Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

F enerbahçe ile Galatasaray bu yıl Süper Lig’de inanılmaz bir ivme kazandılar. Puan cetvelinde elbette alışık oldukları yerlerde duruyorlar. Bunda şaşılacak bir durum yok. Ancak transferde kaynak ve oyuncu sağlamadaki performansları ile kadrolarına kattıkları kaliteli yıldızlar onları sıra dışı bir yere taşıyor.
Fenerbahçe, ligin yedinci haftasını da kayıpsız geçerek az rastlanabilecek bir başarı örneği veriyor. Bu örneğin temelinde yatan özellik ise istatistiklerdeki sayısal göstergelerle birlikte göz okşayan oyun ve atılan goller.
Galatasaray da hem kadrosunu güçlendirdi, hem de oyundaki çıtayı yükseltti.
İki kulübün de taraftarları stadı dolduruyor. Başarıyı alkışlarıyla ödüllendiriyor. Dahası, hem Avrupa’da hem de yurt içindeki hedefler için umudunu koruyor. Kadrolara bakacak olursak…
Galatasaray İcardi kartıyla açtı sezonu. Sonra el yükseltip Dzeko’yu getirdi. Zaha, Tete, Zyech, Ndombele, Bakambu, Davinson Sanchez’le kadro derinliği kazandı, oyun kalitesini yükseltti.
Fenerbahçe, efsane Dzeko ile iyi bir hamle yaptı. Livakoviç gibi fenomen bir kaleciyi kattı kadrosuna. Becao, Djiku, Fred, Szymanski, Tadic listeyi tamamladı. Eldeki yerli yabancı kadrosu da güçlendi. Teknik direktörlere bakacak olursak…
Okan Buruk oyunculuk kariyerini yurt içinde de yurt dışında da çok iyi takımlarda başarıyla gerçekleştirdi. Teknik adam olarak Başakşehir’de olgunluk sınavından geçip yuvasına büyük bir özgüven ve şampiyonlukla döndü. Fatih Terim gibi bir efsanenin peşinden yürüyor. Zor ama çok onurlu bir statü.
İsmail Kartal, sabah-akşam Fenerbahçe ile yatıp kalkan. Boğaz kıyısındaki sakin yaşam tarzını başka kulüp sorumluluklarıyla zorlamayan derviş kimlikli bir teknik direktör. Uğradığı haksızlıklar ve kadirbilmezlikler için hiç itiraz etmedi, darılmadı küsmedi.
Yıllar önce Avrupa’da olacağı kadar olamamış, yıldız adaylığında kalmış yabancı bir futbolcu, hoca değişikliğinden sonra yönetime başvurup “Ben bu (yerli) antrenörle çalışamam. Satışımı istiyorum.” demişti. Müşteriyi de bulmuş, pırrr diye uçup gitmişti. Şimdi uçarak geliyorlar memlekete. Teknik adamlarımız gelen yıldızların saygısını kazanıyor.. Dahası hocalarımızdan yepyeni şeyler de öğreniyorlar. Süper Lig’in toplam kalitesini biraz da bu yapısal güçlenmeler ve oynanan oyun yükseltecek. Şimdilik Fenerbahçe, Galatasaray önde. Bu yarışta elbet “ötekiler” de yer alacak. Avrupa Kupaları’nda puan yükselten toplu başarı da güçlü bir sinyal sayılmalı.

Haberin Devamı

Sakin ol Şenol Hocam
Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş hocamız, Konya’daki galibiyetten sonra yayıncı kuruluş kameraları önünde yorum yaparken sitem etti: “Biz mutluyuz, sizi bilemem.” Görevini yapan muhabir arkadaşı üzen bir atarlanma hali. Sonra güçlükle kontrol ettiği öfkesini dile getirdi: “Yayıncı kur uluşa güvenmiyorum. Federasyona güvenmiyorum. Bağlı bulunduğum kurumlara güvenmek istiyorum.”
Erteleme maçları programından maçların oynanma saatine kadar çok şeyi eleştirdi. En garip değerlendirmesi de “Afrika Kupası’na gidecek futbolculardan dolayı zorluk çekecekmişiz. Sizi ne ilgilendiriyor!”
Beşiktaş transfer gösterileri yapmadı. Parasını doğru yerde harcayıp iyi oyuncular aldı. Onlarla hazırlık kampında buluşamadılar, Ghezzal ve Cenk henüz yeni yeni oynamaya başladılar. Kadro oturmuş değil. Öndekiler hızla koşarken Beşiktaş’ın biraz geride kalması belli ki Şenol Hoca’nın ayarını bozmuş. Neyse, geçmiş olsun. beIN Sports’daki arkadaşlar da hocaya yanıt vermeyip işi kurumsal açıklamaya bıraksaydı iyi olurdu.
Afrikalılara gelince… Niye merak etmeyelim hocam? Merak etmeden yapılan transferleri görüyoruz. Susalım mı yani!

Haberin Devamı

BALATLI AHMET’E JÜBİLE
Spor yazarı arkadaşım, değerli dostum Ahmet Çakır zor zamanlar geçirdi. Kritik bir ameliyatı az hasarla atlattı. Ahmet, içindeki futbol aşkını 70 yaşında bile soğutamamış bir dost. Efendi Lig diye bir organizasyonları var. Selimiye sahasında oynuyorlar. Önceki akşam Ahmet’in takımı Atletico Hibrid, karma takımla jübile maçı oynadı. Ahmet zevk ve enerjiyle top sürüp çalım atarak alkışları topladı. Sevgili meslektaşım yazmaya ve kamera önünde yorumlamaya devam ediyor. Sahadaki namını oğlu Barış sürdürecek. Kısacası “dükkan” oğula emanet.