Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbolun gelmiş geçmiş en büyük oyuncuları arasında ilk sırayı Brezilyalı Pele ile Arjantinli Diego Armando Maradona paylaşır. Peki hangisi önde? Hemen her futbolseverin gönlünde yer tutan, asla vazgeçemediği kahramanlardır onlar. Diego Armando Maradona, Pele ile birlikte FİFA tarafından 20. Yüzyılın En Büyük Oyuncusu unvanıyla ödüllendirildi. Maradona, adını ilk kez 1978 Dünya Kupası hazırlıklarında duyurdu.

Ev sahibi ülkenin takımına şampiyonluğu kazandırmak için yoğun bir program uygulayan Teknik Direktör Cesar Luis Menotti, 17 yaşındaki yıldız adayı “harika çocuk” Maradona’yı maçlar başlamadan önce aday kadrodan çıkarıp evine gönderdi. Karizmatik hoca şok yaratan bu kararın gerekçesini “O daha çok genç. Tecrübesiz… Gelecek turnuvalarda parlayacak, bir yıldız olarak olarak alkışlanacak” sözleriyle açıkladı.

Haberin Devamı

Maradona 1982 Dünya Kupası’na şampiyon takımın yıldızı olarak katıldı. Arjantin Milli Takımı’nın İtalya önünde uğradığı yenilgi ile evine döndü.

Tarihe geçen büyük başarısı ise, Meksika 1986 Dünya Kupası’nın kaptanı olarak şampiyonluğu adeta tek başına sergilediği becerileriyle kazanması oldu. Futbol tarihine “Tanrı’nın Eli” olarak geçen Arjantin-İngiltere çeyrek final maçında (2-1) attığı golller ise hem liderliğinin hem kurnazlığının hem de teknik becerisinin unutulmaz örneklerini oluşturdu.

İngiltere maçında attığı gol “smaç” mıydı, yoksa kafa vuruşu ile mi geldi? Hala tartışılıyor. Meksika’nın başkenti Azteca stadında 114 bin 580 kişinin izlediği maçın kahramanı, 51. dakikada havaya sıçradı ve defansın müdahalesine rağmen topu Peter Shilton’un koruduğu ağlara gönderdi. Shilton ve İngiliz oyuncular şaşkındı. Elle atıldığını iddia ettiler ama Tunuslu hakem bunun bir kafa vuruşu olduğuna hükmetti ve golü verdi. (O dönemde VAR yoktu. :))…İkinci golü ise futbolda “Asrın Golü” olarak kayıtlara geçti. 55. dakikada topla buluştu. 66 metrelik muhteşem top sürüşüyle 4 İngiliz futbolcusunu 5 kez çalımla geçerek Shilton’a attığı gol günümüzde örneğine az rastlanır bir futbol efsanesi olarak tarihteki yerini aldı.Maradona’ya maçtan sonra sordular: “Gerçekten elinle mi attın, yoksa kafayla mı?” Ölümsüz yıldız şunları söyledi: “Bu gol biraz Tanrı’nın eli, biraz da Maradona’nın kafasıyla atıldı. Güzel bir goldü.” Hayır, Maradona yalan söylemiyordu.  Maradona’nın küçük adlarından biri de Diego idi. İspanyolca’da Tanrı! Sonrasını hatırlıyoruz. Kaptan Maradona ve arkadaşları, muhteşem finalde Almanya’yı 3-2 yenerek Dünya Kupası’nı aldılar..

Haberin Devamı

İTALYA 1990’da Maradona şampiyonluk ve UEFA Kupası kazandırdığı Napoli’de halkın sevgilisiydi. Hele İtalya-Arjantin yarı final maçı ev sahibi ülke halkını adeta ikiye bölmüştü. Napoli’deki maçta İtalyanlar, büyük çoğunlukla Maradona ve Arjantin’i desteklediler. Normal süre ve uzatmalar 1-1 bitti. Penaltı atışlarında Arjantin 4-3 üstünlük sağlayıp finale çıktı.Roma Olimpiyat Stadı’ndaki final maçı şampiyon Arjantin’le önceki finalde yendiği Almanya arasında rövanş olarak gerçekleşti. Meksikalı hakem Edgardo Cosedal 85.dakikada Völler’in Sensini tarafından düşürülmesine penaltı düdüğü çaldı. Almanya Brehme’nin golüyle maçı 1-0 kazandı ve Beckenbauer’in yönettiği takım Dünya Kupası’nı aldı. Bu maçta FİFA İcra Kurulu üyesi Guillermo Canedo’nun finale damadını tayin ettirdiği iddia edildi. Maradona 9 kişiyle bitirdikleri maçın ödül töreninde ağlayarak Havelange ve FİFA yönetim kurulunu ağır sözlerle suçladı.Maradona 1990’da hayal kırıklığına uğrayan kaptandı.

