İkisi de birbirini iyi tanıyor. Anadolu takımlarında halef-selef olmuşlar. Birlikte zirve mücadelesine tutuşmuşlar. Erol Hoca önce savunmanın, Sergen Hoca ise ille de hücumun plancısı… Gaziantep’teki maç eski dostların yoklamalarıyla başlıyor.
Bu maçın kazananı Erol Bulut umduğunu, istediğini ve beklediğini aldı... Beşli savunma, üçlü orta alan, ileride çift santrfor Dicko ve Figueiredo… Gaziantep FK, Beşiktaş’ın oyununu bozdu, pas hatlarını kesti, alanı kapattı, zamanı daralttı ve Sergen Hoca’nın saat gibi kurulu düzenini bozmayı başardı. Ghezzal ve Rosier, istedikleri gibi top kullanamadılar. Santrfor Kenan’a servis yapamadılar. Aynı biçimde N’Sakala- N’Koudou kanalı da beklenen etkiyi sağlamadı.
Oyunun tıkanmış halinde iki şut gördük, Ghezzal ve N’Koudou, topu kaleci Günay’ın üstüne vurdular. Gaziantep FK, kalabalık savunmasında ve orta alanında pres yaparak kazandığı topları ileri taşıyıp pozisyon oluşturmaya çalıştı. Ancak Dicko’nun 32’de sakatlanıp yerini Kenan’a bırakmasıyla Figueiredo da yalnız ve etkisiz kaldı.
Beşiktaş’ın da benzer bir etkisizlik hali vardı… N’Koudou, açılış haftasındaki kadar etkin değildi. Orada aranan oyuncu Cyle Larin’di… Sergen Yalçın’ın doğrudan Larin’le oyuna başlamaması geçen hafta normal ve anlaşılabilir bir şeydi. Ama dün garip biçimde yanında bekletti Larin’i.
Kanadalı ikinci yarıda oyuna girince Beşiktaş kaybettiği kimliğini buldu sanki. Başrolde Cyle’in yer aldığı üst üste 5 pozisyon izledik. Son vuruş kusurlarıyla, az farkla auta gidenlerle, direğe vuranlarla “kaçan balık” geçidi düzenlendi adeta... Larin’in oyuna katılmasıyla N’Sakala da daha olumlu ve etkin bir oyun karakteri sergilemeye başladı. Ancak Ghezzal-Rosier kanadından beklenen hareketliliği göremedik. Bir de şunu tespit edelim: Atiba eski Atiba değil... Yaşından dolayı geç form tutabilir… Belki de tutamaz, bilmiyoruz… Salih ve Kenan da henüz Beşiktaş oyuncusu olamadılar, normaldir, bekleyelim..
Sergen Hoca’nın 68’de Batshuayi, Teixeira ve Gökhan Töre hamlesi çok radikal bir hamleydi. Verimsiz oyun zorunlu olarak takımda birbirini henüz tanıyamamış oyuncuları bir araya getirdi. Ya tutarsa kararı… 71’de N’Sakala’nın hepimizi tedirgin eden ani rahatsızlığı, oyunun da oyuncuların da kimyasını bozdu. Euro 2020’de Danimarkalı Eriksen’in başına gelenler belleğimizde tazeliğini korurken, soluğumuzu kesip N’Sakala’nın soluk aldığı haberini bekledik. Ümit Öztürk, oyunu devam ettirdi. N’Sakala’nın yerini Rıdvan aldı ama maçın akışı da kontrolden çıkmıştı. Herkesin aklı hastaneden gelecek haberdeydi.
Her şeyin kontrolden çıkıp topun gelişigüzel savrulduğu son bölümde Gaziantepli Jefferson’la Beşiktaşlı Teixereia’nın kaçırdığı goller, korku filmi gibi izlendi. Bir de Ersin’in Furkan’dan kurtardığı yüzde yüz var ki, inanılmaz!
İki takım da galibiyeti kaçırdığını söyleyebilir elbet. Beşiktaş puan kaybına erken başladı. Anlaşılabilir bir durum… Sabırla yürütülen transfer süreci, kadrodaki hazırlık seviyesini düşürmüş olabilir. Hiç de önemli değil… N’Sakala’nın sağlığı hepimiz için çok daha değerli. Geçmiş olsun Fabrice!