Sahaya 11 adam çıkıyorsa, eksikten söz edilemez… Teknik direktörlerimizin dilinde pelesenk oluşturan cümle. Gerçekle ne kadar ilgili tartışılır. Dünkü Beşiktaş örneğin: 11 sakatı var. Ghezzal’dan Rosier’e, Batshuayi’den Teixeira’ya, onlardan NKoudou’ya kadar koca bir takım (!) sakat. Elbette 11 kişi çıkarıyor sahaya Sergen Hoca. Ama bu takımın eksiksiz olduğunu söyleyebilir miyiz? Kesinlikle hayır, söyleyemeyiz.
İlk kırkbeşde takımın eksik olduğu şöyle bir gerçeğe dayanıyor: Anormal top kaybediyorlar. Rakip oyuncuların ayağına top atacak kadar dalgın ve dağınıklar. Gökhan Töre 26’da 15 top kaybetmiş. Sadece o mu? Salih Uçan, Kenan Karaman, Oğuzhan Özyakup da top kaybediyor. İkili mücadeleleri de kaybediyorlar. Unutmadan söyleyelim: Kaleci Mert de rakibin ayağına top atanlardan..
Detone olmuş bir futbol korosu bu. Diyezler, bemoller birbirine karışıyor.
Yine de haksızlık etmeyelim. 32’de sakatlar listesine eklenen Pjaniç, Josef ve Rıdvan doğru notalarla ses veriyorlar. Bir de Atiba ve Oğuzhan. Hiç değilse “İş başa düştü” gayretinde samimiyetle oynamaya çalışıyorlar. Gerisi ses vermiyor.
Beşiktaş’ın ilk yedi haftadaki en kötü oyununu izliyoruz.
Altay’ın da eksikleri var. Tam 5 oyuncu. Beşiktaşlıların yarısı kadar… Onlar detone olmuyor. Göztepe ve Rizespor maçlarında nasıl oynamışsa takım, Beşiktaş’a karşı da öyle oynuyor. Cebrail, Kappel, ille de Bamba… Fildişi Sahili’nin ülkemizde Didier Drogba’dan sonraki temsilcisi. Sağ ve sol çaprazda öyle iki şutu var ki, top Mert’i geçiyor ama, az farkla auta gidiyor.
İkinci yarı tatlı bir sürprizle başlıyor Beşiktaş için. Yıllardan beri beklenen gelişmeyi göstermediği için eleştirilen Güven Yalçın, Björkander’in hatalı geri pasında topla buluşuyor. Polonyalı kaleci Lis, Güven’in ayağından topu almak istiyor ama penaltı korkusuyla çalımlara da katlanıyor. Açıyı kaybeden Güven, topla hareketlenip kaleyi karşısına alıyor ve çakıyor soluyla.
On dakika sonra Beşiktaş’ın keyfi kaçıyor. Altay NSakala’nın korumak zorunda kaldığı sağ kanatta fırsat kovalıyor. Björkander NSakala’yı kolundan, belinden tutarak topu kapıyor. Bamba’ya isabetli bir pas.. Onun asistiyle Kappel de golü atıyor.
Sonrasında ilginç notlar alıyorum. Mustafa Hoca, kenarda beklettiği Göztepe maçının golcüsü Paixao’yu 72’de oyuna alıyor. Sergen Yalçın da Oğuzhan ve Gökhan’ı oyundan alıp Can ve Umut Meraş’ı sürüyor oyuna. Umut sol bekte, Rıdvan sol önde… Beşiktaş’ın atakları artıyor. Kenan’ın üç şutuna tanık oluyoruz. Üçü de zayıf, etkisiz. Güven Yalçın’ın topla agresif tablolar oluşturduğunu da görüyoruz.
Sonra orta alanda kaptırılan top ve Kappel’in asistiyle Bamba’nın attığı gol, dengeyi bozuyor. Mustafa Denizli otomatiğe bağlamış anlaşılan. Üçüncü defa ve üst üste yine 2-1 kazanıyor.
Sergen Yalçın’a dönersek… Onu eleştirmek ve yargılamak adil olmaz. Elinden geldiğince oynatmaya çalıştı takımını. Ama öylesine farklı oyuncular kalmıştı ki elinde, daha farklı bir skor zaten olmazdı! Yenilgi kaçınılmazdı.
Burada noktayı koyup sözü Beşiktaş sağlık ekibine bırakalım. Bize verecekleri bir rapor olmalı… Bekliyoruz.