Fenerbahçe gündemin en dertli takımı... Takım denmek ne kadar doğru ona da siz karar verin. Savunmada, orta alanda, forvette... Ortada, kanatlarda, ileride ve geride takım oyunundan söz etmek çok kolay değil.
Fenerbahçe, iyi niyetli ve özverili futbolcuların bireysel gayretleri ve becerileriyle mücadele ediyor. Ne var ki böyle bir oyunda bireysel hatalar da göze batıyor. Takımca dayanışma da yerleşmediğinden kopuk kopuk, akıcılığı olmayan, gel-gitlerle dolu bir oyun izledik. Gençlerbirliği de 5-4-1 gibi savunmayı baştan sağlama almanın gayreti içindeydi. O nedenle rastlantılara endeksli, şansa bağlı bir oyun izledik.
Hemen söylemeliyiz ki Fenerbahçe’de Valbuena, Giuliano takımın toplam kalitesine katkı yapabilecek oyuncular. Soldado ise galiba biraz süreye ihtiyaç duyuyor. Yine de Van Persie’nin keyfini bekleyeceğinize Soldado’yu sabırla izleyebilirsiniz. Fenerbahçe merkezde bir türlü organize olamıyor. Mehmet Topal bir yalnız adam... Ona partner olarak kimi verseniz maya tutmuyor. Souza ya da Ozan fark etmiyor. Ozan Tufan açısından ümit veren gelişme, hücuma katılıp ortadan dikey çıkışıyla attığı goldü. O gol hem takımını rahatlattı, hem de kendini.
Maçın açılış golü, Valbuena’nın soldan çok etkili indirdiği topla atıldı. Halil İbrahim Pehlivan rakibinden daha çabuk davranıp topu uzaklaştırmak istedi, olmadı, kendi kalecisini avladı. Penaltıya gelince... Ahmet İlhan topu kullanıp ayağından açtıktan sonra Skrtel’in hamlesi geliyor... Bu karar doğru değil. Tokelo Rantie’nin Hasan Ali’nin yüzüne yüklenerek yaptığı hareket zaten doğrudan kırmızıyı gerektiriyordu. Bu kart doğru. Murat Duruer de Aatıf’a hamlesi yüzünden kırmızı görüyor. Bir doğru karar daha.
Gençlerbirliği oyunu 11/11 oynayabilseydi, maça ve puanlara ortak olabilirdi.
Ümit Hoca’nın sinirlenmesi boşuna değil.
Aykut Kocaman ve Fenerbahçe, Vardar mahcubiyetinden sonra lige neşeli bir dönüş yaptılar. Malum, futbolumuzda başarıyı belirleyen en önemli kriter ligdir. Volkan da vukuatsız bir maçla kendi normalini buldu (mu?). Biraz daha bekleyelim.