Fenerbahçe’de sezon ilerledikçe heyecanın azaldığını, Jesus’a dönük eleştirilerin yoğunlaştığını ve Fenerbahçe iddialarının törpülendiğini gördük.
Jesus’la ilgili ilk notlarımda “derby” maç karnesindeki düşük performansı gösterebilirim. Beşiktaş’ı (0-0), Trabzonspor’u (0-2), Galatasaray’ı da kendi evinde (0-3) yenemedi Fenerbahçe. Hocanın kritik maçları kazanamadığına hükmedildi. Yine de soğukkanlı yaklaşımla UEFA’daki performansının başarısına, gruptan yenilgisiz çıkmasına saygı göstermeliyiz.
Jesus’un dokunduğu oyuncular var: Ferdi, Crespo, Valencia, Osayi gibi… Kanımca sezonun en başarılı Fenerbahçelisi Ferdi oldu. İki ayağını da kullanıyor. İnanılmaz oyun görüşü var. Çabuk düşünüp çabuk oynuyor. Cesur. En önemli özelliği bunca heyecan yaratan oyununda hiç telaşlanmadan işini yapması. Crespo da bu takımın yükselen yıldızlarından biriydi. Takdiri ve alkışı hak ediyordu. Valencia’nın Dünya Kupası’ndaki başarısında Fenerbahçe’de Jesus’la çalışmış olmanın payı da yok sayılamaz. İsmail Yüksek ise kiradan dönerek katıldığı kampta hocanın gözüne girmeyi başardı. A Milli Takım’a seçildi.
Jesus, ayağının tozuyla süper lüks transfer yapan hocalardan değil. Sezon başında kadroyu görüp tanıdıktan sonra “İyi bir oyuncu grubu var. Arıza yapan eleman yok. Şimdi yeni bir yıldızın peşine düşüp kadroyu toksik hale getirmeyelim” dedi. Önemli bir liderlik örneği.
Olumsuz gelişmeler de var: Miha Zajc beklenmedik biçimde çok az oynatılıyor. Sezon başında en parlak oyunculardandı. Aynı biçimde Crespo da performans düşüklüğü göstermeye başladı. Mert Hakan neredeyse unutuldu. Samet Akaydın’ın ara transferde takıma katılmasından sonra Serdar Aziz’in de savunmada yer alamaması… Acaba toksik bir durum mu? Osayi Samuel de artık yedek. İlk 11'de tercih edilmiyor.
Jorge Jesus, İsmail Kartal’dan Trabzonspor ve Beşiktaş’la berabere kalan, Galatasaray’ı yenen bir Fenerbahçe devralmıştı. Çoğu meslektaşımın sohbetlerde dile getirdiği “Keşke İsmail Hoca ile beraber çalışsalardı” yorumuna ben de katılıyorum. Portekizli hocanın bir Türk yardımcısı olmalıydı. O görevi yurttaşımız ve kardeşimiz Mehmet Aurelio sürdürüyor ama, Portekizce düşünüp Portekizce konuşan kültür öne çıkıyor.
Şimdi maceranın yeni bölümüne geçelim: Fenerbahçe ezeli rakibi lider Galatasaray’ın 6 puan gerisinde. Sevilla maçını da 2-0 kaybetmenin sıkıntısı yaşanıyor.
Acaba Jesus’un çiçekleri mi soldu, yaprakları dökülmeye mi başladı?
Tanıdığım birçok Fenerbahçeli, Brezilya medyasına demeçler verip gelecek yılı planlamadığını söyleyen hocanın vedaya hazırlandığını sanıyor. İyi ama hocanın sözleşmesi zaten 1 yıllık. Rakiplerin Fenerbahçe taktiklerini çözdüğünü düşünenler de var. Hoca yeni bir oyun planı uygulayabilir.
Lige ve UEFA Avrupa Ligi’ne bakarsak… Henüz her şey bitmiş değil. Yarınki rövanşı kazanabilir Fenerbahçe. Sevilla’daki maçın ilk yarısında oynadığını tekrarlasın, uzatmayla da olsa kazanabilir. Lige bakarsak… 6 puanlık fark pekala kapanabilir.
Enseyi karartmamalı Fenerbahçeliler. Jesus’un çiçekleri henüz solmadı.
***
Tribündeki utanç
Başakşehir maçını izleyen Beşiktaş taraftarlarının bulunduğu bölümde “Sadece Beşiktaş” yazılı bez afiş dikkatimi çekti… Taraftarlar Beşiktaş’ı desteklerken, Başakşehir Teknik Direktörü Emre Belözoğlu’na da utanç verici küfürlerle saydırdılar. Asla mazeret dinlemem. Bu onursuz davranışların artık sonlanması gerek. Dilini tutamayan maça gitmesin.
***
Çılgın Max
Max Gradel, Sivasspor’un en etkili futbolcusu… Oyunun karakterini belirleyen adam. 5 günde iki çılgınlıkla hem arkadaşlarına hem de kulübüne karşı ağır suç işledi. Fiorentina maçında topsuz alanda arkadan gelip rakibinin yüzüne dirsek atınca kırmızıyı gördü. İstanbulspor karşılaşmasında da sarı kartı alkışlayınca ikinciyi de gördü ve atıldı. Başkan Otyakmaz bu rezil duruma kayıtsız kalmamalı.
***
Anonsa dönelim
Futbol Müsabaka Yönetmeliği’nde olumsuz gelişen olaylara karşı hakemin birinci ve ikinci anonsu yaptırıp herkesi uyarma şansı vardı. İlk iki anons yetmediyse hakem soyunma odasına gider ve asla geri dönmezdi. Sonradan anons uygulaması kaldırıldı. Son günlerde yaşanan olaylara bir bakın. Anons ne kadar gerekli, bir kez daha düşünün. Lütfen yani!