Uluslar Ligi’ne bir türlü ısınamadık… UEFA’nın “zorlama” organizasyonuna istediğimiz gibi de başlayamadık. Sezonu geç açıp Macarlardan kendi sahamızda aldığımız yenilginin sıkıntısı gruptaki etkinliğimizi de sınırladı. Üç beraberlikten sonra Rusya’yı yenme başarısı “A, sahi burada da bir hedef varmış” duygusu yarattı. O duygu, geç uyanışın da etkisiyle Milli Takım’ın motivasyonuna yetmedi. Hele Cengiz Ünder’in cezalı oluşu, ekibimizin enerjisini düşüren çok önemli talihsizlikti. Yanı sıra yanlış oyun ve yanlışi takım tertibi, pahalı bir dersle sonuçlandı.
Ferenç Puskaş Stadı’ndaki maçın ilk yarısındaki gözlemlerim böyle. Oldukça yavaş bir oyun… Düşük tempolu, koşuşuz, şutsuz, durağan bir ilk yarı izledik. Macarlar da durgundu… İlk yarıda grup liderliğinde final heyecanı taşımayan bir maça tanık olduk.
Mert Günok, bir defasında Macar rakibiyle çalımlı malımlı, yürek hoplatan bir ikili mücadeleye girişip nefesimizi daralttı, o kadar. Bir de kurtarışı var… Macar kaleci Dibusz da 3 kurtarış yapmış oldu. Hakan Çalhanoğlu’nun, Kenan’ın kucağına düşen topları “kurtarış” oldu. İlk yarıda kalecilerin tuttuğu toplara “kurtarış” demek, hakçası, ancak istatistik yalanı olabilirdi.
Macarlar boş tribünler önünde “ev sahibi” etkinliği sergileyemediler. Bizim çocuklar da onların uyuşuk oyunlarına eşlik etti. Üç duran top kazandık. Maçın heyecanı, mücadele yoğunluğu, temponun yüksekliği olsaydı, belki o duran toplara hayat verip en azından birini gole çevirebilirdik.
Savunmada Nazım, Ozan Kabak, Merih, Caner “çift santrforlu” Macaristan ataklarını hiç de zorlanmadan söndürdüler. Ozan Kabak’ın telaşlanmadan topu kornere atması da Macarlara istedikleri fırsatı vermedi.
Mahmut, İrfan Can, Ozan Tufan da oyunu hücum anlamında derinleştirip etkili ataklara dönüştüremediler. Hakan ve Kenan da çabuk ve etkili atakları unutmuştu adeta…
İkinci yarıya Macarlar Cseri ve Varga değişikliği ile başladı. Şenol Hoca da 55’de İrfan Can’la Yusuf’u değiştirip biraz olsun hareketlendirdi oyunu… 57’de Siger de bizim direğimizden dönen topa Ozan’ın müdahalesine rağmen dokunuverdi. Can sıkan bir goldü elbette. İlk yarıdaki yavaş ve durağan oyunumuzun faturasını, tam da hareketlenirken, ödemiş olduk.
Elimizden kayıp giden, göremediğimiz, hesaplayamadığımız hedef, hem de Sırbistan Rusya’yı beşlerken harcanmış oldu. Yazık oldu.
Eğri oturup doğru konuşalım. Şenol Hoca, Mahmut ve İrfan Can’la dirençli, savunmacı bir kadroyla rüzgarımızı kesti. Golü yedikten sonra Deniz, Berkay ve Kaan’ı oyuna almak da bir işe yaramadı. Varga’nın golünü de engelleyemedik. Hakçası yazık oldu. Hocamız ve oyuncularımız, grupta başlarken ve bitirirken Macaristan karşısında adeta uyuyarak acı yenilgilerle dibe vurdular.
Birincilik hayaliyle gittiğimiz Budapeşte’den sonunculukla döndük. Bunun adı hüsran!