Galatasaray’ın efsane başkanı Alp Yalman benim dostum. Bu dostluktan da keyif alıyor, gurur duyuyorum. Pazartesi günü Alp Bey’le bir kahve içimi beraber olduk. Keyifli sohbetinden kalan satır başlarını kayıt altına almak istedim.
Haydi o zaman, buyur ola!
“Bugün Şenol Güneş ve ekibinin, kadrodaki futbolcularımızın sergilediği Milli Takım başarısında en büyük enerji ve katkı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan gelmiştir. Buna samimiyetle inanıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı yurt içindeki maçları stada gelerek sonuna kadar izledi. Takımın başarısında onları kutlayarak beraber olduğunu gösterdi. Destek verdi, Milli Takım’ın hep arkasında durdu. Bunu çok önemsiyorum.”
“Kimse merak etmesin, Galatasaray rayına oturacak. Bu başarı Fatih Terim’le gerçekleşecek. Terim, zaman zaman teknik direktörlükten fazlasını yapmaya mecbur bırakılıyor. Kulübün söylemesi gereken şeyleri ona söyletiyorlar.”
“Yerli, yabancı futbolcu sayısı... Yasaklar, sınırlamalar bence çok boşuna tartışmalar... Yabancı futbolcu konusunda yasaklar gereksiz. Bunu zamanında Anadolu kulüplerindeki dostlarımızla da konuştum. Bir futbolcu sizin şehrinizden, sizin alt yapınızdan yetişmiyor ve üst seviyelere çıkmıyorsa, o da yerli sayılmaz. Hepsi de profesyoneller. Onlardan bir aidiyet bekleyemezsiniz. Ancak kendi alt yapınızdan gelen, kulüp ve takım kültürünü, geleneklerini öğrenmiş, o kültürün bir parçası olmuş oyuncular yerlidir. Yine de yerli-yabancı ayrımı olmamalıdır.”
“Arda Turan bence Barcelona’dan Galatasaray’a dönmeliydi. Tam da tanımladığım yerli futbolcu örneği idi. Bazı hatalar oldu. Üzüldüm. Bakın, Metin Oktay öyle değildi. O gitti (Palermo) ve yine Galatasaray’a döndü. O yüzden de çok sevildi. Onu hala unutmuyorsak, birinci nedeni budur.”
“Galatasaray’da önce seçmek, sonra da yok etmek adet haline geldi. Bu bizim geleneklerimize uygun değil, çok yanlış. Bakın bir de idari ibrasızlık diye bir dert çıktı ortaya. Adnan Polat’a yapılanlar çok üzücüydü. Bugün yapılanlar da üzücü. İdari ibrayı iyi anlamak gerek. Kulüp yönetimi yasanın gösterdiği defterleri doğru tutmuş mu? Tüzüğe uygun çalışmış mı? İdari ibra o zaman söz konusudur. Böyle bir ibrayı uygun görmüyorsanız, oy vermezsiniz. Konuyu mahkeme kapılarına kadar götürmezsiniz. Mali bakımdan Galatasaray iyi yönetiliyor. Bütçeler ve gelirler ilk defa artı değerler vermeye başladı. Kulübün mali hedefleri var. Yönetim o hedefleri gerçekleştirmek için uğraşıyor. Galatasaray’ın karşısındaki rakiplerin de gücü var. Onların belki daha iyi kadroları ve uygulamaları var. Bunu da dikkate almak gerekir.”
“FIFA, UEFA ve TFF’nin borç-harç meselesini zorlaması, sorgulaması uygun değil. Borç olabilir, hoş bir şey değil. Borç varsa, kulüp ya da şirket batağa gidiyor demektir. O zaman da üyeler ve ortaklar hesap sorabilirler. Çare araştırıp bulabilirler. Her kulüp gelirine göre harcama yapmalı. Bu esas uygulanırsa, sorunlar büyümeden çözülür.”
“Süper Lig maçlarının çoğunu seyretmiyorum. Seyrettiklerim de bana pek keyif vermiyor. Ama milli maçlarda çok heyecanlanıyorum. Oyundan ve sonuçlardan keyif alıyorum.”
“Napolyon, önemli görev vereceği bir generali kurmaylarına sormuş. Çok iyi bir asker olduğunu, yeteneklerini ve başarılarını anlatmışlar. Sessizce dinleyip sormuş: (Peki şansı var mı?) Şans özellikle sporda çok önemli bir etkendir. Zaman zaman şanssızlığa uğrasa da inancım tamdır. Galatasaray şampiyon olacak. Hiç kuşkum yok, her geçen gün daha da iyiye gidecek!
Mor tırnaklı bir çağrı
30 yıldan beri Milliyet’te çalışıyorum. Bu gazete bana her zaman onur verdi. Milliyet’te bugüne kadar duyduğum en büyük onuru pazartesi günü yaşadım. Genel Yayın Yönetmenimiz Mete Belovacıklı ile yazı işlerindeki arkadaşlarımız, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’ne özel bir sayfa hazırlamışlardı. Görsel Yönetmen Ersoy Diyar grafikte heyecan yaratan bir sanat eseriyle birinci sayfayı bütünüyle kadına ayırmıştı. Orada direnen, umut ışığı bir masumiyetle gülen tüm kadınlar şiddet kurbanlarının portrelerinden oluşuyordu. Yazı İşleri Müdürümüz Menderes Özel de Boyun Eğme çağrısıyla kaleminden sıcak duygular akıtıyordu. Ellerinize sağlık arkadaşlar...Tebrik ederim. O sayfanın orijinal çıktısını da isterim.
Mor tırnağa gelince... Doğduğumdan beri şefkatiyle, özverisiyle, sevgisiyle, enerjisi, umudu, nazları ve kaprisleriyle annemden eşime, sevgilimden ablalarıma, teyzelerimden yengelerime, kızlarım, torunlarım ve kardeşlerimden arkadaşlarıma kadar hayatımın akışına öncelikle kadınlar yön verdi. Onlara minnettarım. Kadına şiddet her defasında canımı acıtıyor, öfkeleniyorum, utanıyorum. O nedenle işte şiddet bitene kadar sağ el serçe parmağımda tırnağıma mor oje sürdüm. O mor tırnak kadınlarımıza saygıyla en azından yalnız olmadıklarının mesajını veriyor. Popüler bir hedefim yok. Bilinsin istedim. Katılan olursa sevinirim.