Trabzonspor’un, liderliği de rekor sayıda puan toplaması da tesadüf değil. Başkan ve yönetim kurulu ile teknik direktör, futbolcu ve taraftarların birlikte rol aldığı büyük bir maceraya tanık oluyoruz.
Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı da tıpkı İtalyan Milli Takımı’nın hocası Roberto Mancini gibi “visionario” özellikleri öne çıkan bir futbol adamı... Onun da büyük hayalleri, hedefleri var. Farklı oyun anlayışı, teknik ve taktik başarıları, hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla adeta pişti. Kaybettiği her maçtan, her hedeften dersler çıkararak yeni kazanımların tohumlarını attı.Trabzonspor Teknik Direktörü Abdullah Avcı da tıpkı İtalyan Milli Takımı’nın hocası Roberto Mancini gibi “visionario” özellikleri öne çıkan bir futbol adamı... Onun da büyük hayalleri, hedefleri var. Farklı oyun anlayışı, teknik ve taktik başarıları, hayalleri ve hayal kırıklıklarıyla adeta pişti. Kaybettiği her maçtan, her hedeften dersler çıkararak yeni kazanımların tohumlarını attı.Bu yıl en suskun dönemini yaşıyor. Şampiyonluğa bu kadar yakın oldukları halde asla demeç ve röportaj vermiyor. Kamuoyu ancak onun maç öncesi ve sonrası açıklamalarıyla bilgi sahibi olabiliyor.Hocanın çok farklı bir üslubu var: Asla hakem kararlarını eleştirmiyor. Bu konuda heyecansız, soğuk ve doğru seçilmiş birkaç cümle bile hoca için olağan dışı... Açıklamalarında polemik yok. Rakibe saygı var. Meslektaşları ile maç öncesi ve sonrası bu saygı çerçevesinde iletişim kuruyor.Trabzonspor, Antalyaspor’a yenildiği zaman, 14 ay sonra ilk kez sahadan puansız ayrıldılar. Abdullah Avcı, basın toplantısında, “Rakibimiz çok iyi oynadı. Biz istediklerimizi yapamadık. Yine de ceplerimiz dolu” dedi.Soyunma odasında da futbolcularına aynı şeyleri söyledi: “Eksiklerimiz oldu, kaybettik. Ama her takım kaybedebilir. Gayet normal bir durum... Merak etmeyin, ceplerimiz dolu. Daha da dolacak!”Trabzonspor takımının kuruluşunda doğrudan transfer başarısı var. Yönetimin bütçe ve görüş birliği ile hocayı desteklemesi işleri hızlandırdı. Marek Hamsik ile konuşması anlatılıyor:Hamsik, Napoli takımında yıllarca oynayıp Maradona gibi efsane kahramanı olduktan sonra, Çin’e, DL Yifang takımına gitmişti. Ancak Euro 2020’de oynamak için Avrupa’ya geldi. İsveç’te Göteborg’da 1 yıl oynadı. Geçen yıl, Slovakya’nın Euro 2020 kadrosunda yer aldı. Transfer sezonunda Abdullah Hoca, Hamsik’e “Bir şampiyonluk fotoğrafı çektirmek istiyoruz. Trabzonspor’a gelir misin? Boş çerçeveyi o fotoğrafla birlikte dolduralım” dedi.Bonservisi elindeydi. O nedenle 700 bin euro imza parası aldı. Trabzonspor’daki tavan ücret, yıllık 1,5 milyon euro ödenecekti kendisine... Kısa zamanda görüldü ki, Marek Hamsik çok büyük bir oyuncu. İş ahlakıyla kısa zamanda örnek oldu. Takım içinde arkadaşlığı, yerli-yabancı tüm oyuncularla sorunsuz diyaloğu takdir topladı. Abdullah hoca günün birinde Hamsik’e, “Napoli’de adını taşıyan şarap satılıyormuş. Senin bağın mı var, yoksa şişeleme işi mi?” diye sordu.