Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ak Parti Başakşehir ilçe kongresinde Medipol Başakşehir’in ligdeki şampiyonluk mücadelesine değinerek gençlere seslenmesi spor ve siyaset gündeminde tartışma yarattı. Cumhurbaşkanı hem bir yerleşim projesi, hem de sportif bakımdan iyi bir model olduğuna inandığı Başakşehir’e önem veriyordu.
Erdoğan, gençlere hitaben şunları söylemişti :
“- Tribünleri Başakşehir gençliğinin doldurması lazım. Gençler buna var mıyız? Şampiyonluğa oynuyorsunuz. Tribünlerin dolması lazım. Bunu halletmeniz lazım. Bakın aniden bir sürpriz yaparım, Başakşehir’in bir maçına gelirim... Tribünleri boş görürsem olmaz.”
Tam da Süper Lig’in iki zirve takımı Galatasaray - Başakşehir maçının arifesinde söylenen bu sözler, sert rüzgarlar estirdi.
Birincisi, “Reis’in şampiyonluk için Medipol Başakşehir’i işaret etmesi. İkincisi hakemlerin bu istek doğrultusunda düdük çalıp karar vererek sonuca gidecek yolu açması. Üçüncüsü de alışılmış bir sözün sporda da geçerli olması: “Reis ne diyorsa o!”
Medyada da farklı ve sert yorumlar yapan arkadaşlarınız var. Görüşlerine saygı duyuyorum.
Kendi penceremden bakınca vaziyetin hiç de öyle olmadığını söylemem gerekiyor. Ama önce şuradan başlayalım.
Spor dünyamızda nicedir karar alıcıların geliştirdiği bir “fundamental” (temel teknik) var.
Bu tekniğe göre başınızı hafifçe sağa ya da sola eğiyorsunuz... Alt ve üst dudak içeri kıvrılarak ciddi ve önemli bir ifade oluşturuyor.
Sıra gözlerde... Eğik kafanız ve içe kıvrık dudaklarla kapalı ağzınızın şeklini hiç bozmadan gözlerinizi iyice açarak tepelere, olanca yukarı bakıyorsunuz.
Bu kadarı yeterli. Sonra merakla size bakan ilgililere, yetkililere, temsilcilere filan sadece şunları söylüyorsunuz :
“- Haklısınız ama Ahmet’in değil, Mehmet’in görevlendirilmesi isteniyor.”
“- Azizim bu aşamada karar verirken uyumlu olmamız gerekiyor.”
“- Hayır böylesi arzu edilmiyor.”
“- O konuda farklı değerlendirmeler var.
“- Bak bu çok güzel tam da matluba uygun... İstendiği gibi, bravo!”
Dikkat ederseniz, bu tür konuşmalarda Cumhurbaşkanı’nın adı geçmiyor, unvanı dile getirilmiyor... Resmi ikametgah (külliye) adres gösterilmiyor.
Ama algı yönetimiyle kimin kastedildiği, sözün hangi adresi tarif ettiği anlaşılıyor.
Bu algıyı kulüp kongrelerine kadar uzatanlar var.
Gelelim Cumhurbaşkanı’nın futbola etkilerine:
Beş yıl önce İstanbul Büyükşehir Belediyespor, son maçta Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın semt takımı Kasımpaşa’ya yenilerek küme düştü. Ne eski belediye başkanı sıfatıyla İBB’yi korudu Başbakan, ne de Kasımpaşalı aidiyetiyle durumun “idare edilmesini” rica etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rizeli. Ata toprağını futbolda temsil eden takım da Rizespor. Adamlar geçen yıl oynadıkları futbolun karşılığını alamadan bağıra - çağıra küme düştüler. Kimse onlara kıyak yapmadı. Ne federasyon, ne de hakemler!
Taraftar olarak Cumhurbaşkanı’nı nasıl biliriz? Elhak su katılmamış Fenerbahçelidir.
Peki 3 Temmuz süreci dahil Fenerbahçe’nin başına gelenlerin pişmiş tavuğun başına gelmediğini söylersem... Kaç kişi itiraz eder acaba?
Sadede gelelim... Bakın Başakşehir de Galatasaray’a yenildi. Zevzekler de sustu.
Cumhurbaşkanı, siyasetçi olarak gittiği her yerde yerel bir konuya değinerek sıcak mesajlar verir... Başakşehir konuşması da onlardan biri... Kazan kaynatıp insanları fokurdatmanın alemi yok!.
Ali Koç seçilirse...
Fenerbahçe kongresinde iki başkan adayı var. Mevcut başkan Aziz Yıldırım hemen her gün yeni bir etkinlikle medya üzerinden üyelere mesajlar verirken, Ali Koç daha sakin ve yavaş bir çalışma biçimini tercih ediyor.
Sükunetini de şöyle açıklıyor: “Futbol takımımız, her şeye rağmen şampiyonluk mücadelesi veriyor. Bu mücadeleyi olumsuz biçimde etkilememeye özen gösteriyoruz.”
Yine de bu kampanyanın etkili sonuçlar vereceğini söyleyebiliriz. Yakın çevresinden edindiğim bilgilere göre:
1) Ali Koç seçildiği takdirde dev bir finans gücüyle koltuğa oturacak. Bu paranın 100 milyon doları bulacağı, hatta daha da aşacağı söyleniyor.
2) Ali Koç yarattığı kaynağın en az üçte birini geri alınmamak kaydıyla kişisel hesabından karşılayacak.
3) Koç Holding ve özel sektörün marka firmaları, sponsorluk uygulamalarıyla oluşturulan bütçeye katkıda bulunacak.
4) Ali Koç’a antrenör olarak Zidane, futbolcu olarak da Andres İniesta ve Sergio Ramos seviyesinde yıldızlar önerildi.
5) Ali Koç İzmir’de Altınordu Başkanı Mehmet Seyit Özkan’la görüştü. Bu görüşmenin çok çarpıcı sonuçları olabilir, dikkat!
MOURINHO’DAN SAYGI DURUŞU
İngiltere Premier Ligi’nin 34. haftasında Manchester City, deplasman Tottenham’ı 3-1 yenerek, bitime dört hafta kala şampiyonluğunu ilan etti.
Aynı gün Manchester United da kendi evinde West Bromwich Albion’a 1-0 mağlup oldu.
Gazeteci Mourinho’ya maçta sonra sordu: “Bugün siz yenildiğiniz için Manchester City şampiyon oldu.”
Portekizli hoca hemen araya girdi: “Hayır Manchester City, biz yenildiğimiz için değil... Bu ligin en iyisi olduğu için şampiyon oldu!”