Haberin Devamı

AMERİKA 1990’da ise hayal kırıklığını bizzat kendi yarattı. Kan ve idrar analizlerinde yasaklı doping maddesi (Efedrin) kullandığı gerekçesiyle Bulgaristan maçı öncesinde turnuvadan ihraç edildi. Bu maç da dört yıl önceki suçlamalarından sonra FİFA’nın Maradona’dan aldığı rövanş olarak hatırlandı.Gol.. Ter… Zafer,Gurur, utanç ve göz yaşı…Maradona’nın dramatik öyküsü böyle yaşandı.

FUTBOL, CUNTA VE ARJANTİN: İşkenceye 6 saat maç arası

Dünya Kupası’na Ötekilerin Bakışı. Katar’daki Amerikan Northwestern Üniversitesi’nin gazeteciler, futbol yöneticileri ve bazı düşünürleri davet ederek düzenlediği tartışma toplantıları. O toplantıya gazeteci dostunuz Bağış Erten de katıldı.Dünya Kupası’na Ötekilerin Bakışı. Katar’daki Amerikan Northwestern Üniversitesi’nin gazeteciler, futbol yöneticileri ve bazı düşünürleri davet ederek düzenlediği tartışma toplantıları. O toplantıya gazeteci dostunuz Bağış Erten de katıldı.

Arjantin’de yayınlanan La Nacion gazetesinin yazarlarından Ezequel Fernandes, “1976’da darbe ile rejimi devirerek idareye el koyan General Videla yönetimindeki askeri cunta futbolu kendi propagandası için kendi halkına karşı kullandı” demiş ve eklemiş: ”O yüzden özgürlük savaşçıları ve demokratlar futbola karşı oldukça soğuktular.”Bağış Erten şaşırmış: “Biz de Arjantin’in güçlü bir futbol ülkesi olduğunu düşünüyoruz. Yani cuntaya karşı direnenler de hiç mi sevmediler bu oyunu?”Fernandes yanıtlamış: “Elbette futbolu sevenler vardı… Özellikle hapishanelerde işkence görenler… Çünkü her gün sürekli tekrarlanan işkenceye Arjantin’in maçının olduğu günlerde en az 6 saat ara verirlermiş. Arjantin’in kazandığı maçlar ve Dünya Kupası, hapishanelerde biraz nefes almalarını sağlamış.

”Videla liderliğindeki cunta, hatırlanacağı gibi İngiltere’ye karşı Falkland adalarının egemenliği için meydan okuyup savaş da ilan etmişti. O savaşı İngiltere kazandı. FİFA İngiltere ve Arjantin’in savaştan hemen sonra Dünya Kupası’na katılmakta isteksiz davrandığını görünce İspanyol hükümetinin de yardımıyla “boykot” tehlikesini önledi. 

Forza İtalya / Vah İtalya

Beş Dünya Kupası izledim. Beni en çok etkileyen, İspanya’daki 1982 Dünya Kupası oldu. Orada, giderek yozlaşan ve ticaretten endüstriyele geçiş yapan futbolun masumiyetini kaybetmemiş son hallerini izledim. Yıldız futbolcularla büyük takımların her zaman buluşamadığına tanıklık ettim. Yine de kazananı can-ı gönülden kabullendim onlara saygı duydum alkışladım. İtalya gerçekten çok farklıydı ve kesinlikle hak ederek şampiyon olmuştu.

İlk kez 24 takımla düzenlenen turnuvada bazı grup maçları oldukça tartışmalı, dramatik ve sorunluydu.

HAKSIZLIK VE SKANDAL

1982 Dünya Kupası grup maçlarıyla başlayan ilk aşamada iki olayla sarsıldı. Birinci Grupta Polonya Peru’yu 5-1 yenerken öteki maçların hepsi berabere bitti: İtalya-Polonya 0-0, Peru-Kamerun 0-0, İtalya-Peru 1-1, Polonya-Kamerun 0-0, İtalya-Kamerun 1-1… 6 maçın sonunda Polonya 4 puanla grup birincisi oldu. 3 puanlı iki takımdan İtalya, Kamerun’dan daha fazla gol attığı için 0 averajla grup ikinciliğini kazandı. Adil oyun adına sıkıntı yaratan sonucu Kamerunlular şu sözlerle protesto etti: “Haksızlık bu… Maç kazanamayan İtalya ikinci tura giderken, maç kaybetmeyen Kamerun evine dönüyor. FİFA böyle durumlara bir çare bulmalı!.”   İkinci Grupta kıyamet koparan maçlar oynandı. Cezayir, Batı Almanya’yı 2-1, Avusturya Şili’yi 1-0 yendi. İkinci maçlarda Batı Almanya Şili’yi 4-1, Avusturya Cezayir’i 2-0 mağlup etti. Cezayir Şili’yi 3-2 yenince gözler Almanya-Avusturya maçına çevrildi. Tam da beklendiği gibi Almanya Hrubesch’in golüyle maçı 1-0 kazandı. Bu sonuç Gijon’daki El Molinon stadında binlerce futbolsever tarafından “Rezalet… Dışarı, dışarı, dışarı!” tezahüratıyla protesto edildi. Açıkça, her iki takım da birlikte ikinci tura yükselecekleri maça razı olmuşlardı. Bunun adı şikeydi.Madrid’de yapılan FİFA kongresinde Cezayir Futbol Federasyonu Başkanı Hacı Sekkal Benali, “Siz bu turnuvayı Kanada’da ilk kez futbol maçı izleyen çocuklara kötü örnek oldunuz. Onlar futbolun böyle ahlaksızlıklara açık olduğunu gördüler. Spor aynı zamanda eğitim aracıdır. Yaptığınızdan utanın.” dedi.

