Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yarım asrı çoktan geride bırakmış bir anı... Yaşar Kemal ve bir grup yazar, büyük Rus edebiyatçısı İlya Ehrenburg’la buluşuyorlar. Bir ara Yaşar Kemal soruyor: “Üstad siz Moskova’yı da yaşadınız, Paris’i de... İki rejimin (sosyalizm- kapitalizm) hiç ortak bir yanı yok mu?”
Aziz Nesin, “Ne biçim soru bu?” der gibi bakıyor Yaşar Kemal’e. Ama o alacağı yanıta yoğunlaşmış, merakla bekliyor. İlya Ehrenburg gülüyor önce. Biraz bekledikten sonra yanıtlıyor:
“İkisinde de meyva bıçakları kesmez! Hadi buyrun, meyva yiyelim.”

Haberin Devamı

Öyküyü Selahattin Hilav’dan dinlemiştim... O günden beri her meyva servisinde bıçaklara takılıp kalırım. Evet keskin et bıçakları gibi değiller. Zararsız ve rizikosuzlar. Meyva yemenin zevkini kaçırmamak için mi öyle yapılmışlar acaba? Bilemiyordum.
Kalem (ya da kelam)... Bizim işimiz bu. Gazetecilik, yorumculuk. Hayır hiç birimiz “bıçak” değiliz. Kimse bizden tırtıklı ve keskin et bıçağı olmamızı da beklemesin, zararsız meyva bıçağı da! Biz “kalem”iz sadece... Ya da sadece “kelam”!
Hafta sonunda duydum ki NTV Spor’daki Kırmızı Çizgi programında arkadaşımız Serdar Ali Çelikler, “Maicon ile Muslera, Tudor’u çiğ çiğ yediler, doğrama yaptılar, Hırvat sucuğu yaptılar.” demiş. Beşiktaş derbisindeki yenilgiye de değinerek “Muslera’nın Tudor’u satış maçlarıydı o zaman” yorumunu yapmış. Elbette keskin köşeli, çarpıcı bir yorum bu. Oradaki “satış” kavramı da “vefasızlık” gibi bir anlam taşıyor. Şike çağrışımını öne sürmek de ayıp!
Galatasaray Spor Kulübü programdaki sözlere karşı keskin bir tavır sergiledi. NTV ve NTV Spor kanallarının Galatasaray tesislerindeki akreditasyon haklarını durdurdu. Serdar Ali Çelikler’in özür dilemesini talep etti.
Hemen söylemeliyim ki, Galatasaray gibi lisesiyle batıya açılan pencereye gerilmiş kara bir çarşaf bu akreditasyon yasağı. Çünkü Galatasaray, her şeyden önce ifade özgürlüğüne, hoşgörüye, hukuk ve demokrasiye saygı gösteren bir kültür yuvası...
Zamanında Hıncal Uluç ile Cengiz Özyalçın da eleştirilerinden ötürü Galatasaray Disiplin Kurulu’na sevk edilmişti. Kurul Başkanı Ulvi Yenal, kestirip atmıştı: “Getirin dosyaları, hepsinin altına ben de imzamı atarım. Galatasaray Kulübü’nde böyle hoşgörüsüzlük olmaz!” demişti.
Dahası, Tevfik Fikret’ten Çetin Altan’a, Mehmet Şevket Eygi’den Mehmet Ali Aybar’a kadar bu ülkenin önde gelen düşünürleri de birbirine zıt görüşlere sahiptiler ama, hepsi de Galatasaray Lisesi mezunuydu. Hepsi de hak ettikleri saygıyı gördüler.

Haberin Devamı

Hayır Serdar Ali Çelikler’in görüşlerine katılmıyorum. Aynı iddialar Sneijder ve Alex de Souza için de dile getirildi. Hele satış kavramı aklıma bile gelmez. Ama Serdar Ali’nin her sözünü, her yorumunu ilgiyle dinlerim. Galatasaraylı yöneticiler de öyle yapmalı. Şikayet, kamuoyuna açıklama yapma, kınama, hatta dava açma hakları da vardır. Ama akreditasyon hakkını durdurmak, tepkiyi kurumsal yapılara da yansıtmak hukuksuz bir karardır. Adaleti re’sen sağlamak gibi “ihkak-ı hak”kı gündeme getirmektedir.
O zaman da şunu söylemek gerekir: Hepimiz kalemiz. Kelamız... Unutmayın, hiç birimiz meyva bıçağı değiliz!

Haberin Devamı

Sus payı (!)

PFDK, Beşiktaş Teknik Direktörü Şenol Güneş’le Fenerbahçe Teknik Direktörü Aykut Kocaman’a “Sportmenliğe aykırı açıklamalarından ötürü” 50’şer bin lira para cezası verdi.
Bu karar, ters manada TFF’nin iki spor adamını susturmak için başvurduğu bir çaredir.
Haftalardan beri imalı, göndermeli, ironili, çatmalı ve çatışmalı mesajlardan dolayı onlar da yoruldu, biz de yorulduk. Bu işten karlı çıkan sadece TFF oldu.

UEFA kararları

UEFA Başkanı Ceferin, Bratislava kongresinde açıklamış, “Önümüzdeki sezonda Şampiyonlar Ligi’nde VAR sistemi uygulanmayacak” Ceferin’in kararı doğru. VAR’ın daha önce de sakıncalar yaratacağını bildirmiş, o görüşler sadece bu köşede yayınlanmıştı. UEFA kongresinde ayrıca 4 oyuncu değiştirme hakkının da kabul edildiği duyuruldu bazı internet sitelerinde. Aman, orada durun arkadaşlar. O karar sadece tavsiye. Nereye? FIFA International Board’a (IFAB). O nedenle kurulun toplantısını beklemekte yarar var.

Ah be Celal Abi!

Celal Şahin, benim çocukluk kahramanımdı. Akordiyonuyla söylediği eğlenceli şarkılar dilimizden düşmezdi. Kendisiyle tanışma onuruna eriştim. Sevgili spiker kardeşim Onur Şahin’in babasıydı aynı zamanda. Harika bir Beşiktaşlıydı. Hemen her dönemin on birlerini ezbere sayar, Süleyman Seba’dan da “Süleyman” diye söz ederdi. Onunla çağdaş/akran olduğunu anımsatarak. Celal Abi’nin en bilinen şarkısı “Kırmızı yanınca dur, yeşil yanınca geç. Geç hanım teyze!” idi. Hep yayaları eğitmeye çalıştı. Ya kural tanımayan sürücüler? Ah be Celal Abi... Yine de minnet borçluyuz sana. O trafik ışıklarında, sonsuz aydınlıklarda uyu. Başın sağ olsun Onur.
HaberTürk Spor Müdürü Halil Özer de geçen hafta babası Ceyhun Özer’i kaybetti. Başsağlığı diliyorum.

Tour of Antalya

Bisiklette sezon kapalı. Ama ilkini düzenlediğimiz Antalya Turu, 20 ülkeden gelen 25 takım ve 175 sporcuyla çok başarılı oldu. Antalya Belediye Başkanı Menderes Türel’in de sürdürülebilir enerji kaynakları arasına bisiklet pedalını koyması çok ilginç bir projeydi. Ama daha büyük başarı da bisiklet sporunun unutulmaz şampiyonları Marino Basso ile Alberto Contador’un dünya çapında genç bisikletçilere yönelik programlarında Antalya’ya da öncelik tanımalarıydı. Nitekim kendi takımları Polartec Kometa şampiyon oldu. İki şampiyon ülkemizden bisikletçilere de el atabilir. Gerisi federasyona kalmış!