Fikret Orman’ın Beşiktaş Başkanı olarak yaptığı dünkü son basın toplantısını izledim. O toplantının amacı “helalleşme” idi. Elbet pazar günü gerçekleştirilecek kongrede de delegelerle helalleşecektir. Dünkü toplantı da, kamuya ve tüm Beşiktaşlılara helalleşme mesajları içeriyordu.
Gazeteci tanıklığıyla şunu söylemek isterim: Başarıları da başarısızlıkları da vardır. Hak ettiği övgüyü ve eleştiriyi bazen fazlasıyla almıştır.
Hepsini unutup bir kenara koyalım. Şimdi söylenecek son şey: Orman, helalliği hak etmiştir. Beşiktaş tarihini onurlandıran başkanlar arsındaki yerini almıştır.
Orman’ın olağanüstü kongreye gitme kararını eleştirdim. Bu kararın bir anlamda “kaçış” ya da “teslimiyet” havası yarattığını da düşündüm.
Şurası kesin: Beşiktaş’ın ekonomik sıkıntıları ne kadar ezmişse başkanı, o ünlü “Beşiktaş Duruşu”na uymayan etik dışı tavır, davranış, fitne fücur saman altından su yürüten sözüm ona “muhalefet” de bir o kadar kırmıştır.
Özellikle de sosyal medya! Türkçemizdeki “tevatür”e benzettiğim, TBMM eski başkanlarından Cemil Çiçek’in “Bu twitter, sonunda cıvıtır” diye öngördüğü twitter, toplumda değerleri, fikirleri, saygıyı ve sevgiyi yıprattığı kadar maalesef daha etkin çözülmelere de yol açıyor. Hele instagram… Bir fotoğraf gönder, altına savruk bir resim altı (!) mesajı koy, dipsiz- temelsiz cümlelerle “Paralar nerede?” diye sor. Bazı imalarda bulun. Yapılan tüm hizmeti yok say, görmezden gel... Farklılığını fark ettir, muhatabını bitir.
Fikret Orman’ı da bu kimliksiz, yapay muhalefet yemiş, bitirmiştir. Kusura bakmayın, iyi niyetli, doğru ve vicdanlı arkadaşları asla yaralamak istemem. Ama sosyal medya gerçeği budur. Toplumda bir “Asosyal medya” örgütlenmesi de vardır.
Daha da endişe verici durum, Beşiktaş tribünlerinde esen “kolezyum” havasıdır. Kurban ya da kahraman… O kitlelerde insaf, anlayış, merhamet, (empati) aramayın. O yüzdendir ki Süleyman Seba dahil, sonraki başkanlar Serdar Bilgili, Yıldırım Demirören ve şimdi de Fikret Orman, görevlerini hep kalp kırıklıklarıyla tamamlamıştır. Kendi takımı 1-0 yenik durumdayken penaltı kullanan futbolcusunun aleyhine tezahürat yapmak, slogan atmak, kimi ne kadar tatmin eder? Maalesef Beşiktaş’ta yaşanan gerçek budur. Başkan’ın işaret ettiği gibi, asıl sorun da çığırtkanlıklara ses çıkarmayan sessiz çoğunluktur.
Başkan Orman’ın dile getirdiği şu sözleri de unutmayalım: “Süleyman Seba iyi ki bugün başkan değil !”
Beşiktaşlılar, sosyal medya fenomenleri... Bir düşünün isterseniz.
Kartal'ın dört atlısı
Apokaliptik dönem nedir, kıyamet mi, sonrası mı? Meraklısı, buyursun Mahşerin Dört Atlısı filmini, farklı dinlerdeki yorum ve anlatıları incelesin. Beşiktaş da Mahşerin Dört Atlısı (Dört Başkan Adayı) ile kongreye gidiyor. Özellikle ekonomik ortam, Beşiktaş için “kıyamet” kadar ürpertici, korkutucu...
Ona rağmen böyle bir kıyamet ortamında çıkıp da ”Ben varım!” demek yiğitliktir. Kör cesaretle ateşe atlamak değil, belli bir plan ve akıl yoluyla çözümü bulacak hazırlığı yapmış olmak demektir.
Fikret Orman’ın dört adayı da överek, saygı ile selamlaması, başarı dileklerini sunması tabloyu tamamladı. Serdal Adalı, Ahmet Nur Çebi, İsmail Ünal ve Hürser Tekinoktay’a başarılar diliyoruz. Bize aklın, adaletin, gerçeklerin ve savaşçılığın güzel örneklerini versinler, yeter!
Cenk Şahin'i ve Kaan Ayhan'ı anlamak
Gerçeklerin bir de görünmeyen yanı var. Milli Takımımızın her golden sonra Mehmetçiklerimize verdiği asker selamı, hepimizi heyecanlandırıyor, coşturuyor. Dünya Şampiyonu cimnastikçimiz İbrahim Çolak ve altın-gümüş madalyalı boksör kızlarımız Busenaz Sürmeneli, Buse Naz Çakıroğlu ve Elif Güneri de aynı selamı veriyor. Asker milletiz bir, ordumuz teröre karşı çok haklı bir beka mücadelesi veriyor, iki. Kanlarıyla canlarıyla selamdan daha fazlasını hak ediyorlar.
Olayın görünmeyen yanında da şunlar var: St.Pauli kulübü, instagramdaki coşkulu katılımı ve Mehmetçik’e destek mesajları nedeniyle futbolcu kardeşimiz Enver Cenk Şahin’i kadrodan çıkardı. Kulüp kültüründe savaş ve militarizm karşıtlığını (!) öne sürerek parasal haklarını da kabul ederek gidebileceğini açıkladı. Milli maçta Fransa’ya beraberlik golümüzü atan Kaan Ayhan’ın selamlama hareketinin dışındaki sade görüntüsü de dikkatleri çekti. O da Fortuna Düsseldorf’ta oynuyor. Futbolcularımızın, oynadıkları Avrupa ülkelerinde ne tür baskılar altında kaldığını tahmin ediyoruz. İtalya’da, Fransa’da da homurdananlar var. Resme dahil olmadı diye futbolcularımıza gönül koymayalım, sevgilerinden kuşkuya düşmeyelim. Onları anlayalım.
Spor Filmleri programı
TRT Spor’da NBA Saati programını izlediğim iki dostum, Murat Murathanoğlu ile Erbatur Ergenekon, geçenlerde beni mest eden bir spor filmleri söyleşisi sergilediler. Sinema kültürüm zayıftır. İkisini de hayranlık dolu bir merakla izledim. Sinema dünyasında kült olmuş spor filmlerini anlatıyorlardı. Zafere Kaçış, Jerry Maguire, Beyazlar Beceremez, Şampiyon, Unutulmaz Titanlar, Düşler Tarlası… Bitmek bilmeyen dokunuşlarla rüzgar gibi esip geçtiler. Buradan Genel Müdür Sayın İbrahim Eren’e ve Spor Koordinatörü dostum M.Buğra Şahin’e öneriyorum. Murat ve Erbatur’a bir program yaptırıp tanıtım sohbetiyle “Spor Filmleri”ni gösterin bize. Bu konudaki uzman arkadaşlardan da yararlanın. TRT Spor’da ya da TRT Spor 2’de. Bu bir ihtiyaçtır, lütfen... Saygıyla...