Tamam, Beşiktaş’ta kadro derinliği var. Bol santrfor... Mebzul miktarda orta saha oyuncusu... Kanatlar çifter çifter... Savunmada hem kaleci, hem de stoper sorunları aşıldı. Gökhan Töre dışında herkesin rotasyona girme şansı var.
Ama çoğunun alternatifi yok!
Gördük ki Şenol Güneş, Norveç takımı karşısında UEFA Avrupa Ligi’ndeki açılış maçından önce Fenerbahçe ile oynayacakları sezonun ilk derbisini daha çok önemsiyor. Hani önündeki maçı oynamadan sonraki maçı düşünmeyecektin hocam! Anladık, düşünmüş ve önemsemişsin. İtirazımız yok. Şu transfer turnikesiyle herkesin isimleri ve resimleri şaşırdığı, gelenin gidenin birbirine karıştığı ortamda bu rotasyonu yapmak zorundasın.O nedenle Roco, Larin, Gökhan Töre, Ljajic ve Lens’i sahaya sürmene şaşmadık.
Sarpsborg beklediğimiz gibiydi.. Tam anlamıyla “kuzey disiplini” sergiliyorlardı. Fizik güçleri, koşuları, çabuk toplanıp alan daraltmaları, hücuma çıkarken çabukluk ve adam geçme becerileriyle oyuna ortak olmaları gayet doğaldı. Bakmayın siz Norveç ligindeki hallerine.. Ligdeki yedinciliklerinden çok Avrupa’daki maçlarına güveniyorlar.
Evet, zor bir ilk yarı izledik. Quaresma, Babel ve (maalesef giden) Negredo’nun yokluğunda Beşiktaş alışılmış bol paslı kanat oyununu oynayamıyordu. Adem Ljajic’ten bir Talisca bekleyenler de sabırsızdılar. Ljajic bir Luka Modric de değildi. Beklemek gerekiyordu. Larin’in onca baskılı oyunun içinde şutsuz bir kalması da da olacak şey değildi. Sarpsborg kendi oyun anlayışından hiç ödün vermeden Beşiktaş’la boğuşuyordu.
Şenol Hoca ikinci yarıya Gökhan Töre - Babel hamlesiyle başladı. Tecrübe konuştu tabii... Babel’in 51’deki muhteşem soluyla çaprazdan attığı golde asisti yapan Larin’e de alkıştan önemli bir pay ayırmak gerekiyordu. Sonrasında bir güzelliğe daha tanık olduk... Adem Ljajic serbest vuruşta topu şapka gibi bir takım arkadaşının başına indirdi. Kim o? Roco... Şimdi böyle bir golden sonra Beşiktaş’ın “en golcü savunma”ya sahip olduğunu söylersek abartır mıyız acaba?
Şenol Hoca’nın 78’de Ljajic’i alkışlatarak oyundan alıp Tolgay’ı sürmesi Beşiktaş’ın rüzgarını artırdı. Oğuzhan’ın asistiyle Lens’in attığı golde beklenen coşkuyu yarattı.
Özet: Şenol Hoca ve oyuncuları aynaya bakıp saçlarını taradılar, kravatları sıktılar, düğmeleri ilikleyip çakı gibi çıktıkları ikinci yarıda yakışıklı ve güzel bir sonuç aldılar. Bu belki de Fenerbahçe’ye gözdağı göstermekti. Bravo! Bu arada Gary Medel ve yediği gole rağmen Karius’u da unutmadan takımın tümünü alkışlayalım.