. Gümüş madalya.
Gavin artık Laurel… Kadın olduğunu açıklıyor. Haltere devam ediyor. Olimpiyat seçmelerinde “eligibility” (uygunluk) kazanıyor.
Sonrasında kıyamet kopuyor. Tokyo sınavına hazırlanan Avustralyalı kadın halterciler itiraz ediyorlar: “Bu durum adil değil. Bizim de madalya podyumuna çıkma hakkımız var. Erkek yarışlarında madalya aldıktan sonra kadınlığı seçenler yolumuzdan çekilsin!”
Kadın dernekleri ve aktivistler sessizliği seçiyorlar.
Ama ortalık karışıyor… 2013 Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin bilim insanlarıyla tartışıp uzlaşarak kayda geçirdiği Stockholm kararlarında cinsiyet değiştiren sporcuların ameliyat sonrası testosteron (erkeklik hormonu) seviyelerinin litrede 10 nanomolü aşmaması uygun görülüyor.. 2016’da cerrahi müdahale koşulu kaldırılıyor. Kendini kadın hisseden sporcuların nanomol seviyeleri World Athletic Association (Dünya Atletizm Federasyonu) tarafından litrede 5 nanomole indiriliyor. Bu ölçümlerin, yarışlardan en az 1 yıl önceden yapılmış olması öngörülüyor.
Fransa Rugby Federasyonu ise hiçbir sınır koymadan tüm sporculara “Nasıl hissediyorsan öyle katıl” mesajı veriyor.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komiserliği de tartışmalara katılıyor: “İnsanlar eşittir. Spor yapmak insan hakkıdır. Bu hak sınırlandırılamaz!”
İyi, güzel de Avustralyalı halterci kızların hakkı ne olacak? Transgender (cinsiyet değiştiren) sporcular arasında ABD’li Patricio Manuel de kız olarak büyütülüp, olimpiyat seçmelerine katılmış… Sakatlanıp bırakmış. Şimdi erkek. Profesyonelliği seçmiş…
Sadece halter ve boks değil… Voleybolda da sorun var. Brezilyalı Tiffany Abreu.. Erkekler voleybolda çok başarılı bir oyuncu. Ama kadınlığı seçti. Şimdi olimpiyat vizesi alan takımın “kahraman” yıldızlarından biri.
IOC (Uluslararası Olimpiyat Komitesi), BM kadar kolaycı değil. Transgender tartışmasında, sosyoloji, hukuk ve tıp alanlarında bilimsel; felsefe olarak da sportif ve etik çözümler arıyor.. IOC, sorunun çözümünü şimdilik ISF’ye (Uluslararası Spor Federasyonları) bırakmış durumda. BM İnsan Hakları Komiserliği ile IOC farklı yorumlarla sonuca varmaya çalışıyor.
Transgender sporculara “abi” mi diyeceğiz, yoksa “abla” mı? İşte bütün mesele!
Küskün aşıklar: Cengiz vs Terim
Sonunda su yolunu buldu. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, “Artık Fatih Terim’le çalışmam” dedi. İlk defa bir başkan, Fatih Terim’e karşı böylesine radikal bir tavır takındı. Bir araya gelmeleri için de “Terim’in özür dilemesi” gibi “olmazsa olmaz” bir şart koştu.
Mustafa Cengiz, açıkça söyleyelim, yaşam savaşı veriyor. Kendisine yürekten sağlık dileklerimizi sunuyoruz. Basın toplantısında hem duygusal, hem de sorunsal konulara değindi. Ekran kadrajında ‘yalnız’dı. Onu dinlerken hem üzüldüm, hem de dersler çıkardım. Görevini gönül rahatlığıyla tamamlayamadığını gördüm.
Gerçekten önemli hizmetler yapmıştı, hataları da vardı… UEFA’da büyük savaş vermiş, kazanmıştı. Transferde gelen - giden sayısı 52-77 gibi sayılarla özetleniyordu ama, milyonlarca euro ile her biri ayrı sorun, ayrı öyküydü. Basın toplantısının bıçak gibi sonlandırılması da hiç normal değildi, geçelim.
Kazanırken de kaybederken de yüreği aşkla çarpıyordu Cengiz’in... En büyük tutkusu, “Önce Türkiye, sonra Galatasaray!”dı.
Tıpkı Fatih Terim gibi. Sevdaları ortaktı ama bir türlü anlaşamadılar. Paylaşamadılar. Canları sağ olsun, diyeceğim… Keşke böylesine kopmasaydılar birbirlerinden.
Yazık oldu. Birbirlerini taşıyamadılar.
Yılın hakemleri: Çakır-Aydınus
Futbol sezonu biterken her hafta yerden yere vurulan hakemlere biraz da serin kanlılıkla, bir adım geri çekilerek bakmaya çalıştım.
Bence yılın en başarılı hakemleri Cüneyt Çakır ve Fırat Aydınus oldu. Kimse farkında değil ama, Cüneyt Çakır Avrupa Şampiyonası’na “beşinci defa” davet edilen iki hakemden biri (öteki Hollandalı Kuipers). Adama hatırla, gönülle, kulisle vermezler bu onuru. Çakır içeride de başarılıydı.
Fırat Aydınus son 10 haftada Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe’nin maçlarını yönetirken, ligin rekabetine kaliteli yönetimiyle katkı sundu.
MHK Başkanı Serdar Tatlı, geçen ay Aydınus’un görevini uzatacak yönetmelik değişikliğine karşıydı. Ama rüzgar esti ve doğruya döndü.
En az eleştirilen hakem Mete Kalkavan oldu. İstikrarlı performans gösterdi. Halil Umut Meler de UEFA’da kendini kanıtladı. Şampiyonlar Ligi’nde başarılıydı.
Hadi bir de arıza: Beşiktaş - Karagümrük maçında Enzo Roco, Necip Uysal’a sert faul yaptı. N’Koudou da gole giderken Ali Palabıyık oyunu durdurdu. Roco’ya sarı/kırmızı kart gösterebilirdi. Faulü yapan oydu. Ama Necip’e sarı gösterip, Karagümrük’ü belki de gol yemekten kurtardı.. Maçın akışı değişti. Neyse, neyse…Unutalım!
İnsanlar Yaşadıkça…
Sergen YALÇIN, Fatih TERİM - Boynuz, kulağı geçti.
Erol KAYNAR- Beşiktaş’ın iletişim sorumluluğunu üstlenen gönüllü.. Pandemi koşullarında Dolmabahçe’deki şampiyonluk kutlamalarını gerçekleştirmek için üç gün uyku uyumadı. Her türlü zorluğun üstesinden geldi. Beşiktaş’ın görünmez kahramanlarından biri oldu.
Mehmet SEPİL - Göztepe Başkanı görevi bıraktı, futboldan çekilmeye karar verdi: “Anladım ki bu sirkte yerim yok!.”
Ali KOÇ - Fenerbahçe Başkanı, yeniden adaylığını ilan etti. Emre Belözoğlu için açıklama yapmadı. Her şey olabilir.
KİRALIK AYAKLAR - Ghezzal, Rosier, Onyekuru, Halil Dervişoğlu, Mustafa Muhammed ve diğerleri… Başarılı oluyorlar, övüyoruz.. Alkışlıyoruz. Pazarlık masasına oturup şaşırıyoruz. Fiyat yükselten biziz, anlamıyoruz.
Erol BULUT - Gaziantep FK ile tam zamanında anlaşma imzalayıp, yeni bir sayfa açtı. Fenerbahçe macerasını unutmak için fırsat buldu.