Neresinden bakarsanız bakın, Beşiktaş travmalı. Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçında yaşanan olaylar sadece Fenerbahçe’yi değil, Beşiktaş’ı da sarstı. Şimdi her iki taraf “mağdur” olduğunu iddia ediyor ... İşte bu “mağduriyet” hali, siyah-beyazlı takımın ligdeki oyununu da etkiliyor ister istemez.
Travmayı henüz atlatamayan takımın arıza üstüne arıza çıkardığını görüyoruz.
İşte onlardan birincisi: Beşiktaşlı hücum oyuncuları, rakip ceza alanı ve ceza yayının üzerinde sürekli top kaybediyorlar. Oğuzhan, Talisca, Babel ‘in kaybettiği, kullanamadığı, kaptırdığı toplar, dakikalar geçtikçe Malatyaspor’un iştahını ve motivasyonunu artırıyor.
Quaresma’nın kullandığı korner atışında rakipten seken topla buluşan Negredo, beklenen golü atıyor ama, öne geçmenin sefası sadece 20 dakika sürüyor. Onca kaptırılan toptan sonra Malatyaspor oyuna ortak oluyor. Dahası, Fabri kurtarmasa fazlasını da yapacak fırsatlar yakalıyorlar.
Efendim ikinci arıza da şu: Beşiktaşlı futbolcular asla ikili mücadeleye girmiyorlar. Bu satırları yazmaya başladığımda Beşiktaş’ın yaptığı faul sayısı 5, Malatyaspor’unki 9’du. Bu çekingen, statik ve “gelgeç” oyunun nedeni ne acaba?
Hafta sonunda oynanacak Galatasaray maçı öncesinde sakatlanmak ya da cezalı duruma düşmek korkusu olmasın sakın! Bilemem. Belki başka nedenleri vardır ama, risk almadan, mücadele etmeden, göğüs göğüse oynamadan maç kazanmanın garantisi yok.
Beşiktaş, Quaresma’nın ortalarına kafa ile vuramadığı, ayağında topla adam geçip ceza alanına giremediği, yeterince şut atamadığı için oyunu adeta rehine verdi.
Pereira’nın attığı gole bakalım. Pas arasından yararlanıp ceza alanında topla buluşan Malatyasporlu futbolcu, Tosiç ve Vida’ya rağmen beraberliği sağlıyor.
Sonrası adeta kâbus... Talisca’nın, Babel’in, Negredo’nun şaka şutları hep Fabien’de kalıyor.
Dakikalar ilerledikçe başka hasletler (!) de çıkıyor ortaya. Beşiktaşlı futbolcular “çökmeye” ve “çözülmeye” başlıyorlar. Öfkelerini, morallerini, enerjilerini koruyup gerekli reaksiyonu gösteremiyorlar. Vodafone Park’taki on binler tam aksine takımdan daha umutlu, daha istekli, daha enerjik...
İşte o enerji, sonunda Adriano’nun asistiyle Talisca’nın kafasından beklenen golü getiriyor.
Talisca, attığı golle sadece Beşiktaş’ı değil, hakem Halis Özkahya’yı da kurtarıyor. 47’de Murat Yıldırım, topu kazanıyor ama Quaresma’ya da uçan tekme atmaktan geri durmuyor. Doğrudan kırmızı kart gerek.. Gösterilmiyor. Belki de hareketi yapan Pepe olmadığı (!) için... 67’de Pereira Vida’nın suratına koluyla darbeyi indiriyor. Sarı kart ve penaltı olmalı. Hayır, olmuyor!
Serbest vuruşlara el ve ayak koyan Quaresma nihayet amacına ulaşıyor.
Eh, geçmiş olsun... Beşiktaş’a da Halis Özkahya’ya da. İki golcü felaketi önlüyor.
Not: Malatyasporlu oyuncular, maaş ve transfer taksitlerini alamadıkları için antrenmanları da boykot etmişler. Ona rağmen Beşiktaş’a karşı yiğitçe oynadılar, bravo!