Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

O da derbi, bu da derbi... Beşiktaş’la Fenerbahçe arasında oynanan tüm maçlar yüz yılı çoktan geride bırakmış, ama hiç eskimeyen “derbi” sözcüğüyle tanımlanıyor. Sonuna kadar mücadele, çekişme... Yarat ya da tüket.... Öne çık, geriye düş... Ama asla pes etme!

Pazardan perşembeye derbilerin nasıl değişiklik gösterebileceğini ortaya koyan bir maç izledik. Bu defa - özellikle ilk yarının - ağır basan tarafı Fenerbahçe idi. Bırakın Sarı-lacivertli taraftarları, futbolseverlerin tümüyle beklemedikleri bir Aykut Kocaman kadrosu başladı maça... Valbuena, Giuliano (ikisi birden) Isla, Dirar... Kulübedeydiler. Buna karşılık Aatıf, Alper, Mehmet Ekici (üçü bir arada) sahadaydılar. Anlaşılan o ki Aykut Hoca Kupa’ya beklenmeyen bir takım ve tahmin edilemeyecek bir anlayışla çıkmıştı. Fenerbahçe kupa defterini Vodafone’da yazıp, tek maçta bitirmeyi amaçlıyordu. Özellikle ilk yarıda isteklerinin çoğunu da gerçekleştirdiler. Negredo’nun golüyle geriye düşerken üç dakika sonra Saldado ile golü buldular. İzlediğimiz karşılıklı goller oyunun normali idi. Sonra anormallikler başladı. Örneğin Alper’in Tolgay’a müdahalesi ikinci sarı ve kırmızı karttı. Beşiktaş’ın bu beklenmeyen avantajı değerlendirmesi beklenirken, son haftaların formsuz oyuncusu Şener “döktürmeye” başladı. Devre biterken sağdan inerek yaptığı akıllıca vuruşta topu Beşiktaşlılar kalenin içinde anca yakalayabildiler (!)

Haberin Devamı

İkinci yarı kaosla başladı. Şenol Güneş isteksiz, verimsiz, etkisiz ve akıldan uzak oyunuyla çapsızlığına tanık olduğu Lens’i Quaresma ile değiştiriyor, Vida da yerini Babel’e bırakıyordu.

Beşiktaş’ın kanat etkinliğini ele geçirmek için ileri sürdüğü Quaresma, sadece 6 dakika kalabildi sahada... Josef’e yaptığı sert hareketle kendini oyun dışında buldu. (Bu kırmızı kart başlı başına bir sorumsuzluk örneği. Sadece Türkiye Kupası değil... Daha da fazlası. Trabzon’daki maçta sahada olmayacak. Ligi de alıp götürebilecek bir kontrolsuz öfkeye tanık olduk böylece!)

Bu maçın akışından, teknik ve taktiğinden çok, Fırat Aydınus’un kararlarını konuşacağız. Açık söyleyelim. Aydınus, hakemlik kariyerine ve klasına hiç de yakışmayacak bir performans sergiledi.

Haberin Devamı

Oyunun başından itibaren Soldado’nun Pepe’ye yaptığı en az 5 faulü nasihatla değerlendirdi. Altıncısında Pepe eski takım arkadaşına faul yapınca gereksiz bir sarı kart gösterdi. Alper ve Quaresma’ya gösterdiği kırmızı kartlar doğru. Ne var ki Quaresma’nın hareketinden önceki (!) faulü verseydi belki de buna gerek kalmayacaktı. Volkan’ın ilk sarı karttan sonra yaptığı “oyalama”lara sadece sözlü uyarılarla tepki gösterdi. Burada ikinci sarıyı göstermesi gerekiyordu. Neden sonra Talisca’nın ortasında topun önceden çizgiden çıktığını iddia ederek yardımcı hakemle tartışmaya girmesi Volkan’ın ikinci sarı ve kırmızıyla ihracına neden oldu. Bu da gecikmiş bir doğru karar.

90+7’de Hasan Ali’nin Babel’i düşürmesi penaltı. Ama Babel bu darbeyi göstermek için fazladan kıvranınca Aydınus’un kararı gelmedi. Yanlış... O penaltıyı vermeliydi...

Özeti... İki takım da derbi tanımının hak ettiği emek terleriyle formalarını ıslattılar. Öfke anlarından sonrasını iyi niyetle centilmence kapattılar. Aslanlar gibi oynadılar.

Haberin Devamı

Ah... Keşke Fırat da taşıyabilseydi şu maçı... Nasihatı bırakıp kartlarını zamanında çıkarsaydı... Yazık oldu!