Özel kavlardan seçilmiş şarapları kendi adıyla şişeleyip satıyordu. Sonra bir şişe Hamsik şarabı hediye etti hocaya. Abdullah Avcı da Urla’dan özel bir şarap getirtip Hamsik’e verdi.Marek Hamsik, oyunun akışında her rolü üstlenen bir oyuncu. Savunmada yük paylaşıyor. Topu oyuna sokarken sağa-sola uzun paslar atıyor. Abdullah Avcı, Berat ve Abdülkadir Ömür’le oluşturduğu merkezi, bazı maçlarda sadece Hamsik’le kuruyor: 4-1-4-1... O nedenle Ömür, sağ kanatta yer tuttu. Berat da hocanın verdiği her görevi yerine getiriyor.Abdülkadir Ömür demişken... 12 Eylül Pazar günü Trabzon’da oynanan Galatasaray maçının ilk yarısı dramatik sahnelere yol açtı. Emre Kılınç’ın attığı gollerle Galatasaray 2-0 öne geçmişti. Hoca radikal bir karar alıp 33. dakikada Ömür’ü Yusuf Sarı ile değiştirdi. Taraftar aleyhte tezahürat yaparken Ömür, gözyaşlarıyla soyunma odasına gitti. Abdullah Hoca, yanına çağırdı futbolcusunu, “Hayatta böyle dibe vurmalar olur. Şimdi ayağa kalkıp yürüyeceksin. Ben de sana destek olacağım” dedi. Sarıldılar. O günden beri Ömür takım organizasyonunda özel yeri olan bir oyuncu.Bir de Yusuf Sarı olayı var. Yusuf çok yetenekli bir genç. Fransa’da doğmuş, futbola orada başlamış, henüz 23 yaşında... Gençlik bu ya, her maçta ille de oynamak istiyor. Hocasına mutsuz olduğunu söylüyor. Geçen yıl İstanbul’da oynanan Başakşehir maçının 78. dakikasında Yunus Mallı’yı çıkarıp Yusuf Sarı’yı oyuna alıyor Abdullah Hoca. Sarı, 79’da golü atıp takımına üç puanı kazandırıyor. Maçtan sonra hocasına takılıyor Yusuf: “Hocam golü gördün mü? Nasıl attım ama!”“Kim attı o golü, sen mi attın yani?” diyor. Yusuf morarıyor: “Kim attı ki hocam, ben attım işte!”Abdullah Avcı gülerek noktayı koyuyor: “Seni oyuna sokan kim? Ben. Golü attıran kim? Ben. Ben oynatmasam atamazdın yani. Dolayısıyla golü atan benim.”Yusuf da sarılıyor hocaya.Gençlerbirliği’nden Berat Özdemir’i arıyor Abdullah Avcı... Yönetimle konuşmuşlar, futbolcunun eğilimini öğrenmek istiyor. Hamsik’ten sonra hocayı çok etkileyen ikinci transfer konuşması. Berat heyecanla koşa koşa geleceğini söylüyor. Babası Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan değerli bir diplomat. O nedenle Berat ileri derecede İngilizce ve Fransızca biliyor.Biliyorsunuz, Uğurcan Çakır, A Milli Takım’da birinci seçenek statüsü kazandı. Türkiye’nin tartışmasız en iyi kalecisi... Abdullah Avcı’nın bir özelliği var: Ekibinde yıllardır her futbolcuyu geliştirmek en önemli hedef. Avcı’nın yardımcıları Orhan Ak, Egemen Korkmaz... Kaleci antrenörü de Haluk Güngör. Denswill, Peres, Trondsen, Siopis... Yerli oyuncularla birlikte bu takımın içinde inanılmaz sağlam arkadaşlık bağları var. Müthiş forma rekabeti içinde şans bulamayanlar dahi küsmüyor, çalışmasını sürdürüyor.Trabzonspor’un, liderliği de rekor sayıda puan toplaması da tesadüf değil. Başkan ve yönetim kurulu ile teknik direktör, futbolcu ve taraftarların birlikte rol aldığı büyük bir maceraya tanık oluyoruz.Trabzonlu dostlar soruyor: Bu sene o sene mi? Bilemem...Ama bildiğimi söyleyeyim: Bu takım o takım!
Hasretin çocukları
Süper Lig’de şampiyonluk görmüş kulüp taraftarlarının yeni bir şampiyonluk beklediği “hasret yıllarını” şöyle sıralayabiliriz:
Başakşehir (2019-2020) 2 yıl, Beşiktaş (2020-2021) 1 yıl, Bursaspor (2009-2010) 12 yıl, Fenerbahçe (2013-2014) 8 yıl, Galatasaray (2018-2019) 3 yıl, Trabzonspor (1983-84)38 yıl.
