Müşteri değil, taraftar!
The Game Plan… Cumhuriyet’in ve TFF’nin 100. Yılını kutlama etkinliklerinde “stratejik planlama çalıştayı” olarak özetleyebileceğimiz önemli bir toplantı vardı geçen hafta Riva’da…
O toplantıyla ilgili mesajları az sonra birkaç satır aşağıda aktarmaya çalışacağım. Ama hakça davranarak Mehmet Büyükekşi başkanlığında futbolumuzu yönetme sorumluluğunu üstlenen federasyonumuzun, sadece Haziran ayına kadar “emanetçi” olarak geldikleri halde kendilerinden sonraki dönemleri de kapsayacak “sürdürülebilir” hamlelerini de takdir etmek gerektiğini belirmeliyim.
Evet, mali disiplinle ilgili aldıkları “limit aşımı” kararları kulüplere biraz daha nefes alma olanağı sağlayacak ve bu uygulama pek sağlıklı değil. Limit aşımları neye yarıyor? Ara transferde daha renkli ve pahalı hayaller kurmamıza. Borç batağı büyüyor, genişliyor derinleşiyor.
Bu vazgeçilemez arızadan sonra olumlu uygulamalara da bakalım.
Büyükekşi Federasyonu, enerjide kulüplerin elektrik giderlerini sıfırlayabilecek, zamanla enterkonnekte sisteme elektrik satışı da yaparak önemli gelirler elde edebilecek “güneş santralleri” projesini hayata geçirerek adeta devrim yapmıştır. Bu uygulama sadece Türkiye için değil, dünya ve Avrupa için de yeni bir örnektir.
“The Game Plan”a dönersek… Stratejik Planlama Çalıştayı, antrenörden futbolcusuna gazeteciden spor yöneticisine kadar geniş bir katılımla başladı. TFF’nin, oyun planını uygulamaya geçirirken KPMG firmasıyla ortaklaşa çalıştığını öğrendik. Küçük organizasyonel arızalara rağmen adı geçen şirketin konuyu profesyonelce ele aldığını, vizyon gelitiren hamleler yaptığını da gördük. O hamlelerden en önemlisi TFF’nin çalıştayı Portekiz ortaklığıyla bütünlemesi oldu. Portekiz, biliyorsunuz, Avrupa’nın 5 endüstriyel liginin dışında, Hollanda ile birlikte çok başarılı uygulamalar yapan bir ülkesi. Her şeyden önce örnek ve yol arkadaşlığı iyi seçilmiş…
O toplantının protokol mesajları dışındaki en önemli seslerinden biri Portekiz Futbol Federasyonu CEO yardımcısı Mafaldo Urbano oldu. Bayan Mafaldo geride kalan 10 yıllık çalışmaları anlatırken, 2030’a kadar sürecek hedeflerini de özetledi. En önemli mesajı mı ? “Futbolun müşterisi olmaz, taraftarı olur!” Son 25 yılda unutulmaz hizmetleri (!) ile futbolseverleri, kulüp taraftarlarını “müşteriye” dönüştürme gayretlerini takdirle (!) izlediğimiz bu beylerin suyu ters yönde akıtarak ne kadar zaman kaybettiğini de anlamış olduk. Bu “müşterileştirme” kampanyaları, seyirciye futbolsevere ve taraftara öylesine sıkıcı baskılar kurdu ki, onların bütün katkılarına rağmen kulüplerin “borç batağı” dışına çıkabildiklerini göremedik.
TFF 1.Başkan Vekili İbrahim Burkay, futbolumuzun gelişmesi için 3 temel dinamik sıralıyor:100 yıllık birikim, 85 milyonluk potansiyel, ortak hedeflere odaklanma kültürü.
Son 30 yılda çok önemli projeler ve sorumluluk alan önemli yöneticiler gördük. Projeler yarım kaldı, yöneticiler kendi alanlarına dönüp sıralarını savmış oldu.
“The Game Plan”ın bu defa akıl ve sistem temelleri üzerinde hayata geçmesini diliyoruz.
Çünkü, başka çare kalmadı!
Zehirli rekabet
Sosyal medyada kısa süreli şiddetli bir fırtına esti geçen gün… Yurtta ve yurt dışında kulüplerin futbol akademilerini ziyaret eden TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi başkanlığındaki heyette Galatasaray Sportif AŞ Başkan Vekili Erdem Timur ve TFF üyesi Hamit Altıntop’un varlığını öne çıkaran yorumlarda Fenerbahçe’den hiçbir üyenin bulunmadığı ima ediliyordu. Oysa Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Özaktaç da heyette idi.
Hayatın her alanına, futboldan basketbola, oradan kulüp yönetimlerine kadar uzanan Fenerbahçe-Galatasaray rekabetinin, böyle yanlış enformasyonla rüzgara dönüşen zehirli yanları da var. Bir kez daha öğrenmiş olduk.
“Sana Hikaye Geliyor”
Sevecen Tunç, bilimin önderliğinde inatçı ve ısrarcı meraklarla, kafasındaki 1001 soruyla ortaya koyduğu eserlere bir yenisini ekledi: Sana Hikaye Geliyor. Memleket sporundan öncü portrelerin hikayelerini araştıran, duyulmamış bilinmemişlere ulaşan ve ibret alınacak başarıları akıcı bir anlatımla bize aktaran bu eser, iddia ediyorum, Türk Sporu ile ilgili en ciddi çalışmanın ürünü olmuş. Anlattığı her kahraman sporcu için en az 10 kaynak onlarca dip notu sıralamış.
Küçük örnekler vereyim: 1924 Paris Olimpiyat Oyunları’nda ülkemizi temsil eden ilk kadın eskrimcilerimizden Suad Fetgeri Aşeni’nin tavla oynarken silahlı şakalaşmada nişanlısı Necdet’i başından vurarak öldürdüğü kazayı okuyacaksınız. Nikolas Büyükvafiadis Boduri örneğin… Galatasaray formasıyla Beyoğluspor maçında oynamak için birliğinden 1 gün izin alınmıştı… Maçtan sonra şiddetli üşümeyle hastalandı Gümüşsuyu Askeri Hastanesi’nde dört günlük tedaviye rağmen kurtarılamadı. Attığı çalımlara “manita” diyen olağanüstü yetenekli bu evlat, öldüğünde 21 yaşındaydı. Almanya’da Gülleci ya da Bombacı adıyla futbol oynayan Bekir, boşandığı Alman eşinden doğan oğlunu bir türlü yanına alamıyordu çok dertliydi. Erkeklerle yarışıp birinci olduğu halde müsabaka sonucu “kadınlarda da Samiye Cahit Morkaya kazandı” haberiyle itelenen, ötelenen beyaz eldivenli otomobil yarışçımız Samiye Hanım… Hepsini saygıyla anıyor, ibretle okuyoruz. Eline sağlık Sevecen!