Beşiktaş’ın kimliği kayboluyor. Kişiliği buhar olup uçuyor. Takım ruhu derseniz, o da hak getire. Kim kiminle çocukluktan beri arkadaş, kim aynı fırından ekmek alıp aynı çeşmenin suyunu içiyor? Kimler Türkçe biliyor ki takım ruhundan söz edelim!. . Bu durumdan fazla şikayetçi de değilim ayrıca. Endüstriyel futbol, küresel kültür bizi buralara getirdi. Nostalji dışında duygular da var tabii... Artık bu takım zevk vermiyor. Futbolsevere beklediği keyfi sunamıyor. Taraftarları ne kadar güven duyuyor, belli değil!
Yaş ortalaması 27.8 olan bir “abiler takımı” Beşiktaş. Tecrübelerine diyecek yok... Başarılarıyla da kendilerini kanıtlamışlar. Aslında doyuma ulaştıkları, heyecanlarını yitirdikleri de söylenebilir. Abiler bazen “ağır abi” gibi “gider” yapıyor. Ayrıntılara geçeceğim... Ama şu kadarını söylemeliyim ki, bu yaşlanan takımın enerjisi de tükeniyor. Malmö maçında oynayanlar, girenler, çıkanlar, Konya deplasmanını kaldıramıyor. Öyle olduğu için Konyaspor geniş alanlar bularak kalabalık savunmayla çevirdiği topları gol pozisyonu olarak Beşiktaş kalesine taşıyor. Atiba, Medel, yetişemiyor. Gökhan Gönül çok çalışıyor ama o da yorgun. Q7 ile yardımlaşarak hücum oluşturmaya çalışıyor. Olmuyor Q7 top kaybediyor. Caner Erkin sol bek oynuyor. Aklında sadece hücum var. Savunma refleksleri gelişmemiş. Ljajic’i sorarsanız, çocuk takıma ısınmaya çalışıyor. Geçen hafta topu yere indirten becerilerini sürdüremiyor.
Beşiktaş eskiyor!...
Eskimesine rağmen elinden geleni ortaya koymaya çalışan Babel , Gökhan yalnızlar... En ileride Vagner Love var... O da yalnız, takımdan kopuk kendi halinde dolaşıyor. (Şenol Güneş’in onu sahada nasıl tuttuğunu anlamak da güçleşiyor.)
Ümit Öztürk’ün karar anlarına bakalm... 28’de Vida’nın düşüş anında sağ kolu havaya doğru kalkıyor ve topla buluşuyor. Bu bir penaltı. Kırmızı kart da doğru.
Asıl komedi kahramanı Ricardo Quaresma... 37’de centilmenliğe aykırı hareketten sarı kart görüyor. Umurunda değil. Az sonra bilerek ve kararlılıkla Skubiç’in üstüne gidip faul yapıyor. Bu hareket ikinci sarıyı (ve kırmızıyı) gerektiriyor. Yersen! İkinci sarı için kaşınan (!) Quaresma rakibi yerde yatarken gülerek yanağını kaşıyor. Ne örnek ama! Ümit Öztürk, Quaresma’nın “gider”ine sadece seyirci kalıyor.
Neyse ki kenarda Şenol Güneş var. Bu çılgın tabloyu değiştirmek için devre arasında gerekli operasyonu yapıyor. Q7 yerine Lens’i sürüyor sahaya. Güneş’in asıl hamlesi 75’de Llajic’le Oğuzhan’ı değiştirmesi. İşte kaybolan kimliğin yakalandığı karar bu. Önce Oğuzhan usta bir asistle Vagner Love’ın kafasını kullanmasına (!) yardımcı oluyor. Sonra da Babel’in asistiyle Lens’in galibiyet golü. Bitmedi ama... Konyaspor adına giden maç geri geliyor. Kimse yanılmasın. Kurtarılmış maç bu... Muhteşem geri dönüş filan değil. Beşiktaş’ın gerçekleri “kendi sıra” devam ediyor.
Gelelim Ümit Öztürk’ün ikinci penaltı kararına... Yersiz, gereksiz ve yanlış kendini bırakıveriyor.. Ümit Öztürk’ten bir yanlış daha! Bu arada video başında Mete Kalkavan’ın bulunduğunu öğreniyoruz. Şşşt.. Sessiz olun... Hocamız uyuyor.Ümit Öztürk 13 sarı 1 kırmızıyla maçı bitiriyor. Bu bir rekor! Kart görmeyen futbolcular soruyor : Hani bana, hani bana!.