Kendi yarı alanımızda, kendi ceza alanımızda içimize kapanarak oynadığımız teslimiyet oyununun sonucu acı oldu. Bu genç ve dinamik kadro hiç de beklenmedik kötü futbolla kötü bir sonuca imza attı. Şenol Güneş’in oyuncu değişiklikleri ve oyuna müdahalesi de yeterli olmadı.
Milli Takım, arızalı ve eksik bir oyun oynadı. Oyunun temel dinamiği olan savunmada ilk yarıda ayakta kalmayı bildiler ama, topu ileri taşıyamadılar.
Tıpkı topa sahip olma oranları (39/61) gibi oyunun ancak üçte birine ortak oluyorduk ve bu durum bize hiç yakışmıyordu.
Arıza ve eksiklik, orta alanda oyun kurma ve topu ileri taşımada kendini gösteriyordu. Savunma katkılarını takdir ettiğimiz Kenan, sağ bek Zeki Çelik’in muavini gibi çalıştı ama aynı zamanda hücum oyuncusu olduğunu unuttu…
Sağ kanattaki eksikliğin aynısı da solda göze batıyordu.
Takım Hakan Çalhanoğlu’nu unutmuş gibiydi. Onunla oynamıyorlardı.
Sol arkada Umut Meraş savunma hamlelerini eksiksiz yaparken, önündeki Hakan’la atak düzenleyecek fırsatı bulamıyordu… Okay Yokuşlu ile Ozan Tufan oyun merkezinde çok pasif kaldılar. Kazanılan topları kullanacak alan ve zamanı bulamadılar. Savunma bölgesinde çoklu direniş, takımın oyun planını da olumsuz yönde etkiledi. Yusuf Yazıcı’nın da topu ileri taşıyamadığını gördük.
O işi üstlenen oyuncu, kalecimiz Uğurcan oldu. Uzun toplarla oyuna denge getirmek istedi ama çok da işe yaramadı.
Burak Yılmaz koşularıyla, hücumda varlık gösteren tek oyuncumuzdu. İlk yarıda iki kez ofsayta yakalandı.
Kaptan 35’de yakaladığı topla soldan hücum başlattı, Florenzi ve Bonucci’nin baskısı altında pas yapacak adam aradı ama yoktu. Neden sonra rötarlı tren gibi Yusuf kardeşimiz geldi ama kaleci Donnarumma ondan önce davranıp panik halinde çıktı ve topu uzaklaştırdı.
İkinci yarıya başlarken Yusuf Yazıcı Cengiz Ünder değişikliği doğruydu. 65’te Okay Yokuşlu ile Ozan Tufan’ın Kaan Ayhan ve İrfan Can Kahveci ile değişmeleri de geç kalmış hamlelerdi.
Gollerde de talihsizdik… Önce Berardi’nin şutunda top Merih’in göğsünden ağlara gitti. Sonrasında Uğurcan’ın başarıyla çeldiği top İmmobile’nin önüne düştü ve boş durumdaki İtalyan ikinciyi atıverdi.
Üzücü ama gerçek, Milli Takım dağıldı.
Şenol Güneş’in Kenan Karaman Halil hamlesi de işe yaramadı. Derken İnsigne’nin golü…
Umutla, iddiayla, özgüven patlamasıyla Roma’ya gönderdiğimiz çocuklar kötü bir futbolla hayal kırıklığı yarattılar.
Bu oyuna bu sonuç normal. İyi oynayıp kaybetseydik, sadece üzülürdük. Kötü oynayarak fark yedik ve umutsuzluğa uğradık.
Bakü’de ne olur? Hiç bir şey diyemiyorum.
Bize borcunuz var Bizim Çocuklar.