Cumartesi günü Vodafone Park’ta oynanacak Beşiktaş-Galatasaray derbisinin itici gücü Fenerbahçe olacak.
Bu kanıya nereden vardım? Lider Galatasaray, Beşiktaş’ın 6 puan önünde... Bu durumda Galatasaray beraberliğe razı olabilir.
Ama zirvedeki ortaklara (!) bakacak olursanız, Galatasaray’ın pek de rahat edemeyeceğini göz önüne almak gerekir. İki puan gerideki Başakşehir ile Fenerbahçe, çok şeyler bekliyor bu maçtan. Rüyalarını süsleyen sonuç, Beşiktaş’ın galibiyeti. Üstüste gelen beraberlikler ve golsüz maçlar nedeniyle zaten Beşiktaş da aradaki farkı azaltmak amacıyla “Tek yol, gol!” diyor, başka bir şey demiyor. Beşiktaş’ın kazanmasını en çok isteyenler Başakşehir ve Fenerbahçe. Böyle bir durumda Başakşehir, Osmanlıspor’u yenerek zirveye oturacak. Fenerbahçe de Beşiktaş gibi “sıkı takip”e geçecek.
Aslında Galatasaray’ın asıl çekineceği takım Başakşehir. Ne var ki ancak dört yıllık bir geçmişe sahip Başakşehir, henüz ezeli rekabet efekti yaratamıyor. Başakşehir’in en azından bir şampiyonluk kazanarak yeni bir yol açması gerekir.
Aykut Kocaman’ın geçenlerde “Aldıkları sonuçlar suni” diye Galatasaray’a gönderme yapmasından sonra Cumartesi günü Galatasaraylı futbolcular, “doğal” (!) bir sonuca koşacak.
Durum ve koşullar böyle olunca, hemen her kötü sonuçtan sonra adeta yeniden çarmıha gerilen Igor Tudor da kariyerini öne sürüp yine beklenmedik işler yapabilecek. Hayır, çift santrforlu bir on birle başlayacağını sanmıyorum.
Beşiktaş’a bakarsak... Şenol Hoca’nın kariyer derdi yok. Ligde özlediği gollere ve galibiyete Kupa’da Manisaspor karşısında fazlasıyla kavuştu dün. Tabela bir yana bırakılırsa (gerçi 9 gol bırakılacak gibi de değil ama) boş statta Beşiktaş’ın farklı kadrosu oyunu tam bir disiplinle oynadı. Dahası, uzun süredir performans beklenen Lens, hem 3 gol attı, hem asist yaptı, hem de oyuna ağırlığını koydu. Negredo’nun attığı dört gol de onu rahatlatan, özgüvenini yeşerten bir gelişme. Galatasaray karşısında yeterli bir süre alabileceğini söyleyebiliriz. Mitrovic iyi bir görüntü verdi. Alpay, Fatih, Orkan da öyle...
Güzel bir derbi bekliyor bizi. Beraberliğe yatacak, kapanacak, yaslanacak halleri yok. Kalpleri ve akıllarıyla oynayacaklar. Evet, OYNAYACAKLAR!
Van Persie’nin 3,5 ayı ya da 3,5 günü
Fenerbahçe’nin Antalyaspor deplasmanından kazanarak dönmesi, Kocaman’ın ligi “seriye bağlama” gayretleri, can sıkıcı gelişmelerle heyecanını kaybetti.
Soldado sakatlandı. Kayınvalidesini kaybeden İspanyol golcünün MR sonuçları da umut vermiyor. Janssen de kart cezalısı.
İki santrforun durumu, gözleri Fernandao ile Robin Van Persie’ye çevirdi. Fernandao’nun sakatlığı sürüyor.
Birçok arkadaş, Van Persie’nin takımla çalışmaya başladığını, Kasımpaşa maçında oynayabileceğini söyledi bana. Doğrusu, Van Persie için de Fenerbahçe’ye borçlarının bir kısmını ödeyebilme şansı doğmuş olabilirdi. Ancak, duygusallıktan gerçekliğe dönersek... Van Persie, 1.haftada Göztepe maçında 68 dakika, sonrasında Trabzonspor maçında 45 dakika, Sturm Graz maçında 28 dakika, Vardar maçında 59 dakika oynamış. Dört maçın toplamından üç maçlık süre çıkmıyor. Performansı hiç de iyi değil. Milli maçtan sakatlanarak dönen Hollandalı futbolcu 3,5 aydan beri takımla çalışmıyor. Keşke hazır olsa. Ama takımla çalışmaya yeni başlamışken, kimsenin zihninde yer alamıyor Van Persie.. Arada canla başla çalışan Ahmethan Köse, Alper Potuk ya da Valbuena alternatifleri varken Van Persie’ye forma vermek adalet duygusuyla da bağdaşmıyor.
Bugünkü Kupa maçında oynarsa... Ve iyi bir şeyler yaparsa üç gün içinde çalışıp Kasımpaşa maçına çıkabilir mi? Çok, zor, çook!
Vodinalı Hakkı
“- Hakkı, bütün oyuncuları taşkın bir sel halinde ardına takmış sürüklüyordu. Derken yere düşmesin mi? Ben Hakkı’nın düştüğünü ilk ve son olarak o maçta gördüm. Hakkı’nın diz kapağı sıyrılmış ve kan akmaya başlamıştı. Eğilenler bir de ne görsünler!!! Ben de şaştım ama olana, görülene ne denir! Hakkı’nın kanı siyah - beyaz akmıyor mu!!!”
Beşiktaş’ın doğup büyüdüğü, tarih yazmaya başladığı o büyülü yılların tanığı Refik Topkan, böyle anlatıyordu Baba Hakkı’yı. Gözün gördüğü bir çift renk, kulağın duyduğu tek bir ad ise kan da siyah - beyaz akabiliyor işte...
Yukarıdaki satırlar Beşiktaş’ın Mimarları “BABA HAKKI” kitabının sunuş bölümünden... Kıdemli gazeteci dostum Rıdvan Akar’la araştırmacı yazar kardeşim Sevecen Tunç’un birlikte yazdıkları kitabı heyecanla okumaya başladım. Abartısız ama akıcı bir roman üslubuyla yazılmış kitap, Mahmut Nedim Bey’le eşi Behire Hanım’ın Balkanlar’da başlayan serüvenine, oğulları Vodinalı Hakkı’nın Baba Hakkı’ya dönüşüne ışık tutuyor. Özellikle gençlerin bu değerli eseri okumasını öneririm.