Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kimseyi suçlamadan, aşağılamadan eğri oturup doğru konuşalım.
VAR sistemi, uygulamaya konduğu ilk yılında önemli arızalar ve aksaklıklar gösteriyor.
Trabzonspor-Başakşehir, Bursaspor-Fenerbahçe maçlarında Süper Lig’in en iyi hakemleri (Halil Umut Meler ve Cüneyt Çakır) tartışmalı karar ve uygulamalarından dolayı yoğun eleştirilerin odağına yerleşiyor. FİFA kokartlı iki hakemin haksız ve adaletsiz sonuçlar doğuran hatalı kararlar verdikleri ileri sürülüyor. Tek tek pozisyon, kart, faul analizi yapmayacağım. Bunlar, TV programlarında - usandıran bir yoğunlukla - zaten konuşuldu, tartışıldı.
Biraz geri çekilip, daha geniş bir açıdan kişilere ve sisteme bakmakta yarar var.
VAR sistemi yanlış kararları önlemek konusunda vicdanla teknolojiyi buluşturdu. Bu bakımdan sistemi benimsemeliyiz. Ne var ki bu sistem yapay zekanın yönetiminde değil. Yine insanlar tarafından uygulanıyor.
Uygulamadaki önemli arızalar da şunlar: Cüneyt Çakır, Cuma akşamı Akhisarspor - Beşiktaş maçında VAR hakemi... Pazartesi akşamı da Bursaspor - Fenerbahçe maçını yönetiyor. Sahada.. Kulaklık ve mikrofonu takılmış. Düdüğü ağzında. Hüseyin Göçek, Cumartesi akşamı Y. Malatyaspor - Göztepe maçını yönetiyor. Pazartesi akşamı da Bursa’da VAR odasında.
Fırat Aydınus, Cumartesi akşamı Trabzonspor - Başakşehir; Pazar akşamı da Kasımpaşa - Rizespor maçında VAR odasında.
Üst üste görevlendirmeler, yoğun dikkat ve yol yorgunluklarıyla enerjisi azalmış hakemler, sistemin kendilerinden beklediği hizmeti veremiyorlar.
VAR sistemi,
-Gözlemciyi, yardımcı hakemi ve bizdeki “vukuat”la hakemliği YOK etmiş görünüyor.
Yine de bu fotoğrafa bakarak sistemden çıkalım, eski günlere dönelim diyemeyiz.
O zaman sistemin sağlıklı işlemesi için gerekli önlemleri almalıyız. Sistemi aksatan, arızaya uğratan konularda yeniden fabrika ayarlarına dönmeliyiz. VAR’ın özellikle Galatasaray - Konyaspor maçında yaşanan olaylar ve pahalıya mal olan arızası, hadi gelin itiraf edelim, hakemlerimizi travmaya uğrattı. Adeta şok geçirdiler. Şimdi bu travmanın etkisiyle ya her kararı VAR’a taşıyıp işin içinden sıyrılıyorlar, ya da VAR odasında ekran başındaki arkadaşlarının uyarısını bekliyorlar. Oradaki arıza da “düdük kardeşliği”nin yol açtığı suskunluk. Çoğu VAR hakemi, saha içindeki meslektaşını tedirgin etmemek adına susuyor, uyarı görevini ihmal ediyor.
Değerli dostum MHK Başkanı Yusuf Namoğlu, faal hakemlerin VAR odasında görevlendirilmemesi, faal dönemini sonlandırmış tecrübeli hakemlerden yararlanılması konusundaki önerime ısrarla karşı çıkıyor. Gerekçesi de Almanya’da emekli bir hakemin abuk- subuk ilişkiler ve yaklaşımlarla görevini kötüye kullanması. Bu tür tekil örnekler dünyanın her yerinde görülebilir. Onlara bakıp varsayımlarla çekingen davranmak hiç de doğru değil. Namoğlu dostum şunu da unutmamalı: Sui emsal, emsal olamaz! Kötü örnekleri gözümüze sokacağına, makul ve sağlam örnekleri hayata geçirsin... VAR’ı yeniden VAR etsin.

