“Benim işim kulüplerle. Bu işte muhatabım kulüpler. Antrenörler gelip geçici. Maalesef kulüplerimizde bugün varlar, yarın yoklar. Kalıcı olan kulüplerdir. Ben tüm kulüplerimizle yazıştım. Onların görüşlerini ve isteklerini aldım. O danışma sürecinden sonra biz TFF Yönetim Kurulu olarak gelecek sezondan itibaren “yabancı futbolcu ve oyuncuların uygunluğu esasları”nı belirledik. Bu adımdan geri dönüş yok!”
Yusufeli Baraj inşaatında şantiyesi selden büyük zarar görmüş, bölgedeki afet can kayıplarına neden olmuştu. TFF Başkanı Nihat Özdemir, bu sıkıntılı duruma rağmen yine de futbolla ilgili çalışmalarını sürdürüyordu. Dün Ankara’dan İstanbul’a geçmeden önce, Fatih Terim’in yüksek sesle dile getirdiği itirazları yukarıdaki sözlerle karşıladı. Başkan, sanırım Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’in de görüşünü almış. Futbol Gelişim Direktörü Tolunay Kafkas’ın hazırladığı yabancı oyuncu statüsü ve b takımlarıyla ilgili raporunu da okumuş.
Kulüpler, 4 Ağustos’ta başlayıp 5 Ekim’de sona erecek transfer döneminde 14 futbolcuyla sözleşme yapıp bunlardan sadece 8’ini oynatma konusunda sıkıntı çekeceklerini tahmin ediyorlar. Özellikle 2020-21 sezonunda. Bir yandan tasfiye edilecek (uygun koşullarda elden çıkarılacak) futbolcular, bir yandan da yeni yapılanmada alınacak oyuncular. Gerçekten, kadro mühendisliği gerektiren bir durum. Kadrosundaki birçok kiralık oyuncuyla bir tür “yolgeçen hanına” dönüşen kulüpler, uzun süreli sözleşmesi devam edenleri de gözden geçirmek zorunda.
14 yabancının tamamı kadroda yer alırsa, bunlardan en az biri 1.1.1996 ve sonrası doğmuş olacak. Biliyorsunuz, yerli oyuncularla ilgili yaş, alt yapıdan yetiştirme ve maç kadrosunda bulundurmanın da bazı koşulları var… Bazı kulüpler uygulamanın 2021-22 döneminde başlamasını istiyor. Başkan bu konuda da sıcak değil. Takvimden geri adım atmayacaklarını söylüyor.
Yabancı oyuncu sayısı, serbestisi, ülkemizde her dönem tartışma konusu olageldi. Kendi adıma yabancıda kısıtlamaların değil, genç oyuncu eğitiminde ve kazanımında teşviklerin uygulanmasını daha doğru buluyorum.
Yine de şunu söylemeliyim: Yabancı oyuncu transferi, bizde hep sorun olmuştur. Maşallah, bazı menajerler ve yöneticiler bir çok yıldız oyuncuyu akıl almaz paralarla Türkiye’ye getirirken, kulüplerin finansal batağa saplanmasına yardımcı (!) olmuştur. O nedenle bu sınırlamaya da itiraz etmemek gerekir!
Malum, etki-tepki meselesi.
2,5 yılda 27 kupa!
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, iki ağır ameliyatın da üst üste geldiği pandemi döneminde oluşan boşluğu gidermek üzere, yönetim, sicil ve disiplin kurullarının da katıldığı önemli bir toplantı yaptı. Süper Lig’de 8 maçtır kazanamayan Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi şansını kaybetmesi, oyuncu kadrosundaki sakatlıklar ve özellikle Onyekuru’nun beklenmedik gidişi moralleri bozmuştu.
Tam bu sıkıntılar dile getirilirken, bir yönetici söz isteyerek şunları söyledi: “Başkanım 20 Ocak 2018’den bu yana 2,5 yıl geçti. Bu süre içinde Galatasaray 2 kez de Süper Lig Şampiyonluğu dahil, tam 27 kupa kazandı. Üzücü tabloya rağmen Galatasaray adına ve büyüklüğüne yaraşır bir performans gösterdi. Karamsarlığa gerek yok” dedi.
Mustafa Cengiz bu sözlerle derin bir nefes aldı. Öte yandan Dursun Özbek 5 milyonluk zararla görevi devredeceğini söylemişti ama, gerçek zarar 145 milyon Euro’ydu. Başkan Cengiz buna rağmen gelirleri yükselterek UEFA’nın kupalardan men etme cezasını da önlemiş oldu.
Bunları niye yazdığımı Galatasaraylılar anlamıştır, umarım.
Şenol Güneş’in görüşü
Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’le de konuştum: “Ben yabancı sayısının azaltılmasından yanayım. Ancak bunu hayata geçirirken kulüplerimizde yerli + yabancı karması başarıyla uygulanmalıdır, diyorum. Bu konuda eğitim açığımız var. Alt yapıdan yetişen oyuncular da örneğin 25 kişilik maç kadrosunda yer almalı. Oynadığında kulüp ve antrenörlere teşvikler, ödüller verilmeli. Milli takıma alındığında da ödüllendirilmeliler” dedi.
Alkışlar Şampiyonlara
Başakşehir ve Trabzonspor’un Konya ve Denizli’deki beklenmedik yenilgileri adeta şok yarattı. Ben bu şoktan memnunum.
Eskiden takımlar kabadayı gibi Anadolu’yu dolaşır, puanları toplar, sonra da kendi evlerinde kazandıklarıyla şampiyon olurlardı. Artık kabadayılık sökmüyor.
Her takım diş çeker gibi puan alıyor. Yine de iki şampiyon adayımızı alkışlıyorum… Ligde en çok doğru yapanlar onlardı. Saygıyı fazlasıyla hak ettiler.
Atilla Örsel yaşayacak
Cimnastikçilere müjde: İki yıl önce Kartal’da açılan Atilla Örsel Cimnastik Salonu, deprem rizikosu nedeniyle kapatıldı. Gençlik ve Spor Bakanlığı bu salonu yıkarak yine Atilla Örsel adına çok amaçlı spor salonunu inşa edip hizmete kazandıracak. Güzel haber!
Selam olsun Bolu Beyi’ne
Saip Garipoğlu, Bolu’nun efsane il müdürlerinden biriydi. Bolu’yu cimnastiğin merkez üssü olarak seçti ve 70’li yıllarda başlayan çalışmalarıyla Suat Çelen ve merhum Murat Canbaş gibi iki dünya şampiyonu yetiştirdi. Bolu’da 3 cimnastik kulübünün kurulmasını sağladı. Türkiye ve Balkan şampiyonalarını Bolu’ya getirdi. İşte Murat Canbaş salonunun önünde iki cimnastik efsanesi; TCF Başkanı Suat Çelen ve kahraman spor adamı Saip Garipoğlu. Onları alkışlıyorum.