“KİMSENİN ONURUNA BEKÇİ OLAMAYIZ!”

FİFA Başkanı Joao Havelange, bu sözlere karşı şu açıklamayı yaptı: ”Ben 1964 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Brezilya Sutopu takımının yöneticisiydim. Orada da Cezayir’in başına gelen olayın bir benzeri bizim başımıza geldi. Öğrendim ki, insanlar onurlarından vazgeçmeyi göze almışsa siz hiçbir şey yapamazsınız.”FİFA, iki gruptaki tuhaf ve sıkıntılı duruma 1986 Dünya Kupası’nda “en iyi üçüncüler” formülü ile önlem aldı. 6 grup birinci ve ikincileri (toplam 12 takım), doğrudan ikinci tura yükselirken gruplarını üçüncü sırada bitiren en iyi dört takım da son 16’ya katılma hakkı elde etmeye başladı.

“ROSSİ’Yİ AFFEDİN ONA İHTİYACIMIZ VAR”

1980’de patlayan “Totonero” skandalı, Paolo Rossi’nin 3 yıllık hak mahrumiyeti almasıyla sonuçlandı. Ancak ikinci yıl  dolarken Teknik Direktör Enzo Bearzot, ”Gelin Rossi’yi affedelim. İtalya’nın Dünya Kupası’nda ona ihtiyacı var” çağrısında bulundu. Daha sonra bulunan kefaret (para cezası) formülü ile Rossi affedildi ve Dünya Kupası’na katılıp 6 golle “Gol Kralı” oldu.Gruplarda maç kazanamayan İtalya’yı şampiyonluğa taşıyan muhteşem maçlar vardı. İkinci turda C grubunda favorilerden Arjantin ve Brezilya ile oynayan İtalyanlar Arjantin’i 2-1, Brezilya’yı Rossi’nin golleriyle 3-2 yenerek yarı finale çıktılar. Yarı finalde Polonya’yı 2-0 yenen İtalya, finalde Batı Almanya ile karşılaştı ve ikinci yarıda Rossi, Tardelli ve Altobelli’nin golleriyle 3-0 öne geçti. Batı Almanya’nın tek golünü Breitner attı.

PERTİNİ’NİN KUPASI VE PİPOSU

İtalya Cumhurbaşkanı Pertini, “ayağının uğursuz gelmesinden” korkarak (!) Madrid’deki finale gitmek istemedi. Ancak İtalyan Milli Takımı’nın oyuncuları Cumhurbaşkanı’na açık çağrıda bulunarak “Lütfen bizi yalnız bırakmayın Madrid’e gelin ve Kupa’yı alıp Roma’ya zafer uçuşu yapalım” dediler. Cumhurbaşkanı bu çağrıya uydu.

Final maçını İspanya Kralı Juan Carlos, Batı Almanya Şansölyesi Helmut Schmidt ve İtalya Cunhurbaşkanı Alessandro Pertini birlikte izlediler. O dönemde tribünlerde sigara içmek serbestti. Sinyor Pertini pipo içiyordu. Bir ara heyecanla yerinden sıçrayıp pantolonunun arka cebindeki dumanı tüten pipoyu çıkardı. Kalçası yanmıştı.

“SEN ANLAMAZSIN, ELİNLE OYNADIN”

Bugün rahmetle andığımız iki yıldızımız Turgay Şeren ile Can Bartu abilerimiz, final öncesi basın merkezinde favorileri tartıyordu. Turgay Abi, Derwall’in takımını anlattıktan sonra favorisini açıkladı: ”Almanya Abi, Almanya!” Can Abi anında patladı: ”Ya sen sussana… Zaten futbolu anlamazsın, topu elinle oynadın kardeşim. İtalya şampiyon olur o kadar!”

FORZA İTALYA

Yoğun bakımda sağlık sorunlarını aşmaya çalışan Hıncal Uluç Abimize sağlık dileyerek o finalle ilgili yazılarımızı anımsatayım… Hıncal abi final öncesi Belçika’dan gelen konuğuyşla iki gün Madrid dışına çıkmıştı. Final günü döndüğünde sordu “Favorin kim?” “Bearzot” “Yani?” “Yanisi Forza İtalya!” “Ne demek bu?” “Yazımın başlığı abi!” Omuzuma bir yumruk attı: “Oğlum mecbur muyuz aynı takımı yazıp aynı başlığı kullanmaya!” “Mecburuz abi… Akıl için yol birdir!” :))İspanya 82 keyifle koşuşturup iyi işler yaptığımız eğlendiğimiz ve coştuğumuz bir Dünya Kupası idi… O günün şampiyonu Rossi’li, fiyakalı İtalya’ydı… Bugünün İtalyası mı? Sadece “frustrazione”… Yani hayal kırıklığı.