Q7
Ricardo Quaresma, artık memleketine, Porto’ya dönmek istiyormuş. Bu isteğini efendi gibi yönetime bildirmiş. Arada finansal sorunlar da var, biliyorum.
Q7 giderse, Beşiktaş hem yüksek maaşından, hem de ödemesi gecikmiş borç yükünden kurtulur. Bu anlamda Quaresma’yı göndermek doğrudur.
Yine de kendi adıma Beşiktaş’a adeta sembol olmuş fenomen futbolcu Quaresma’nın ayrılmasına gönlüm razı olmaz. Attığı pek az golle, kaçırdığı onca golü anımsayınca gülümsüyoruz. Trivela ve rabonalarını seviyoruz. Huysuzluklarına da katlanıyoruz. Hizmetini takdirle karşılıyoruz.
İyi ki varsın (ya da vardın ) Q7...
Alkışlarımızı da al götür, e mi!

Haberin Devamı

Hakemlik meslek olunca...
Süper Lig’de görevli hakemlerimiz, saha içinde yönettikleri her maç için 10.000 TL alıyor. Ayrıca maaşları da var. 16 bin lira ile 22 bin lira arasında değişen bu maaşların ortalaması 20 bin TL. Hakemlerimiz Haziran ve Temmuz ayları dışında yılda 10 ay süre ile maaş alıyor. Yönettikleri maçlarda 10 bin TL, VAR odasında görevlendirildikleri maçlarda da 4 bin 600 TL. alıyorlar. Kendilerine ayrıca günlük 1000 TL harcırah veriliyor. Yol giderleri karşılanıyor.
Bu rakamlara bakınca bir Süper Lig hakeminin aylık geliri 50 bin TL’ye kadar yükselebiliyor.
Daha çok kazansınlar, hak ediyorlar.
Çünkü hakemlik artık önemli bir meslek.
Burada sorulması gereken soru: Böylesine yüksek gelir elde edilen bir işte, acaba suskunluk, sessizlik ve tatsızlık çıkarmamak, mesleği - kariyeri - devam ettirmek kaygısı, hakemlerimizi etkiler mi?
Bu sorunun yanıtını bilmiyorum.

Haberin Devamı

Hakemi bırak, oyuna bak!
Yıllardır tekrarladığım bir gerçeği yeniden bağırmak istiyorum: Biz oyuna saygımızı unuttuk. Keyfimizi erteledik, analiz yeteneğimizi körelttik.
Hakemin düdüğüne takılıp her şeyi çar çur ediyoruz. Paralıyoruz, oyunun zevkini ve keyfini çöpe atıyoruz. Genç futbolcuların, ağabey ustaların, gece - gündüz başarı formülleri arayan teknik direktörlerin emeklerine saygısızlık ediyoruz. Keyfimize limon sıkıyoruz.
Bizi statlara ya da ekranlara koşturan oyunun kendi rengi, sesi, ve derinliğidir.
Arkadaşlar, oyuna bakalım... Üzüntünün de sevincin de tadını çıkaralım.

63 yıllık forma
Muhsin Kut, benim çok eski arkadaşım. Tercüman’da ressamlık, grafikerlik yaptı. Tadına dayanılmaz sohbetleriyle çok arkadaşa servis kaçırttı. İki büyük tutkusu resim ve atletizmdi. Eşiyle birlikte koşmaktan zevk alırdı. 1956’da Kabataş Lisesi öğrencisiyken son anda karar verip Galatasaray adına armasız, beyaz atletiyle koştu ve 2000 metreyi birincilikle bitirdi. O koşu Galatasaray’ı Türkiye şampiyonu yaptı. O gün giyemediği formayı 63 yıl sonra Başkan Mustafa Cengiz Muhsin’e verdi. Büyük kadirşinaslık örneği!. Çok yaşa Muhsin.. Hâlâ satmadıysan müze araban Ford T 10’a da iyi bak!

Haberin Devamı

Dikkat: Düdük kardeşliği VAR

RadYatro
Kadıköy Ak’la Kara’da Radyatro’ya gittik. Savaş Özdural’ın liderliğinde Pelin Turancı, Özdemir Çiftçioğlu,Fatih Gülnar ve Fatih Yazıcı’nın muhteşem radyo-tiyatrosunu izledik. Jules Verne’in 80 Günde Devrialem’inden esinlenerek 5 oyuncu, 40 karakter 60 efekt malzemesiyle güldük, eğlendik.
Çocukluğumda radyodan ezberlediğim ilk isim “Efekt Tahsin Temren”di... Ütü, balon, ızgara teli ve dikiş makinasıyla canlandırılan seslerle o eskimiş efekt merakımı fazlasıyla giderdim.
Ara sıra böyle oyunlara gitmekte yarar var. Hayatın onca yükünü hafifleten sanatçı dostlarımıza alkışlarımızla!

Dikkat: Düdük kardeşliği VAR