Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Gürsel Aksel çok iyi bir futbolcu, örnek bir insandı. Adı Göztepe Stadı’yla yaşayacak. Hayırlı olsun, güle güle oynasın Göztepe.
Bu maçı oynamak hiç de kolay değildi. Göztepe Teknik Direktörü İlhan Palut açısından, Gürsel Aksel Stadı’ndaki ilk maçı kazanmak, güzel istatistikleri başlatmak gerekiyordu. Göztepe’nin sadık taraftarları da aynı istekle durmadan şarkılar söylüyor, baskı yapıyordu.
Asıl zorluk, Abdullah Avcı ile yollarını ayıran Beşiktaş’taydı. Şenol Fidan, zorunlu değişikliklerin yanı sıra biraz da tercihle çok farklı, alışılmamış bir onbir sürdü sahaya... Abdullah Hoca’nın pek de ısınamadığı oyunculara (Boyd mesela) forma vermişti. Diaby’den nasıl bir 10 numara performansı bekliyordu, anlamakta güçlük çektik. Douglas ve Rıdvan da savunmanın bekleriydi. Caner kulübede beklerken sol kanatta N’Koudou’ya görev verilmesini bir yere kadar anlayabilirdik... Ama Boyd’un sağ kanatta görev alması garipti.
Hakça konuşalım, hepsi de iyi niyet ve enerjiyle ellerinden geleni yaptılar. Boyd, sağda adam eksilterek, topu etkili paslarla ceza alanına sokarak olumlu bir tablo çizdi. Burak Yılmaz, Borges ve Titi’nin baskısından kurtulmak için koşular attı, zaman zaman Boyd ile yer değiştirerek farklı roller de üstlendi. Yine de Beşiktaş bilinen arızalarıyla mücadele ediyordu. Örneğin verimsiz Ljajic’in sakatlığı nedeniyle forvet arkasında görevlendirilen Diaby penaltı kazandırmanın dışında etkili olamadı.
Beşiktaş’ın en önemli arızası, orta alanda Atiba - Necip ikilisinin yetersizliğiydi. Necip’in kendinden bekleneni fazlasıyla vermek için “fazlasıyla” koşup çalıştığını ama yaratıcı toplar atamadığını gördük. Atiba da rakibe baskı kurarak kazandığı topları ustaca kullanma dönemini yavaş yavaş geride bırakıyordu. Oyun merkezinde kontrolünü kaybetti Beşiktaş.
Buna karşılık Göztepe hem merkezde, hem de kanatlarda daha etkili oynuyordu. Serdar ve Halil kanatlarda hemen hiç zorlanmadılar. Napoleoni ve Jerome da Vida ve Ruiz’i baskı altına alarak farklılık yarattılar. Halil ve Borges’in gollerinde Beşiktaş savunmasında derinlik ve kademe sıkıntısı göze battı. Burak Yılmaz’ın golle sonuçlandırdığı penaltı kararı, doğruydu.
Beşiktaş, devre arasında soyunma odasına 2-1 geride girerken kuşkusuz maçı çevirme planları yaptı. Ancak Şenol Fidan, Gökhan ve Caner’le daha baskılı bir oyun akışı sağlarken Burak’ın boş kale önünde ve karşı karşıya pozisyonlarında üst üste iki mutlak golü kaçırması, hayal kırıklığı yarattı. Üçüncü “mutlakta” çok güzel vurdu ama Beto muhteşem hamlesiyle kurtardı. Bizce Umut Nayir hamlesi de çok geç kaldı.
Sonuç olarak Beşiktaş kendi kaderinin çemberinden bir türlü çıkamadı… 8’de 7’den 9’da 8’e devam ettiler… Kaybediyorlar yani…
Aradıklarını bulurlar mı acaba? Ne dersin Sayın Başkan?
Artık kaderimizin ve coğrafyamızın bir parçası olarak yaşadığımız deprem felaketi yine de örnek reflekslerle hepimizi duygulandırdı. Cedi Osman’dan Çağlar’a kadar sporcu vicdanlarından atkılı, kaşkollu, montlu taraftar yardımlarına kadar her türlü güzellik teselli oluşturdu. Ölenlere rahmet, yaralılara şifa dilerim.