Görüldüğü gibi futbolda hasretinden kramponlar eskiten takım Trabzonspor. Dile kolay, son şampiyonluk yılında doğan çocuklar, görmedikleri, bilmedikleri o büyük zafer uğruna yıllardır tribünlere koşuyorlar. Takımlarını destekleyip kazanılan her maçta, atılan her golde coşuyorlar. Puan kaybına üzülerek katlanmaya çalışıyorlar.
İşin ilginç yanı, onların hasretini her yıl tazeleyen takım da Trabzonspor. Kurulduğu yıldan (1967) bu yana hep şampiyonluk koşusuna katıldılar. Önde ve öncü oldular. Asla gruptan kopmadılar. O büyük şampiyonluk kupasını Üç Büyükler’den koparırcasına alıp İstanbul dışına, Anadolu’ya, Karadeniz’e taşıdırlar.
Karadeniz, bizim kültürel ve tarihsel anılarımızda zaten “hasret” bölgesidir. Yurdun dört bir yanına dağılıp ekmeğini taştan çıkaran Kuzey Anadolu gençleri, hep memleket özlemi içindedir. Dünyanın hemen her ülkesinde bir Trabzonlu’ya rastlayabilirsiniz. O nedenle Trabzonspor, Karadenizlilerin burnunda tüten takımdır.
Baba Ocağı, Ana Kucağı derken, bir de Trabzonspor Şampiyonluğu ısıtır yüreklerini... Umutla, merakla, heyecanla sorarlar birbirlerine: “O sene bu sene mi?”
En çok 3 yenilgi
Spor yorumcusu dostum Erdal Hoş, Trabzonspor Yönetimi’nin futbol sahasını (Transfer, gidecekler, kalacaklar, hazırlık ve müsabaka organizasyonu) Abdullah Avcı’ya bırakarak riskli ve tarihi bir karar aldığını, olumlu sonuçların gelmesiyle kongrede “meşruiyet” kazandığını anlatıyor. Ahmet Ağaoğlu’nun tek aday olarak yeniden seçilmesinde temel etken bu.
Süper Lig’in ikinci yarısında 2-3 yenilgi olasılığını hesaba katıyor yöneticiler. Erdal Hoş’a göre ocak transferinde stoper, kanat forvet ve sol bekle güçlendirilecek takımın, ana karakter oyuncuların sakatlık gibi önemli bir talihsizliğe uğramaması halinde başarısını hedefe taşıyacağı öngörülüyor.
En sağlam yapı: Güven duygusu
Trabzonspor, tam da eskilerin sözüne uygun bir aşamadan geçerek şampiyonluğun favorisi olduğu bir sezonu yaşıyor: Geç olsun, güç olmasın. İki yıl önce Hüseyin Cimşir’le yollar ayrılınca Trabzonsporlu yöneticiler favori hocayı buldular: Abdullah Avcı...
Beşiktaş’taki görevinden sezon ortasında ayrılan eski Milli Takım teknik direktörü ile İstanbul’da toplandılar. Avcı, telefon görüşmesi ile toplantı günü arasında önemli araştırma yapmış, notlarını metne dökmüş ve Trabzonspor için bir yol haritası belirlemişti. Ne var ki Başkan Ahmet Ağaoğlu ve yönetici arkadaşları, kulüpte görevli genç İngiliz antrenör Eddie Newton’da karar kıldılar. O da sezonu bitiremedi. Başarısız bir tablo ile görevden ayrıldı.
Abdullah Avcı ile geç de olsa imzalar atıldı ve yeni takımın inşa süreci başladı. Avcı’nın ilk hamlesi sağ bek Pereira ile yolları ayırıp genç Serkan ve Kâmil Ahmet’le devam kararı vermesi oldu. Oyun olarak değil, ama kadro yapısı, transfer hazırlıkları antrenman metotları, taktik yapılanmada önemli ilerlemeler sağlandı. Bu uygulamalar Avcı ile futbolcular ve Avcı ile yönetim arasında güven bağlarını oluşturdu. Dahası, Trabzonspor taraftarları da artık takımlarına güveniyordu.