Kartal’ın kupası
Tam da kupa finallerine yakışan bir maç izledik. Heyecanı, golleri… Akıllıca hazırlanmış taktikleri, bireysel becerileri ve unutulmaz anlarıyla oyuna doyduk. Beşiktaş’a da Trabzonspor’a da alkış borcumuz var. Serdar Topraktepe gibi kariyer başındaki heyecana da Abdullah Avcı gibi başarılı bir ustaya da saygı duymalıyız.
Beşiktaş son yılların en başarısız ve en kaotik döneminde Süper Lig zirvesinden 43 puan gibi garip bir rekorla geriye düşmüşken kupaya uzandı. Altı hoca değiştirerek sezonu ancak tamamlayabilmiş bir takımın onca başarısızlık içinde Türkiye Kupası’nı alması tam anlamıyla bir derstir.
Maç başlar başlamaz anlaşıldı ki Beşiktaş beklenenin aksine oyun alanının tümünü kontrol altına almaya karar vermiş. Trabzonspor’a karşı beklenmeyen bir orta alan egemenliğiyle oynadılar. Salih, Gedson, Ghezzal ve Muçi baskıyla, alanları doldurup kapatarak, topa sahip olarak Trabzonspor’a kendi oyununu oynama fırsatı vermediler. Yine de ilk golü atan Onuachu oldu. Beşiktaş yerden oynarken, topu kapan Onuachu, Beşiktaş’ın sağ kanadında üç rakibini çalımlayıp son adam Colley’i de geçerek Trabzonspor’a avantaj sağladı.
Bu gol Beşiktaş’ı bozmadı, dağıtmadı, sakin ve kararlı oyunlarını sürdürdüler. 45+2’de Bardhi’nin kolları ve eli açık biçimde topla temas etmesi, itiraza yer bırakmayan bir penaltıya neden oldu. Ghezzal’ın atışıyla soyunma odasına 1-1’lik moralle döndüler. İkinci yarı daha heyecanlı ve coşkulu bir oyunla yaşandı. Muleka’nın Salih’e verdiği telepatik pas, onun kafasından gelen muhteşem bir golle ortalığı ateşledi.
Sonradan Trabzonspor da kanatlardan çalışmaya başladı ve Beşiktaş kendi yarı alanına adeta hapsoldu. Pepe’nin golü uzatmayı mı işaret ediyordu? Hayır, 90+4’te Beşiktaşlı futbolcular rakip ceza alanında harman savururken 20 metreden fişek gibi bir şut, geceyi bitirdi. Kim miydi o golün sahibi? 11 milyonluk maliyetiyle ağızlara sakız olan Libyalı.
El Mu’tasım Billah Ali Muhammed…
Kısacası Al Musrati.
Hadi alkışlayın onu!