Çarşamba Beşiktaş... Perşembe Fenerbahçe... Birincisi Şampiyonlar Ligi maçı oynuyor. İkincisi de UEFA Avrupa Ligi’ndeki temsilcimiz.
İkisinin de farklı rakiplerle (Napoli ve Manchester United) yaptığı mücadelede ortak bir durum söz konusu...
Beşiktaş da, Fenerbahçe de ikişer penaltı kararıyla sarsılıyorlar. Çarşamba’nın da Perşembe’nin de penaltı kararları doğru.
Kızmaya, öfkelenmeye, UEFA’daki cümle hakemlerin bizi hacamat ettiğini söylemeye gerek yok.
Biraz durup düşünelim: Acaba bu penaltıların ortak noktası nedir? Kural kitabındaki fauller ve fena hareketlerin kabaca ceza alanı içinde yapılması halinde uygulanan 11 metrelik atışlardır.
Bizim futbolcularımız ceza alanı içinde kurala aykırı hareketleri yapıyorlar, hakem kural gereği penaltıya hükmedince, şaşkın, masum ve mağdur ifadelerle uğradıkları haksızlığı ifade etmeye çalışıyorlar. Ne kadar zavallı bir durum bu! Çünkü tek başına onlar hatalı değil... Ne Kjaer, ne de Şener... Onların kabahatinden daha büyüğü bizim liglerimizde hemen her hafta peş peşe sahneleniyor.
Bizim hakemlerimiz penaltı konusunda duyarsızlar. Seminerlerde hocaların uyarılarına, kural değişikliklerine rağmen, maçlarda kararlarını yumuşatıyorlar. Görmezden geliyorlar. Penaltılara boş veriyorlar. Hatayı yapan, rakibine dokunan, çeken, çelmeleyen üzerinde hiçbir baskı hissetmiyor. Yaptıkları yanına kâr kalıyor.
Ama Halep’te yutturduğunuzu, Avrupa arşınlarından kurtaramıyorsunuz.
Old Trafford’da gecenin en büyük gerçeği buydu.
Bir başka gerçek: Mehmet Topal topla buluştu. İlerledi, rakip baskısından kurtuldu, arkadaşlarıyla paslaştı ve ceza alanında Souza’ya verdi topu. O da atabileceği bir golü kaçırdı. Takımda Alper, Volkan, Van Persie gibi forvetler varken bu pozisyonu savunma önündeki merkez oyuncuların sergilemesi, gerçekten manidar. Belki de bize kalite farkı konusunda bazı ip uçları verebilir.
Manchester United’ın UEFA’yı ciddiye almadığını, Morinho’nun Premiership’teki kaygılarının daha önemli olduğunu düşünüyorduk. Hiç zorlanmadan kendilerine yakışan golleri attılar. İbrahimoviç’i kenarda bekletip Wayne Rooney’i cepheye sürdüler. Sadece Paul Pogba bile ne kadar değerli olduğunu gösterdi. Juan Mata, Carrick, Lingrad, Martial... Kaleci De Gea... Manchester United’ın gölgesi bile yetti. Sadece Van Persie’ye attığı golü kutlayan centilmen alkışlar... Gerisi hep mahcubiyet maratonu. Yazık!