Vay, vay, vay!.. Ne çarpıcı bir değişim bu. Beşiktaş sadece hocayı değiştirmemiş… Her şeyi ile değişmiş, yozlaşmış, dağılmış. Takımın omurgası, takımın yıldızları olarak bellediklerimiz de kayıplara karışmış.
Yani onlar Gökhan ve Caner’se ben de Napolyon’um. O adam Ljajic’se, o çocuk Güven’se, ortalarda dolanan da Dorukhan’sa söz bitiyor. Susmak gerekiyor.
Bazı oyuncular, çoğu takımlar sezonun açılış haftalarında formsuz olabilirler. Fizik kaliteleri yetersiz olabilir. Ama dünkü Beşiktaş mevsim normallerinin dışında bir şeydi. Tıpkı Marmara’yı sele boğan, yolları nehire çeviren fırtına gibi bir şeydi. O fırtınanın gücü vardı, dağıtıyordu. Beşiktaş güçsüz ve şaşkındı, dağılıyordu.
Bunları yazarken sanmayın ki Sivasspor’u yok sayıyoruz, görmezden geliyoruz. Böyle bir saygısızlık yapmayacağız. Aksine, onlara alkış borcumuz var. Çok iyi hazırlandıkları, çok yardımlaştıkları, çok gayret ve emek harcadıkları için keyif verdiler futbol seyircisine. Oyuna saygı gösterdiler. Aralarındaki yardımlaşma da örnek alınacak güzellikteydi. 30’daki gole bakın… Gaiano’nun sola attığı topa . O topa Erdoğan’ın yaklaşımını, Ziya’nın kale ağzına kesmesini, Mert Hakan’ın muhteşem vuruşunu alkışlayın. Bu arada Medel’in topu oyuna sokarken yaptığı akıl almaz ikramla Yatabare’ye attırdığı golü de görün. Bir de Emre’nin golü.
Sivasspor Beşiktaş’ı diş macunu gibi bitirdi.
Utku gibi masum bir çocuğa yazık oldu. Kötü oynayan takımın bedelini kaleci ödedi. Victor Ruiz’e hiç lafım yok. Samimiyetle kalitesini gösterdi. Ama tek başına düzeni değiştiremeyeceğini o da biliyordu. En akıl almaz performans, Ljajic’inkiydi… Arkadaşları ondan pas, asist, oyun kurma filan beklerken, buluştuğu topların çoğuyla ceza alanına girdi. Hemen her topu kaybetti. Golü attıran değil, atan adam olma tutkusu… Ayıp ama!
Maçın hakemi de var… Mustafa Öğretmenoğlu. Fizik gücü yetersiz, koşamıyor. Olur olmaz faullerle oyunu durduruyor (kısa bir nefeslenme arası)… Gösterdiği kartlarla hem otoritesini, hem de maçın havasını bozdu. 11. dakikada Ziya’nın ceza alanında Boyd’a tekme atması, bir penaltı gerektirbilirdi. Sahi, VAR sistemi de vardı değil mi? Boyd-Samassa olayına bakalım. Çarpışma ve faul yok. Boyd topa vurdu. Kaleci o sert vuruştan etkilendi. Öğretmenoğlu, Boyd’a sarı kart gösterdi. Gereksiz. Orada yapacağı tek şey başarılı kaleciyi acilen tedavi ettirmekti. (Geçmiş olsun!)
Beşiktaş’ın Sivas’ta uğradığı bozgunu iyi analiz etmek gerekir. Ama kimse Abdullah Hoca’ya darağacı kurmasın… Pas trafiği, 4-3-3… Bırakın oyun anlayışını eleştirmeyi. Oyun oyuncularla oynanır. Dün onlar yoktu, Sivasspor vardı...