Düşük profilli bir oyunla başladı maç… Zaman zaman sıkıcı haller aldı. Ortalar boldu da şut yoktu mesela… Baskı vardı. Evet… Pozisyon var mıydı, hayır!
Beşiktaş-İstanbulspor maçının sıkıcı ilk yarısından söz ediyorum. Ev sahibi takım hemen bütün hatlarıyla İstanbulspor yarı alanına yerleşip rakibine baskı uygularken devrenin son dakikalarına kadar gayretinin karşılığını alacak bir incelik ve beceri sergileyemedi.
İstanbulspor’un Beşiktaş’a karşı ilk tepkisi elbette savunma oldu. Yarı sahalarında alan kapatıp zamanı da daraltan bir çabuklukla Beşiktaş’ın hücumdaki akıcılığını önlemek istediler. Tam da Fatih Tekke’nin dediği gibi… Kapanıp geçiş fırsatları yakalamayı beklediler. Birkaç hamle yaptılar ama etkin değillerdi.
Beşiktaş, İstanbulspor’un hesaplarını bozmak için dizilişte taşları oynattı yerinden… Sol bekte, önceki maçlarda da etkin bir portre çizen Masuaku, top Beşiktaş’a geçtiğinde çizgiden içeri kayıp yerini Gedson Fernandes’e bıraktı. Sol önde oynayan Cenk de Aboubakar’ı ikileyip çift santrfor sunumuna geçti. Yine de orta alanda eksik kalan bir kurgu vardı. Hadziahmetovic’in savunma önünde ‘dalgakıran’ rolünü taşıyıp, taşıyamayacağı da merak konusu oldu.
Oyunun bir de Ghezzal boyutu var. Haftalardır tedavi sürecinde kalan, ‘döndü’ diye beklenirken yeniden doktora koşan Ghezzal 63 dakikalık bir ısınma turuyla futbolseverleri selamladı. Az da olsa etkili oldu. İlk yarının sonuna doğru Beşiktaş altıncı korneri Ghezzal’la kullanıyordu. Cezayirli soluyla bilinen klasik ortalarından birini yaptı, Cenk de bekliyordu zaten. Savunmacıların arasından yükselip golünü atıverdi. Sıkıntının sonu… Gol geciktikçe gerginleşen Beşiktaş soyunma odasına neşeyle gidip neşeyle döndü. Bu arada sağ kanatta alıştığımız Ghezzal-Rosier beraberliğinden sonra aynı verimliliği Ghezzal-Onur formatıyla da görebileceğimizi düşündüm.
Cenk’in golü anlaşılan o ki Aboubakar’ın da iştahını açıyor. İki golcünün birlikte gol attığı maçlara alışıyoruz.. Kaptan bir gol de ortağına attırmak istedi asist diyebileceğimiz bir pas verdi. Kamerunlu durur mu? Sağıyla 25 metreden çok güzel bir vuruş yaparak Jensen’i avladı.
Sonrasında İstanbulsporlu Lokilo’nun da benzer biçimde attığı golü gördük… İstanbulspor’un da iştahı açılmıştı… Tribünlerdeki taraftarların tedirginliği artarken ev sahibi oyuncular da gerilmeye, telaşlanmaya başladılar.
Şenol Güneş’in 63’de Maxim’le Redmond’u oyuna sürmesi Beşiktaş’ın pozisyonlarını zenginleştirirken İstanbulspor’un da tehlikeli kontralarına yol açtı. Sıkıntılı maç zevkle (ve ıstırapla) se yredilen oyuna dönmüştü. Redmond’un 90+3’deki müthiş falsolu atışla imzaladığı gol, Kartal’ı uçurmaya yetti. Şenol Hoca bu uçuşun menzilini uzatmak istiyor ama işi çok zor. Neyse ki “ulusal maç” tatili var.