Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TFF Başkanı Nihat Özdemir’in MHK konusundaki tavrı, 1 Haziran’daki seçimden hemen sonra değişti. O güne kadar Sabri Çelik başkanlığındaki MHK’dan memnun olduğunu söyleyen ve yeni dönemde de kendileriyle çalışacaklarını sık sık dile getiren Özdemir, seçimin üzerinden 1-2 hafta geçince Zekeriya Alp’le çalışmak istediğini belirterek, kurul üyelerinin motivasyonunu bozdu. Tam da yeni sezon hazırlıklarının ortasında adeta şoka uğradılar.
Beklendiği gibi, Zekeriya Alp, 5 yıllık bir aradan sonra yeniden MHK Başkanlığı’na getirildi.
Neresinden başlamalı? Öncelikle şunu belirtmekte yarar var: Spor yönetiminde federasyonların ve kurulların işbaşına getirilmesi süreci, genel kurullarda önceden kabul gören adaylıklarla başlıyor. Hemen hemen her federasyonda tek adaylı seçimlerle başkanın belirlenmesi o kadar zor değil. Asıl zorluk, yönetim kurulunun oluşturulmasında... Daha da büyük zorluklar ise kurulların belirlenmesinde ortaya çıkıyor.
Güce ortak olmak, iktidarı paylaşmak, sadece siyasetin değil, sporun da doğasında yer alan önemli bir gelenek. Bu geleneğin ne kadar yararlı, ne kadar zararlı olduğunu yıllardan beri tartışıyoruz. Ama bir sonuca vardığımız da söylenemez! O nedenle TFF Başkanı Özdemir’in MHK konusundaki kararı bana pek sürpriz gibi gelmiyor. Başkan, kurullarını belirlerken, en çok şikayete neden olan hakemler konusunda da mutlaka çeşitli çevrelerin baskısı altında kalmış olabilir.
Zekeriya Alp’le ilgili olarak söyleyeceğim en önemli şey biraz değiştirip “Doğru gemi, eğri sefer” deyişidir. Evet, yeni MHK Başkanı ile ilgili olumsuz tek sözcük bile söyleyemeyiz. Beş yıl önce bıraktığı ilk çalışma döneminde de yanlışları olmuştur, yeni dönemde de olacaktır. Bunlar Zekeriya Alp’in temiz kişiliğini ve ideallerini hiçbir zaman etkilemez. Eleştiri görevimizi yapar, geçeriz.
Sabri Çelik-Mustafa Çulcu ikilisi, geçen dönem MHK’da çok önemli kararlar aldılar. Süper Lig’in 25 hakemiyle A klasman hakemlerini birleştirerek 43 kişilik yeni bir liste oluşturdular. Hepsi de VAR sistemi için zorunlu eğitimlerden geçti. Aralarında çok başarılı sinyaller veren gençlerin de önünü açtılar. Daha da devam edeceklerdi. Ama beklemedikleri “değişim” kararı şok yarattı. O ekipten biri, “Bu işleri düzeltmek için biz düzenimizi bozduk. Hayatımızı yeniden programladık, çok emek verdik, çaba sarfettik” dedi, “Yapılan bu değişiklik haksız bir karara dayanıyor. Artık Federasyon’a hakkımı helal etmiyorum!”
Helalleşme kültüründe bu sözlerin ne kadar önemseneceğini bilmiyorum. Şunu da söylemeli ki, Zekeriya Alp’in bu kulislerle en küçük ilgisi yok. Beş yıl önce nerede bıraktıysa, orada duruyor: “Bu işe başlarken üç hedefim var: 1. Adil ve dürüst olmak, 2. İlkeli işler yapmak, 3. Hatır gönül işlerinden uzak durmak!”
Zekeriya Alp ayrıca, gözlemci raporlarındaki tutarsızlıklara da dikkat çekerek, “Eş-dost hakemlere yüksek not vermek, hak ettiği halde bazılarının notunu düşük tutmak gibi yanlışlar artık tekrarlanmayacak” diyor.
Kendi adıma Zekeriya Alp’in MHK Başkanı olarak çok iyi işler yapacağına inanıyorum. Ancak geçen yıl tanık olduğumuz zavallı örnekleri hatırladığımızda, kulüplerin hakem kavgalarıyla ligi çirkin bir çatışma alanına döndürdüklerini düşündüğümüzde işinin hiç de kolay olmayacağını görüyorum. Umarım yanılırım.

Haberin Devamı

Topalla, ama çuvallama!..

Haberin Devamı

Mehmet Topal’ın Fenerbahçe’den ayrılması, bilinen haliyle o kadar basit değil. Geçen sezon Antalyaspor maçında yaşanan üzücü olaydan sonra Topal adına menaceri Batur Altıparmak, Başkan Koç ve yöneticilerle konuştu, izin istedi. Ayak dirediler. Öğrendiğime göre yurt içinde hiçbir yere gitmesini istemediler, yurt dışında engel çıkarmayacaklarını belirttiler ama Çin söz konusu olunca bonservis ücreti talep edeceklerini söylediler. Her neyse, sonunda şöyle bir formül bulundu: Mehmet Topal, önümüzdeki sezon 2.6 milyon euro garanti ücret artı bonuslarla birlikte toplam 3 milyon euroluk gelirinden vazgeçti. 17 milyon lirayı kulüpte bıraktı ve serbest kaldı.
Bence Mehmet, son davranışıyla “topalladı” ama asla çuvallamadı. Ona sahip çıkmayanların çuvalladığını düşünüyorum. Sezonu hep birlikte izleyeceğiz..

Haberin Devamı

Avunmadan övünmeye
Kazan’da gerçekleştirilen Avrupa Gençler Yüzme Şampiyonası’nda 2 gümüş 3 bronz madalya kazandı çocuklar. Beril Böcekler’in 800 ve 1500 metrede iki gümüş madalya kazanması, ayrıca 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları için A finali kotası alması bence yılın en başarılı spor olaylarından biridir. Yıllar önce Lüksemburg’daki yaş grupları şampiyonasına katılır, orada çocuklarımızın aldığı madalyalarla avunurduk. Bugün övünüyoruz. Çünkü kurbağalama ve karışık bayrak yarışlarıyla birlikte uluslararası yüzme rekabetinde elde edilen bu madalyaların devamı gelecek. TYF Başkanı Erkan Yalçın ve ekibini gönülden kutluyoruz.